70. BÖLÜM

206 15 46
                                    

KEREM KARADAĞ

Geldiğimiz hastanenin koridorunda volta atarken, bildiğim bütün duygulardan yoksun kalmış kendimi kötü bir şey duymaya kapatmış ve sadece sevdiğim kadının iyi olduğu haberini duymaya odaklanmıştım. Benim gibi volta atan bir diğer kişi Kaya olurken, "İki saat oldu amına koyayım, neden kimse bir şey söylemiyor?" diye, isyan ettiğinde bakışlarımı ela gözlerine çevirmiştim. Kaya ellerini belinin arkasına yerleştirmiş gezinmeye devam ederken, "Anasını satayım, kız kan kusmuş! Neden ya, neden?" demişti, öfkeyle sesini yükseltirken.

Adımlarımı Kaya'ya yönlendirerek yanına ulaştığımda sağ elim ile sol kolunu tutarken, "Kaya, sakin olacak mısın yoksa ben mi seni sakinleştireyim?" dediğimde Kaya durup gözlerime bakarak, "Çınar, benim gördüğümü sende gördün değil mi? Misha'nın göğsünde morluk vardı, amına koyayım birisi bu kıza bir şey yapmış!" dedi, sesini yükseltmeye devam ederken.

Kaya'nın gözlerine bakarken histerik bir iç çekişin ardından, "Kaya, inan bana kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Ve hayatımda ilk kez elimden hiçbir şey gelmiyor. Bekliyorum, anlıyor musun? Sadece bekliyorum, doktorun iyi bir şeyler söylemesini bekliyorum. Çünkü yapacak başka hiçbir şeyim yok. Eğer burada durup beni germeye devam edeceksen, dışarıda bekle." dedim, olabildiğince sakin konuşmaya çalışırken.

Kaya başını yukarıya kaldırıp ağzından aldığı derin nefesi burnundan verirken, "Tamam." demişti, kısık bir ses tonuyla tavana bakmaya devam ederken. Hastaneye geldiğimiz andan bu yana geçen iki saatin ardı arkası kesilmiyor, hiç kimse bir açıklama yapmıyordu. Beklemek, üstelik ne duyacağını bilmeden beklemek en nefret ettiğim eylem olabilirdi.

İki saatin ardından geçen yarım saati de geride bırakırken acil kapısı sağa ve sola ayrılarak açıldığında içeriden çıkan doktor Efsun ile göz göze geldiğimizde Kaya hızlı adımlarla yürürken, "Efsun." demişti, soluğu doktorun yanında alırken.

Kaya'ya nazaran daha sakin adımlarla ilerlediğimde Efsun ellerini önlüğünün cebine yerleştirerek, "Bu kadar beklettiğim için üzgünüm, fakat yapılan hiçbir tahlilden emin olmadığım için tahlilleri defalarca yeniledim." dediğinde başımı aşağı yukarı sallarken tedirgin bir ses tonuyla, "Bana iyi bir şey söyle." demiştim, umutla bakarken.

Efsun derin bir nefes alarak, "Son birkaç gün içerisinde vücuduna bir darbe aldı mı?" diye sorduğunda dönüp Kaya'nın gözlerine baktığımda Kaya başını Efsun'a çevirerek, "Hayır, bizim bildiğimiz kadarıyla öyle bir şey yok. Ki, bizim bilmediğimiz bir şekilde darbe almadığına da eminim. Yani, böyle bir şey olduysa neden bizden saklasın ki?" diye, sordu.

Efsun bakışlarını Kaya'nın yüzünde gezdirdikten sonra bana dönerek, "Çınar Bey, şuan için size söyleyeceğim en iyi şey yapılan bütün tahlillerin temiz çıktığını söylemek olur." demişti, gözlerime bakarken.

Tedirgin olmasına engel olamadığım ses tonumla, "Söyleyebileceğin en iyi şey bu ise, bildiğin başka bir şey olmalı." dedim, merakla.

Efsun başını olumlu anlamda sallayarak, "Öncelikle şunu söylemeliyim ki, kusma gibi durumlarda partiküllerin içinde kan dokularının bulunması normal bir durum değil. Ekibim ve ben şüphe duyduğumuz her şey için gerekli olan bütün testleri yaptık. Size de söylediğim gibi testler temizdi. İki göğüs arasında ki morluk aldığı bir darbe sonucu gibi gözükse de, bir hastalığın yan etkisi de olabilir." dediğinde, bedenimden bağımsız istem dışı yumruğumu sıkmıştım.

Kaya gergin bir ses tonuyla, "Bir dakika Efsun, kaçırdığımız bir şey var. Biz Misha'yı bulduğumuzda baygındı, ve yerdeydi. Düşerken bir yere çarpmış olamaz mı? Ne bileyim komodine, yatak kenarına falan işte." dedi, durumu kendince açıklayarak.

ŞANS OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin