Sadi hafif yutkundu kadının bağırmasıyla. Ne olduğunu anlamadan ayağa kalktı. "Bana mı?"
"Sana! Senin bu umursamadan, hiçbir şeyi düşünmeden yaptığın fevri hareketlerine."
Sadi kadının yüzüne hafif çatılmış kaşlarıyla bakarken Songül sinirle kollarını iki yana açıp üst bacağına doğru serbest bıraktı.
"Anlamazlıktan gelerek beni daha da çıldırtma Sadi. Serdar'ı o hale getiren sensin biliyorum."
Sadi ön dişlerini birbirine vurup sıktı, gözlerini kapatıp elini alnına götürüp baş parmağını sürttü.
Başını yan çevirip dişleri arasından fısıldadı kendi duyacağı şekilde. "A*ına koyduğum."Songül'e dönüp sesindeki öfkeyi bastırmaya çalışarak sordu "O mu söyledi?"
"Sorun kimin söyleyip söylememesi mi Sadi? Hiç düşünmüyorsun değil mi, hiç başıma bir şey gelir mi diye düşünmüyorsun."
Sadi kadına bakmaya devam ederken ellerini kaldırıp kadının kollarından tutmak istedi ama Songül adamın ellerine vurarak engelledi. Sinirle bağırmaya devam etti.
"Senin bu hareketlerinden bıktım artık. Hiçbir şeyi umursamaz bana bir şey olmaz hallerinden bıktım Sadi."
Songül sinirle dolan gözlerine daha da sinirlenerek ellerini saçlarına götürdü, önüne gelen tüm saçları geriye attıktan sonra başını eğip gözlerindeki görmesini engelleyen yaşları akıttı.
"Songül özür dilerim."
Songül biraz duraksadıktan sonra yaşlarını temizleyip adama çevirdi gözlerini tekrar. Az öncekinin aksine sesi daha bir durgundu bu sefer.
"Senden tek bir şey istedim Sadi, canını tehlikeye atma dedim. Benim için, kızımız için yapma dedim. Ama sen yine beni dinlemedin.""Songül. Ben gerçekten.."
Sadi kadına doğru iki adım atıp sarılmak isterken Songül adamın göğsüne vurarak engelledi. Bir adım geri gidip kocasından uzaklaştı.
"İstemiyorum."Sadi başını yere eğip beklerken Songül adamdan ayırmadı bakışlarını. Daha fazla tartışmaya halinin olmadığını hissedince burada da kalmanın manası olmadığını fark etti. Merdivenlere yürümeden önce son kez baktı adama. "Gelme bu gece odaya."
Sadi kadının son cümlesiyle bakışlarını kaldırdı, giden karısının ardından baktı sadece.
"Eyvallah komserim."Kendini koltuğa bırakıp başını geriye attı. Avuç içleriyle başına baskı uyguladı.
"Benim düşmana ihtiyacım yok ki kendim yetiyorum zaten. Allah benim belamı versin."
•Songül sırtını yatak başlığına dayamış otururken bir eliyle oyuncak Sadi'yi tutuyor, diğer elini de karnına götürmüş hafif hafif okşuyordu.
"Bu sefer bunu yapmam lazımdı kızım."Başını biraz öne eğip daha belli bile olmayan karnına baktı. "Babanın artık kendi başına iş yapmaması gerektiğini öğrenmesi gerekiyor. Bizim üzerimize böyle titrerken kendi için nasıl bu kadar düşüncesiz davranıyor anlamıyorum."
Elindeki oyuncağa bakıp gözlerini kıstı, sesini biraz kızgınmış gibi yaptı "Aksiyon dedin mi kollar havaya. Uyuz. O kadar kendine bir şey olacak diye korkusu yok ki, bal porsuğu işte. Hem Alcapon hem bal porsuğu."
Songül gözlerini bir an kapalı olan kapıya çevirdi
"Şimdi burada olsa Alcapone-capone diye beni düzeltirdi. Ama gelme dedim diye gelmez bu gece. Bir de her lafımı dinliyormuş gibi böyle şeylerde emir belliyor ya dediklerimi daha çok sinirleniyorum."Gözlerinden teker teker damlayan yaşlar ile karnına çevirdi tekrar gözlerini. "Busenaz sen babacısın galiba, niye ağlıyorsun? Senin bana yardımcı olman gerekirken beni de ağlatıyorsun kızım ama."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bulduğum Şehir | Sadgül
FanficBir Sadgül hikayesidir • Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelmektedir. Tesadüf ise; raslantı demektir. Onların hikayesinde tesadüfe yer yoktu her şey uyum içinde denk gelmeyle başladı. #Sad...