44. BÖLÜM

170 18 26
                                    


Kızların ikisi de yüzüne yerleşmiş şaşkınlığı dakikalardır atamadığı gibi tek kelime edip bir şey de söylemiyorlardı. Kabullenilmesi zor olan bu durumun gerçekçiliği, algılarını yerle bir ediyor ve onları kara bir delikte sürüklüyor gibiydi. Damla sağ elinde tuttuğu silahı yere bıraktıktan sonra iki eliyle benim ellerimi tuttuğunda, "Misha." demişti, ağlamaklı çıkan ses tonuyla. Ellerini sıkarak ona güç verirken, "Kaya yaşıyor." demiştim, bir kez daha. Başak ağlamaya başlarken, "Ka-Kaya." demişti, titreyerek. Artemis Başak'ı kollarının arasına alarak başına bıraktığı bir öpücükten sonra, "İnanın bize, o yaşıyor." demişti, büyük bir içtenlikle.

Damla'nın saçlarını okşayarak, "Size her şeyi anlatacağım. Ama inanın oturup bunları konuşacak vaktimiz yok. Çünkü hemen şimdi herkesin Kaya Bağdat'ın hayatta olduğunu öğrenmesi gerekiyor. Yoksa herkes birbirine düşecek. Önceliğimiz birlik olmak." dedim, aklımdaki planı anlatmaya çalışırken.

Damla dudakları arasından sızan ağlamaya tezat olacak şekilde gülümserken, "Yaşadığını nereden biliyorsun?" diye, sormuştu merakla ve endişe içinde.

Yeniden saçlarını okşayıp önüne düşen bir tutamı kulağının arkasına sıkıştırarak, "Kanat, Kaya'yı infaz etmek yerine saklamış. Kaya, Kanat yoluyla bana ulaşarak benimle görüntülü bir görüşme yaptı. Yaşadığını teyit etmesem bunu size söyleyemezdim. Şimdi... Eğer dördümüz gücümüzü birleştirirsek herkesi alt edebiliriz." dedim, büyük bir hevesle.

Başak gözlerinde ki yaşı silerek, "Ben ne istersen yapmaya hazırım. Yeter ki kardeşime kavuştur beni." demişti, dünden hazır olduğunu belli ederken.

Ayağa kalktığımda kızlar da benimle birlikte ayağa kalkmışlardı. Damla'nın gözlerine bakarak, "Öncelikle bizim acilen teçhizatlı kıyafetler giyinmemiz gerekiyor. Otomatik silahlara da ihtiyacımız var. Çünkü tehlikeli görünmek zorundayız. Fakat dışarıya çıkamayız. Konak'ta var mı?" diye, sordum merakla.

Damla dönüp Başak'a baktıktan sonra yüzüme bakarken, "Çınar'ın çalışma odasında şifreli bir bölme var duvarın içinde. Ben şifresini biliyorum. Oradan alabiliriz." dedi, tek nefeste.

Kızlar bakarak kısık bir ses ile, "Bakın bizim önceliğimiz konaktaki gücü elimize almak. Şimdi bu odadan çıkarak sessizce çalışma odasına sızacağız. Damla'nın bize açtığı bölmeden teçhizatlı kıyafetler giyinerek silahları donanarak konağın altına ineceğiz. Bizim Kaya Bağdat'ın yaşadığına dair vereceğimiz haberden önce Kanat'ı savunmasız hâle getirmemiz gerekiyor. Çünkü eğer Kaya'nın yaşadığını söyleyeceğimizi bilirse dışardaki askerlere emir vererek bizi etkisiz hâle getirebilir. Dikkatli olmak zorundayız. Siz sadece beni dinleyin. Ben ne söylersem onu yapın." dedim, hepsi aynı anda başını sallayınca elimle yaptığım işaret sonrasında kapıyı yavaşça araladık.

Damla bana doğru yaklaşarak fısıltılı bir ses ile, "Sürünerek gidelim, ayak sesi vermeyelim." deyince başımı salladım, hep beraber dizlerimizin üzerine çökerek ellerimizi de yere koymuş bir kedi gibi çalışma odasına doğru tek sıra hâlinde ilerliyorduk.

Bu kattaki koridorun sonuna kadar ilerlediğimizde siyah çelik kapıya ulaşmıştık. Dizlerimin üzerine doğrularak kapıyı açtıktan sonra içeriye girdiğimizde ayağa kalktık. Damla hızlı adımlarla kütüphanenin yanındaki duvara ilerleyip kenardaki kolu çevirerek duvarı kenara ittiğinde çıkan panelin üzerine önce parmak izi okuttu sonra da şifreyi girdi. Açılan bölümden sonra çıkarttığı çelik yelekleri, otomatik silahları, bereleri, dizlik ve kaskları bize vermeye başladığında hepimiz soyunma başlamıştık.

Damla'nın verdiği her şeyi giyindiğimizde üzerimizde siyah askeri üniforması, çelik yelek, maskelerimiz ve kasklarımız vardı. Dizliklerimizi çektikten sonra silah yeleği giyerek her iki yanımıza da silah taktıktan sonra ellerimize de otomatik silahlar aldık.

ŞANS OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin