45. BÖLÜM

173 18 34
                                    


Konak'ın orman tarafına bakan bahçedeki masanın üzerine kurulmuş bir kahvaltı sofrasında herkes sessizlik içinde otururken, Çınar'ın gidişinin üzerinden tam olarak beş saat geçmişti. Singapur'a Kaya'nın mezarına gidecek olduğunu düşünüyor olsak da Kaya'nın orada oluşunun verdiği tedirginliği es geçemiyorduk. Masadaki sessizliği aldığı derin nefes ile bozan İnce, "İçimden bir ses başımıza çok kötü şeylerin geleceğini söylüyor." demişti, büyük bir soluk vererek.

Masadaki herkesin bakışları İnce'yi bulurken söze giren Ecmel, "En son ne zaman o sikik ağzından hayırlı bir şey çıktı?" demişti, bıkkın bir şekilde. Kanat konuşmaya dahil olarak, "Başlamayın yine." demişti, uyarı dolu bir ses ile.

Gaza Kanat'a dönerek, "Kaya'yı arayıp Çınar'ın Singapur'a doğru yolda olduğunu söylemen gerekmez mi?" demişti, kaşlarını da çatarak.

Kanat geriye yaslanarak kahvesinden aldığı bir yudumdan sonra, "Telaşlansın diye mi arayayım? Bilmesin daha iyi." dedi, umursamaz bir tavırla. Konuya dahil olarak, "Kaya orada dışarıya çıkmıyor mu? Ya bir yerlerde karşılaşırlarsa?" dedim, merakla bakarken.

Kanat kaşlarını kaldırıp indirerek, "Çınar Kaya'nın mezarına gidiyor Misha, ve Kaya o mezara uzak bir şehirde kalıyor. Karşılaşmaları imkansız. Aynı ülkede bambaşka şehirdeler.'" dedi, açıklama yaparak.

Ecmel Kanat'a bakarken, "Yalnız küçük de olsa bir ihtimali atlıyorsun gerizekalı. Ya Kaya'nın aklına eser de Aral'ın mezarına gitmek isterse, madem Çınar'ın da mezara gittiğini düşünüyorsunuz. Karşılaşma ihtimalleri olabilir." dedi, ciddi bir şekilde konuşarak.

Başak başını sallayarak, "Bu çok düşük bir ihtimal değil Kanat... Sen de biliyorsun ki biz Aral'ı defnettikten sonra Kaya o mezara bir kez bile gitmemişti. Singapur'da olduğu için her an gidebilir." dedi, iç çekerek.

Kanat sıkıntılı bir nefes vererek göğüs cebinden çıkarttığı telefon ile bir şeyler yaptıktan sonra telefonu kendine tuttu. Sanırım Kaya'yı görüntülü arıyordu. Birkaç saniye sonra Kaya telefonu açarak, "Beni mi özledin yakışıklı?" demişti, sesli bir şekilde gülerken.

Kanat kendine bir sigara yakarken, "Ayıp ediyorsun, gözümü açar açmaz seni sayıkladım." dedi, dalga geçerek.

Kaya isyan dolu bir ses tonuyla, "Bok gibi bir güne uyandım." dediğinde Kanat çatılan kaşlarıyla, "Neden?" diye, sordu merakla. Sessizlik içinde onları dinlediğimiz esnada Kaya, "Rüyamda Çınar'ı gördüm. Singapur'a gelip mezarımı eşiyordu. Sonra bir bakıyor mezar boş, eline bir silah alıp Singapur'un her yerinde beni arıyordu." dedi, kahkaha atarak.

O an Ecmel endişe dolu bir ses tonuyla, "Bir dakika ya, oğlum biz bunu nasıl atladık?" dedi, şaşkınlıkla. Kaya araya girerek, "Ecmel miydi konuşan, yanındalar mı?" diye sorduğunda İlber onu keserek, "Çınar buradan giderken hiç normal değildi. Yanına kimseyi de almadı. Orada sinir krizi geçirip mezarı açtırmasın?" dedi, dehşete düşerek.

Kaya korku dolu bir ses tonuyla, "Çınar buradan giderken ne demek lan? Çınar nereye gitti?" dedi, endişeyle.

Kanat Kaya'ya bakarken, "Şuan uçakta Singapur'a doğru seyahat ediyor." dedi, donuk bir şekilde. Kaya bir anda bağırarak, "Lan, sen ciddi misin?" demişti, telaşla.

Kanat başını sallayarak, "Sabaha karşı konaktan ayrıldı. İpsala'ya geçerek uçağa binmiş. Saat yedi gibi çıkmış yola, beş saattir yolda." dedi, derin bir bırakarak.

Kaya yüksek çıkan sesiyle, "Ulan ya mezarımı açtırmaya geliyorsa? Aha, herkesin tuttuğu kendine derken benim siki tutmuş olmam yok mu?" dedi, isyan ederek.

Kanat gözlerini devirerek, "Ya oğlum bi' dur! Telaş yapma hemen. Çınar Singapur'a mezarın için gelecektir. Türkiye mi lan orası? Öyle mezar açtırmak falan kolay mı? Ayrıca böyle bir şey yapacak olsa ben bunun haberini alırım. Boşuna mı güvenlik halkası kuruldu? Ben seni uyarmak için aradım. Sakın şehir değiştirip Aral'ın mezarına gitme, otur oturduğun yerde otelden ayrılma Kaya." dedi, emir verici bir şekilde.

ŞANS OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin