Kabullenemeyiş

2K 102 58
                                    

Ellerini masaya yaslamıştı Songül, parmaklarının küçük hareketleri eşlik ediyordu içinden saniyeleri saymasına. Odaya girdiği an hissetmişti gri duvarların üzerine geldiğini. Sakin olması gerektiğini biliyordu ama bunu çok uzun sürdürebileceğini düşünmüyordu.

Başını kaldırmadan bakışları buldu sol yüzük parmağını. Masadan ayırdı sağ elini, yüzüğünün üzerinde gezdirdi. Nasıl bir gecede uçurumun kenarına geldiklerini anlayamıyordu. Aslında depodaki andan beri yaşanılan hiçbir şeyi anlayamıyordu. Devamlı akan saniyeler vardı, o saniyelerin getirdiği anlar. Ama kalbi hala o andaki gibiydi; şaşkın, kırgın, öfkeli... tüm bu duygularında getirdiği kırıklıklar vardı.

Bakışlarını kaldırdı hızlıca açılan kapının sesiyle. Elleri kelepçeli halde gelen adama kısa bir an bakıp önüne döndü tekrar. Gözlerini kapatarak bir nefes verdi. Şu an anne ve babasının yasını tutan Songül değil, başkomser Songül olarak buraya geldiğini hatırlattı kendine. Duygularını açığa çıkarmamak için öğrendiği bir yoldu bu.

Servet Songül'ün geldiğini görünce sinir bozucu bir şekilde gülümsedi. Mesajımı anlamış dedi içinden.
Kadının tam karşısına oturdu memur eşliğinde. "Beklemiyordum gelmeni komserim."

Songül ateşten farksız bakışlarını kendisiyle dalga geçer gibi konuşan adama çevirdi. 'Neden geldim ki?' diye geçirdi içinden. Başka türlü halledebilirdim belki dedi, şu adamın yüzünü görmeden halletmenin bir yolunu bulurdum dedi ama konu hayatındaki en önemli iki kişi olunca dayanamamıştı. Aldığı tehdit mesajı getirmişti onu buraya.

"Senin iğrenç yüzünü görmeye gelmedim." dedi gözlerindeki kısılma ve burnundan soluyan hali ile.

"Ama ayıp..."

"Kes sesini!" Songül'ün sesinin yükselmesiyle durdu Servet. Bekledi kadının söyleceklerini.

"Bir başkomiseri tehdit edip hiçbir şey olmamış gibi yaşayacağını düşünmedin herhalde? "

Servet yerinde geriye yaslandı. Kendinden emin hali ile dik durdu. "İspat edemeyeceğiniz suçlar için buraya kadar zahmet etmişsiniz."

Yanlarındaki memuru umursamadı Songül. Karşısındaki adamı gördüğü her saniye arttırdı sinirlerini. Dişleri arasından konuştu.
"Benim ailemden uzak duracaksın. Eğer bir daha bana tehdit mesajları gönderirsen senin burada geberip gitmen için her şeyi yaparım."

"Çöplüğü eşeleyen ben değildim Songül."

Küçük yaşında kaybettiği ailesinin yasını her gece tuttuğu geçmişine karşısındaki katilin çöplük demesi bardağı taşıran son damla oldu. Elini masaya vurup bağırdı Songül. "Şerefsiz..."

Adamın yüzündeki gülümseme ile duraksadı, dağıtmayacaktı kendini, zaten adamın amacının bu olduğunun farkına vardı. Alt üst etmek istiyordu Songül'ü sözleriyle.

Daha fazla dayanmak istemedi Songül, ayağa kalktı.  Hala oturan adama işaret parmağını salladı.
"Sadi'ye dokunmayacaksın duydun mu beni?"

Servet ellerini masaya dayayarak öne doğru eğildi.
"Onu ne kadar öldürmek istesemde yapmadım, bıraktım. Hatta sonra güvendim bile, ama o depoda beni tuzağa düşürerek sönen ateşi yeniden yaktı."

Songül almıştı cevabını, Sadi itirafı almak için hiçbir şeyi umursamamış adamı tuzağı düşürmüştü. Gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi, hiçbir şey söylemeden masadan ayrılacağı sırada Servet'in sesiyle duraksadı.

"Eğer beni depoda öldürseydi şu an hayatta olur muydu sanıyorsun sen? Sana uyarı mesajımı almış gelmişsin, Sadi peşimi bırakmazsa senin de canın sıkılır. Ona söyle boyundan büyük işlere karışmasın."

Seni Bulduğum Şehir | SadgülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin