"Busenaz uyanana kadar kalalım mı böyle?"
Koltuğun en ucunda, ufak bir hareket etse düşecekmiş gibi durmasına rağmen dünyanın en rahat yerinde yatıyormuş gibi kocasının böyle kalmak istemesine gülümsedi Songül.
Başını oynatmadan sadece gözlerini açıp kapadı. "Kalalım." diyebildi mayışan sesiyle.Bedenini koltuğun dayama kısmına tamamen bitiştirdi, belinde toplanan örtünün ucundan tutarak kolunu gerdi "Gel birazcık ama böyle."
Kendine açılan boşluğa doğru kaydırdı bedenini Sadi, kollarını sıkıca sardı Songül'ün beline. Songül örtünün ucunu Sadi'nin belinden atıp elini sırtına yasladı.
Aldığı nefes Sadi'nin göğsüne çarptıktan sonra yayılıyordu odaya. Burnunun ucunda hissettiği tişörtün sıcak kumaşına bastırdı dudaklarını. İçinde dolup taşan koku, parmaklarının karıştırdığı saçlar, ayaklarını sarmalayan bacaklar ile dudaklarına minik bir gülümseme yerleşti. Yarım kapanmış olan gözleri kendini tamamen bırakmak için kalbinin ritimi düzene girene kadar direndi.
Belinde hareketlenen eller ve saçlarına bırakılan küçük öpücükler ile araladı yeşil gözlerini, başını hafif geri çekerken Sadi durdurdu parmaklarının hareketini. "Uyu karıcığım."
"Yok uyumayacağım." Göz kapaklarını art arda açıp kapadı, gözlerindeki yorgunluk gitsin diye bekledi. "Çileğim birazdan uyanır zaten o zamana kadar kocamla böyle kalmak istiyorum sadece ama gözlerim açık."
Yanağı yastığın kumaşına sürtündü başını hafif oynattığı belli olurken. Yüzündeki ifade sabit kalırken gözlerindeki kısılma ile gülümsediğini gördü Songül adamın.
Sadi'nin yorgun bakışlarını dudaklarında hissetti beraberinde. Boynunu uzatarak yükseldi, çarpan burun uçlarının birbiriyle olan teması boğazında sert bir yutkunmaya sebep oldu.
Adamın boynundaki elini ayırdı, yanağının üzerine gelince dudaklarını birleştirdi. Sadi'nin kapalı olan gözlerine eşlik etti kendi gözleri de.
Elini kadının belinden ayırdı Sadi, dudaklarının üzerinde tel tel ayrılmış olan saçları sıyırdı parmak ucuyla. Baş parmağını gezdirdi alt dudağının üzerinde. "Songül."
Kelimelere dökerek cevap veremedi Songül, mırıltılı halde "Hım?" diyebildi dudağını uyuşturan ten ile.Sadi gözlerini mayışan gözlere çevirdi "Niye söylemedin?" Bir anda sorduğu soru ile afallatı karşısındaki kadını. Songül'ün yarı kapalı olan gözleri tamamen açıldı, gözlerinin temasını iki saniyede olsa kesti. Bu kaçışta bir cevap aradı zihninde. Sadi'nin dudak kenarına yerleşmiş olan parmağının hareketlenmesiyle bakışlarını kaldırdı. "Özür dilerim."
"Özür dile diye demiyorum Songül, sadece neden diyorum. Neydi seni söyletmeyen?"
Göz bebeğini saran mavi halkanın üzerinde olan gözleri kendi bile fark etmeden aklında o anı tekrar yaşattı.
Flashback
"Bana neden söylediniz bunu? Bıraktığınız çocuğu yıllar sonra görüp vidan rahatlatma mı yapmak istediniz?
"Sadi sana anlatmış belli ki."
Songül gözlerini dikti kadının gözlerine. "Anlattı." Dedi dümdüz sesiyle.
"Ama eksik anlatmış."
Songül'ün kaşları çatılırken kadının dudaklarında küçük bir gülümseme belirdi. "İlla ki eksik anlatmıştır, bilmediği için."Songül sessizce beklesini sürdürdü kadının devam etmesi için. "Gençtim Songül, babasıyla tanıştığımda yani." Meraklı gözleri ile hikayenin parçalarını zihninde canlandırmaya başladı. "Babası askerdi biliyorsundur sen de. Ben de üniversiteye gidiyordum, son sınıftım. Ülkenin karışık olduğu zamanlar." Kadının duraksamasıyla birlikte yüzündeki ifadeyi anlamaya çalışıyordu Songül. Ne kadar çabalasa göremedi o duyguyu, iyi gizliyor duygularını diye düşündü.
![](https://img.wattpad.com/cover/338210023-288-k997792.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bulduğum Şehir | Sadgül
FanficBir Sadgül hikayesidir • Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelmektedir. Tesadüf ise; raslantı demektir. Onların hikayesinde tesadüfe yer yoktu her şey uyum içinde denk gelmeyle başladı. #Sad...