64. BÖLÜM

216 15 56
                                    


Hafta sonunun yaklaşmasıyla Damla'nın doğum günü için hazırlık yapan Kerem'in salonumun penceresi önünde bir eli cebinde diğer eliyle telefonda konuşuyor oluşuyla, koltuktaki yerimi almış onu izliyordum. Bağdaş kurarak iki elimin avuçlarıyla tuttuğum sıcak kahve bardağından bir yudum alırken koltuğun kenarında duran telefonumu aldım elime, görüşmesi uzun sürecek diye düşünerek kızların olduğu 'Pícaro Girl's' grubuna bir mesaj yolladım.

"Artık neredesiniz diye sormayın.
Konum belli, zirvedeyim..."

Damla Atabey
"Anamın yüzüğünü takınca bi'
haller oldu bu karıya."

Niran Yüksel
"Bize de bi' takan olsa keşke,
valla zirvede falan gözüm yok.
Çakıl taşı da olur, ama olsun yani."

Damla Atabey
"Kardeşim 'bize de bi' takan olsa'
ne demek ya? Ne ayıp kelimeler
kullanıyorsunuz, puh!"

"Milletin hayatı sürprizlerle dolu,
benimki sinsilerle."

Damla Atabey
"Lan n'oluyor, ne kaçırdım yine?"

Başak Bağdat
"Saat daha on iki bile olmamış,
ben tam üç tane toplantıdan
çıktım. Güçlü kadın olayım derken,
yanlışlıkla pehlivan oldum."

"Yüzümüze karşı cümle
kuramayanlar arkamızdan
kompozisyon yazıyor, eyvallah."

Niran Yüksel
"Misha, annem n'aptın sen?
Kaya'nın 2013'de Facebook'da
paylaştığı atarlı sözleri mi okudun?"

"Belki zengin olamadık ama bizde
çok mal gördük, hayırlı cumalar."

Damla Atabey
"Kaya haklı galiba ya, etrafta bi'
tane aklı başında adam kalmadı.
Hayırlı cumalar aşkım."

Kendi kendime gülerek kapatırken telefonun ekranını, bakışlarım Kerem'e kaymıştı. Telefonla konuşurken çattığı kaşlarıyla bana bakarken elimi dudaklarıma bastırıp hayali bir öpücük yolladım. Birkaç dakika içinde biten telefon görüşmesinden sonra yanıma gelip koltuğa oturduğunda yanağıma bir öpücük bırakarak, "Anlat bakalım, neye gülüyorsun?" demişti, yüzüme bakarken.

Dudaklarımı büzerek omuzlarımı silkerken,
"Bilmem ki, artık sevgilim benimle nasıl ilgilenmiyorsa..." dedim, trip atar gibi.

Parmaklarını mandal gibi yaparak burnumu sıktıktan sonra elimdeki kahve bardağını alarak bir yudum aldı. Ardından bardağı avuçlarıma bırakarak kendine bir sigara yakarken, "Bizim küçük şerefsizin doğum günüyle uğraşıyorum." demişti, sigarasından aldığı dumanı dışarıya bırakarak.

Kahvemden bir yudum daha alarak, "Doğum günü organizasyonu yapmazsın diye düşünüyordum." dedim, yüzüne bakarken.

"Konuşmuyor olsak da, doğum gününü kutlamayacak değilim."

"Eh, bu da barışmanız için bir sebep doğurmuş olur."

Kerem umursamaz bir ses tonuyla, "Yaptığı şeyin öyle hemen affedilecek bir şey olduğunu düşünmesin. Arada dersini vermek, burnunu sürtmek lazım." dedi, aynı umursamazlıkla.

Bakışlarımı yüzünde gezdirirken, "Bugün holdinge gitmedin, neden?" diye, sordum merakla. Sigarasını içerken geriye yaslanarak, "Önemli bir şey yoktu." dedi, arka arkaya gelen bildirim sesleriyle cebindeki telefonu çıkartıp ekrana baktıktan sonra gözlerini devirdi.

ŞANS OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin