Gül Yaprakları

1.8K 93 78
                                    

"Ben sensiz yapamıyorum Songül."

Dudaklarından dökülen cümle ile Sadi'de şaşırdı kendine. Hiç düşünmeden söylemişti birden, Songül'ün eve girmek üzere olduğu anda. Gitmek istemeyen, Songül'den ayrı kalmak istemeyen yanı galip gelmişti her ne kadar daha fazla karısını üzmek istemeyen bir yanı olsada.

Songül duraksamıştı ama ne yapacağını kendi de bilmez bir haldeydi. Başını eğdi usulca, dudaklarını ıslattı. Arkasını hiç dönmeden eve girip geride yıkık bir adam bırakabilirdi ama yapamadı.
Döndü arkasını yavaşça, tekrar buldu gözleri kızarmaya yüz tutan mavi gözleri. "Sadi."
İki adım ötesindeki adam değil kendi bile duyamamıştı söylediği ismi. Fısıltı halindeki ses kayboldu yanaklarını okşayan rüzgara karışarak.

Toparlamak istedi Songül kendini, gözlerinden süzülen yaşları temizledi hızlıca, bir adım attı tekrar adama doğru.
"Yapma Sadi, zaman ver bana."

Zaman.
Sadi için iki gün önce depoda durmuştu o zaman. Yelkovanın akrebi takip etmediği iki gün geçirmişti Songülsüz, daha fazlasına dayanacak gücü bile kalmamıştı artık.
Ama Songül için böyle değildi demek ki, daha fazlasına ihtiyacına vardı suskun zamanların, geçirilen sessiz gecelerin.

Sadi'nin içini gök kadar siyaha boyadı aklındaki düşünceler. Durdu, baktı kadının dolu olan gözlerine.
Korku sardı dört bir yanını birden.

"Songül..." Titreyen çenesi devam etmesini engeledi Sadi'nin.

Songül yüzüne düşen damlalar ile anladı yağmurun başladığını. Gökyüzünü arada aydınlatan şimşek belli ediyordu daha fazlasının geleceğini.

Adamın duraksamasıyla devam etti yorgun sesiyle Songül.
"Aşmam için zaman ver Sadi."

İhtimaller denizinde alabora oldu tüm güzel düşünceleri. Aşması gereken bir dağ yaratmıştı kendi elleriyle Songül'e. Şimdi kadın aşmak için zaman istiyordu ama o bir ihtimal Sadi'ye yetmişti kaybetme korkusunu yaşamak için.
"Aşamazsan?"

Adamın mavilikten eser kalmayan gözlerine çevirdi bakışlarını Songül. Titreyen sesi, yalvarır gibi cevap bekleyen gözleri, yüzünü artık ıslatan yağmur damlalarını umursamayan bir tavır ile dikilmişti karşısında Sadi.

"Sadi.." Sustu, devam edemedi Songül. Vereceği bir cevabı bile yoktu daha. Daha kendi bile bilinmezlik çukurundan çıkamamışken Sadi'ye bir cevap vermek için çok erkendi.

Kadının susmasını anladı Sadi, karmaşa içindeydi karşısındaki kadının aklı. Ama bu suskunluk yiyip bitiriyordu zaten Sadi'nin içini.
"Benden gitmenden korkuyorum Songül."
Dışından fısıldayamadığını içinden avaz avaz bağırdı Sadi. Korku salınmış bir kalbin çığlıkları geliyordu kulağına.

Kadının ellerine uzandı Sadi, sırılsıklam olmuş ellere havanın soğukluğu da vurmuştu. Üşüdüğünü ellerini tutmasa anlamayacaktı Sadi belki de. Avcunun içine yerleştirdi küçük kalan elleri, sıktı ısıtmak ister gibi.
"Beraber aşalım Songül."

Adamın isteği ile gözlerinden akan yaşlar karıştı yağmur damlalarına. Ufak bir gülümseme yerleşti dudaklarına. Keşke dedi içinden sadece, keşke. En çok yaslanmak istediği dağdı Sadi babasından sonra ama bu defa karşısındaki adamda vardı işin içinde. En çok güvendiği insandan yemişti en büyük darbesini, şimdi elinden tutup devam edemezdi tüm yalanları yok sayarak.
"Bu sefer değil Sadi."

Kadının elleri avuçlarından kayınca önce bakışlarını ellerine çevirdi Sadi, ardından yana çevirdi çenesi kasılırken. Düşen omuzlarına eşlik etti gözyaşları.
Diyecek, Songül'den af dilemek için söyleyecek kelimeleri tükenmişti artık. Tek bir şey dışında.
"Ben seni çok seviyorum."

Seni Bulduğum Şehir | SadgülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin