KATRE

405 16 19
                                    


Cerrah Ata Kolcu'nun Tarabya'ya gelişiyle Kaya Bağdat tarafından oluşturulan güvenlik çemberi nedeniyle konağın arka tarafındaki deponun içinde bulunan masada Damla ile karşılıklı oturuyorduk. Meraklı bakışlarımı etrafta gezdirirken buranın değiştiğini ve daha kullanışlı hâle geldiğini fark ederken, Gülce Ulukan'ın tam olarak bu depoda infaz edildiği anlar gözlerimin önüne gelmişti. Başımı çevirip Damla'nın mavi gözlerine baktığımda bana tebessüm etmiş ve, "Ne düşünüyorsun?" diye sormuştu, meraklı bakışları eşliğinde.

"Gülce'yi hatırladım."

Bakışları perdelenirken konuşmaya başladığında, "Düşünmemeye çalış, hamilesin. Kötü bir etki altında kalmanı istemem." dedi, tebessüm içinde.

"Aslında şaşırıyorum, ölüm kararı çok ani verildi. Acaba Gülce'yi öldüren İlber pişman olmuş mudur?"

Damla başını iki yana sallarken, "Olmamıştır." demişti, net bir tavırla.

"Buna nasıl bu kadar emin olabilirsin?"

"Çünkü İlber'i tanıyorum."

"Anlamadım."

Damla geriye doğru yaslanırken kollarını göğsünün altında birleştirmenin ardından,
"Bak Zeynep, daha önce de defalarca işittiğin bir konuyu yeniden hatırlatmak isterim. Senin tanıdığın ve bazen Tarabya'ya bizimle beraber yaşayan herkes, Kerem Karadağ'ın ve benim hizmetimde çalışır. Ben herkes tarafından dokunulmaz ilan edilen bir neferim. Çünkü Kerem Karadağ'ın kardeşim. Ekibimizde yer alan her kim olursa olsun, en asli görevleri öncelikle benim hayatımı korumaktır. Bu sana daha önce Atabey Holding'te yapılan bir toplantıda Kaya Bağdat tarafından söylenmişti. Ve sen, Gülce'nin bana bir suikast düzenlediğini en iyi bilen insanlardan birisin. Çünkü benim kafama girip saniyesinde öldürebilecek 50 kalibrelik bir mermiyi sırtladın. Eğer orada olmasaydın, ölebilirdim. Sana bir can borçlandım. Gülce Ulukan ölmeyi hâk etmişti. Çünkü Kerem Karadağ'ın kırmızı çizgisine, yani bana basmaya çalıştı. Şartlar ne olursa olsun, ekibimizde söz konusu benim hayatım olduğunda duygusal hiçbir karar değişikliği olamaz. Gülce Ulukan baba tarafından Güney Ulukan'ın, anne tarafından da İlber Gündoğdu'nun kuzeni olmasına rağmen infaz edilmek zorundaydı. Hatasının bedeli infazdan başka bir şey olamazdı. Bu senin içinde geçerlidir. Hani sen Ganni'yi hepimizden sakladın ya, aslında sadece onu korumak istedin. Ama olur da bir gün şartlar Ganni'yi öldürmeni gerektirirse, ve sen bu emri Kerem'den alırsan, yapmak zorundasın. Çünkü başka bir şansın olamaz. Eğer yapmazsan, Tünel'den ve Pícaro'dan atılır sonra da infaz edilirsin. Kurallar çok basit, sadık bir oyuncu olursan saf dışı kalmazsın." dedi, tebessüm ederek.

Damla'nın bu denli acımasız ve istikrarlı konuşuyor oluşu beni korkutmuştu. Vicdansız ve umursamaz olan bu hâli, aslında Kerem'in kendisine en çok benzeyen şekliydi. Aralarında bir kan bağı ya da dış görünüş olarak bir benzerlik olmasa da, birbirlerine bu kadar çok benziyor oluşları ürkütücüydü. Çünkü Damla Kerem'e sadece benzemekle kalmamış, tıpta tıp aynısı olmuştu.

"Damla."

"Efendim."

"İhanet haberimi öğrenen herkes karşıma geçerken sen neden yanımdaydın?"

"Yanında değildim, karşındaydım."

Ellerimin parmakları masanın üzerinde sessizce ritim tutarken, "Ama her şeye rağmen bana yardım ettin. Benim için kek yaptın, benimle birlike kendimi diğerlerine affettirebilmek için başladığım kahvaltı hazırlığına yardım ettin. Neden?" diye sordum, merak içinde.

Damla derin bir nefes alırken, "Az önce de söylediğim gibi, sana bir can borcum vardı. Ve o borcun senin karnında olduğunu düşünürsek, borcumu ödemem gerekirdi. Sonuçta benim derdim seninleydi, yeğenimle değil." dedi, gülümseyerek.

ŞANS OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin