85. BÖLÜM

281 16 30
                                    


Tarabya'daki konağın bahçesindeki kuşlar dahi derin bir sessizliğe bürünürken salondaki herkes birbirine şaşkınca bakakaldığında, tam da o an yerin dibine girip yok olmak istedim. Zira birazdan ortaya çıkacak olan yalanımın sebeplerini Kerem'e ben anlatmak isterken, her zamanki gibi bu konuda başarısız olmuş olmanın verdiği kederi yaşıyordum.

Beyzat oturduğu koltuktan ayağa kalkarken,
"Ne dedin sen?" diye sormuştu, Gediz Alpay Kılıç'ın gözlerine bakarken. Gediz kendinden emin bir ses tonuyla, "Ganni diye yırtınıp duruyordun, şuan tam karşında duruyor." demişti, kendisini işaret ederek.

Tam da o an başını çevirerek gözlerime bakan Kerem şaşkınca, "Zeynep." demişti, yeşil gözlerindeki hayal kırıklığıyla.

Derin bir nefes alarak konuşurken, "Kerem, inan bana söyleyecektim. Hatta operasyona çıkmak için istihbarata gittiğim gün kahvaltı masasındaki herkese Ganni'nin kim olduğunu önce sana anlatmak istediğimi söyledim. Senin istihbarattan dönmeni bekliyordum." dedim, korkuyla kendimi açıklarken.

Kerem bakışlarını Ateş'e çevirerek, "Sen... Gediz'in kim olduğunu biliyor muydun?" diye sordu, şüpheli bakışlarıyla. Ateş sıkıntılı bir nefes vererek, "Kerem, eğer oturup dinleyeceksen her şeyi anlatacağım." demişti, çaresiz bir ses tonuyla.

Kerem yüzüne yerleşen tebessüm ile, "Bu kaçıncı ihânetin Ateş Hanzade, sayabildin mi? Çünkü ben artık yetişemiyorum." demişti, kısılan sesiyle.

Kerem başını çevirip gözlerimin içine bakarken, "Peki ya sen? Senin kaçıncı ihânetin? Sen sayabildin mi? Çünkü ben artık sana da yetişemiyorum." dedi, güçsüz bir ses tonuyla.

İki adım atarak Kerem'in karşısına geçerken,
"İhânet etmedim, sadece susmak zorunda kaldım. Ve nedenlerim vardı. Kerem lütfen, bari bu kez beni dinlemeden yargılama." dedim, titreyen sesimle.

Kerem gözlerindeki yorgun ifadeyle, "Ben sana senin evine geldiğim bir gece, sana Gediz Alpay Kılıç'tan bahsettim. Ve sen bana tek kelime etmedin. Hadi o gün için sustun diyelim. Çünkü senin bir hain olduğunu bilmiyordum. Benden korkuyordun. Peki ya sonra Zeynep? Sana evinden Osman Karapınar ve Gediz Alpay Kılıç'ın parmak izi çıktı dediğimde neden sustun? Ya da Beyzat parmak izi konusunda senin üzerine yürürken neden seni savunmama izin verdin? Farkında mısın Zeynep? Ben seni ne zaman savunsam sen beni sırtımdan vuruyorsun! Tünel'de ki gece Kaya herkesi sorgularken seni savunmuştum! Annemin yüzüğünü takan bir kadın bana ihânet etmez demiştim. O'ysa birkaç saat sonra ihânet edeceğinden habersizdim. Sen benim sana dair olan bütün inancımı yerle bir etmeye yemin etmiş gibisin, ve ben bunun nedenini anlayamıyorum. Sen benden hiç mi korkmuyorsun Zeynep? Sana yapabileceklerimden hiç mi korkmuyorsun?" dedi, tükürür gibi konuşurken.

Gözlerim dolmaya başlarken, "Sen beni ne zaman dinledin ki Kerem? Beni korkutmaktan, hayatımı tehtit etmekten başka ne yaptın? Evet sustum, çünkü susmak zorundaydım. Eğer konuşsaydım Gediz'i öldürecektin. Hem de bunu anlamadan ve dinlemeden yapacaktın." dedim, hüzünle konuşurken.

Kerem beni umursamayarak yanımdan geçip giderken bahçeye çıktığında bende peşinden ilerlemiştim. Bahçedeki masanın üzerinden aldığı sigara paketinden çıkarttığı bir sigarayı yakarak derin bir nefesi ciğerlerine doldurup büyük masanın başındaki koltuğuna oturdu. Hemen sağ tarafındaki koltuğa oturarak, "Kerem." dedim, kendimi açıklamak isterken.

İçeride bulunan herkes salonun bahçeye açılan kapısından çıkarak masadaki boş sandalyelere otururken Kerem kimseyi umursamadan sigarasını içmeye devam etti. Fakat bu kez susmayacaktım, konuşacaktım.

Bakışlarımı Kerem'in üzerinde dolandırarak,
"Gediz Alpay Kılıç Milli İstihbarat Teşkilatı'nın benden önceki Amir'iydi. Biliyorsun ben mesleğimin ilk iki senesini Organize Suçlarla Mücadele şubesinde Şahin Kurnalı'nın yanında ifa ettim. İstihbarata geçtiğim dönemde Gediz Alpay Kılıç ile sadece altı ay çalışabildim. Çünkü kendisi mesleğini kötüye kullanmaktan ve yüz kızartıcı suçlardan devlet tarafından men edilerek uzaklaştırıldı. Onun gitmesiyle birlikte Osman Karapınar bakanlık ile konuşarak istihbaratın Amir'i olmamı sağladı. Gediz ile aramızda öyle büyük bir samimiyet ya da dostluk yoktu. Zaten istihbarata geçtiğim anda bana karşı nefret doluydu. Onun gidişiyle yerini aldığım koltuk ise benden nefret etmesine sebep olmuştu. Fakat bilmediğin şeyler var. Gediz yıllar sonra Osman Karapınar'ın çağrısıyla istihbarat tekrar dönmüş. Bunu ben de bilmiyordum. Bu bilgi bana saha görevimin içinde olduğum bir anda geldi. Hatırlarsın, zaten sana da bahsetmiştim Cerrah Ata Kolcu'dan bir bildiri gelmişti. Kendisi Gediz Alpay Kılıç'ın saha görevimdeki yedinci ay itibariyle benimle birlikte çalışacağına dair bir bildirge yollamıştı. O zamanlar sen her şeyden habersiz olduğun için böyle bir haberi seninle paylaşmam ve aslında Gediz Alpay Kılıç'ı tanıyor olduğumu söylemem mümkün değildi. Senin bana Gediz'i anlattığın gece fazlasıyla şaşırdım. Çünkü uyuşturucu işleriyle ilgilendiğini bilmiyordum. Ve sen Gediz ile çalışmak istiyordun. Sonra öğrendim ki zaten Gediz istihbarata Türk vatanına destek olmak için değil, Karadağ Örgütü'ne çalışmak için dönmüş. Ve ben o zamanlar sizin tarafınızda değildim. Evet seninleydim ama hâlâ istihbarata çalışmaya ve Dehliz sevkiyatını patlatmaya çalışıyordum. O aralar Gediz de beni sevkiyatı istihbarata ihbar etmemem için durdurmaya çalışıyordu." dedim, bir solukta konuşurken.

ŞANS OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin