Gözlerini açar açmaz elini arkasına attı Songül, Sadi'nin bedenini hissetmek için attığı elin boşluğa düşmesiyle kaşlarını çatarak döndü arkasına. "Sadi."
Yatağın sağ tarafındaki boşluğa değen bakışları komodinin üzerindeki saate kaydı. "Daha 9 bile olmamış."
Yataktan gözlerini ovuşturarak doğrulurken panduflarını geçirdi ayağına. Önce pencere yaklaştı dışardaki gri hava dikkatini çekerken. Bembeyaz bir manzara ile karşılaşırken hala yağan karın getirdiği ürpertiyle kollarının üzerinde gezindi elleri. "Bu ne nasıl hava ya?"
Üzerine giymek için bir hırka alarak çıktı odadan, yan odanın kapısını büyük bir gülümseme ile araladı. "Çileğim uyuyor mu benim?"
Songül'ü yine bir boş beşik karşılarken gözlerini devirdi. "Baba kız aynılar."
Merdivenleri hızlıca inmeye başladı Songül bir yandan salonda onu beklediğini düşenen kocası ve kızına seslenirken. "Günaydın minik ailem."
Salondaki boş koltukları geçti Songül'ün gözleri, bahçedeki baba kızı görmesiyle öylece kaldı yerinde. Gözlerini kapatıp bir nefes verdi önce. Tekrar gözlerini açtığında onu fark eden Sadi'nin el sallamasını gördü.
Hızlıca bahçeye atarken kendini soğuk havayı hissetti ince hırkasından. "Sadi bu havada Busenaz'ı dışarı mı çıkardın?"
Topladığı karları avucunun içerisinde top yapmaya çalışan kızını hemen kucağına aldı Songül. Yanağına dudaklarını değdirince hissettiği soğuklukla gözlerini açarak baktı kocasını. "Buz gibi olmuş, hasta olacak bu çocuk ya."
"Karıcığım yok daha yeni çıktık, hem sıkı giydirdim ben kızımı."
Busenaz avucundaki karları havaya atıp gülümserken Songül yüzüne düşen kar taneleri ile kızına döndü. "Çileğim dur." Tam sözünü bitirdiği anda kızı avucunda kalan karlara dilini uzatırken Songül küçük eli kavradı. "Napıyorsun kız? Yapma anneciğim kar yenmez."
Sadi kızına gözünü kırpıp gülmeye başlarken Songül yerden aldığı karı attı adamın yüzüne. "Sana soracağım eğer bu çocuk hasta olursa."
"Karıcığım niye hasta olsun, alışıyor işte."
"Sus ya." Arkasını dönüp eve girmek için adımlar atarken Busenaz'ın sesiyle kızına döndü. "Kay, kay."
"Kay yok ama çileğim, hava çok soğuk sen hasta olursan napacağım ben?"
"Kay istiyoyum."
Songül salondaki koltuğa oturdu hızlıca, arkasından gelen kocasını umursamadan kızının üzerindeki montu ve bereyi çıkardı. "Bu kadar tatlı isteyemezsin ama."
Yanaklarına birer öpücük bırakıp gülümsedi. "Donmuşsun, donmuşsun hala kay diyorsun ama."
Busenaz annesinin yanağına çıkardı elini "Donmuşşun."
"Donmuş muyum?" Kızının hallerine küçük bir kahkaha atıp göbeğine öpücükler sıraladı Songül, ardından koltuğun kenarında bulunan örtüyle sardı kızını.
"Karıcığım ben şimdi hemen bir süt ısıtayım Busenaz'a."
"İstemiyorum, sen otur yanına ben yaparım."
Songül koltuktan kalkıp adamın yanından geçeceği sırada Sadi kadının kolunu kavradı. "Songül valla çok istedi diye çıkmıştık karıcığım, zaten beş dakika anca olmuştu.
"Sus Sadi, otur şuraya bekleyin beni."
Mutfağa giden karısının ardından başını öne eğdi Sadi. "Kara mamba."
"Kaya mamma."
Songül kızının sesini işitirken Sadi'ye çıkıştı yeniden. "Sadiii."
•Sadgülnaz'ım😍🥹
anoncum🫶🏼🫶🏼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bulduğum Şehir | Sadgül
FanfictionBir Sadgül hikayesidir • Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelmektedir. Tesadüf ise; raslantı demektir. Onların hikayesinde tesadüfe yer yoktu her şey uyum içinde denk gelmeyle başladı. #Sad...