Damla'nın mavi gözleri benim siyah gözlerime öyle bir bakıyordu ki, sanki benim kara deliğe benzeyen gözlerimi okyanustaki bir girdapta boğmak istiyor gibiydi. Fakat tek kelime etmeden az önce açtığı kapıyı yavaşça kapatarak odadan çıktığında Çınar'a döndüm ve korkuyla, "Bizi gördü," dedim.Çınar eliyle kolumu tutarken, "Misha, endişelenme." dedi, nasıl bu kadar sakin olabilirdi?
Kollarımı iki yana açarak, "Cumartesi gecesi Kaya, Damla'ya yakın arkadaş olduğumuzu söylemedi mi? Ve Damla bizi yatakta yakaladı. Sana olan aşkı bir yana, bana ve Kaya'ya olan güveni de bitti," dedim, sinirle avuç içimi alnıma yasladım. Bir elim belimdeydi, kesinlikle sakin kalamıyordum. Odanın içinde sağa sola yürüyor ve nasıl bir açıklama yapacağımı düşünüyordum.
Çınar yanıma geldiğinde kolumu tutarak durmamı sağlamış ve, "Damla her şeyin farkında," dedi.
Kaşlarımı çatarak, "Ne?" diye sordum. Çınar büyük bir sakinlik ile, "Damla her şeyi biliyor. Yani aramızda sadece arkadaşlık olmadığını, aramızda bir şeyler yaşandığını da biliyor." dedi, şaşkınlıkla beraber kocaman açmıştım gözlerimi. Sonra da, "Cumartesi gecesi Tarabya'da ki eve geldiğinde, helikopter olayından sonra Kaya ile Damla uyumak için yukarıya çıktığında konuşmuşlar. Damla, senin ile benim aramda bir şey olduğunu söylemiş Kaya'ya... Kaya da bunu kabul etmiş. Sevgili olmadığımızı ama aramızda bir şeyler yaşandığını söylemiş işte." dedi, olayları anlamakta öyle çok zorlanıyordum ki.
Dudaklarımı aralayarak, "Kaya nereden biliyor bizim bir şeyler yaşadığımızı?" diye sorunca, "Hissetmiş, bana sordu. Cevap vermedim, sessiz kaldım. Anlamış oldu zaten." dedi.
Kaşlarımı çatarak, "Peki ya Damla? Damla bizim aramızda bir şeyler olduğunu öğrenince sana hiçbir şey söylemedi mi? Kızmadı mı? Öfkelenmedi mi?" diye sordum, merakla.
Başını olumlu anlamda sallayarak, "Kızmadı ama neden ondan gizlediğimi sorguladı. Cevap veremedim. Biraz tartıştık, biraz küstük... Bilmiyorum işte. Endişelenecek bir şey yok ama." dedi, kaşlarım çatıldı yeniden.
Hayret ettiğimi belli eden bir ses tonuyla, "Damla sana aşık, aramızdaki yaşanan her şeyi biliyor ve buna rağmen benimle yakınlık kuruyor. Bu kız kesin beni öldürmeyi planlıyor!" dedim. Çınar koca bir kahkaha patlattığında, bu tavrına sinir olmuştum. Uzanıp dudağıma sert bir öpücük bırakarak, "Saçmalıyorsun. Bak tamam, Damla bana aşık olabilir fakat o bu aşkın karşılıksız olduğunu ve hiçbir zaman karşılık alamayacağını çok biliyor. Buna rağmen vazgeçmiyor. Seninle yakınlık kurmasının sebebi de ben değilim. Bence seni gerçekten sevdi. Ve şöyle bir detay da var. Damla'nın bana aşık olduğunu öğrendiğim gün benden bir söz istedi Damla. Eğer ondan uzaklaşmazsam, o da beni sadece uzaktan seveceğini ve hayatıma karışmayacağını söyledi. Biz bu konuyu kendi aramızda kapattık. Söz konusu Kaya'nın hisleri olduğu için Damla, her şeyi içinde yaşamaya karar verdi ve öyle de yapıyor." dedi, ne diyeceğimi bilemedim.
Çınar elleriyle yüzümü avuçlarının içine alarak, "Benim gitmem gerekiyor, Damla sana emanet." dedi, sessiz kalıp sadece başımı sallamayı tercih ettim. Çok geçmeden odadan çıktığında ben de kendimi toparlayarak odadan çıktım. Çınar evden de gitmişti. Hava kararmıştı artık ve bahçeye çıktığımda Damla'nın havuzda bir köşeye çekilmiş, başını geriye yaslayarak gözlerini kapatmış bir şekilde suyun içinde olduğunu gördüm. Birkaç dakika sadece onu izledim, onunsa o hâlini bozmaya hiç niyeti yok gibiydi. Üstelik ızgaradaki etleri çıkartmış masadaki tabaklarımıza yerleştirmişti.
Gücümü toparlayıp, "Damla," dediğimde anlık olarak açtığı gözleriyle bana baktı. Gülümseyip, "Yemekler daha fazla soğumasın, yiyelim mi?" diye sordum. Bir cevap vermeden havuzun merdivenlerine kadar yüzdükten sonra havuzdan çıktı. Şezlong'un üzerinden aldığım havluyu ona uzattığımda elimden alarak bedenini sarmaladı. Biraz kurulandığında masaya geçtik. Karşılıklı oturuyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS OYUNU
Genel Kurgu"Tilki gibi dostun olacağına, aslan gibi düşmanın olsun." derdi, Örgüt'ün lideri Kerem Karadağ. Bir istihbaratçı ile bir teröristin aşk hikâyesidir.