"Çileğim benim, güzel kızım dün babayı bir tık üzmüştün şimdi bu kahvaltıyla tekrar mutlu edeceğiz ama sen de tanıyacaksın babayı tamam mı?"
Masadaki çeşit çeşit kahvaltılıklara son kez göz gezdirdikten sonra kucağında duran Busenaz'ın başına dudaklarını bastırdı uzunca. "Anlaştık mı?"
Busenaz'ın mavi gözlerine indirdi bakışlarını Songül, yüzünü bulan küçük eller ile gülmeye başladı. "Dur dur, oyununu babaya saklayalım."
Merdivenleri hızlı ama oldukça temkinli çıktı, odanın kapısından girer girmez hala uyuyan kocasını buldu gözleri. Yatağın süngerine bastırdığı tek dizinin ardından kocasının yanında buldu kendini. Sırt üstü uyuyan adamın yüzünde dolanan bakışlarına eşlik etti dudaklarına yayılan sıcak gülümsemesi. Gülümsemesi yalnızca uyuyan kocasına olan aşkından değildi Songül'ün, aklına gelen küçük hatırların aralarında yarattığı heyecanlı anlarınaydı. Beraber aynı yatakta uyudukları gecenin sabahında kızdığı adamdan uzun zamandır neredeyse her sabah gözleri dolu dolu izlediği adama dönüşünün yarattığı anlara.
Gözleri kucağında sesler çıkaran kızını bulunca daha da büyüdü gülümsemesi. "Tanıdın babayı, ohh aferin benim çileğime." Başının sol tarafına yerleştirdiği eliyle kendine çekti kızını, yanağına bastırdığı dudakların ardından çıkan sesler doldurdu yatak odalarını.
"Uyandıralım mı artık babamızı?"
Sadi'nin yanağına çıkardı sağ elini, parmaklarının tersi aşina olduğu sakalların üzerinde dolaşmasa da hala kendini belli eden izlerin üzerindeydi. "Sadi, hayatım."
Yanağından çenesine yol aldı parmakları, geride hayali bir çizgi bırakarak. "Kocacığım, uyan hadi."
Sadi'nin aldığı nefes ile göğüs kafesi yükselip inerken Songül uyandığını anlamıştı adamın. Ama hala gözlerini kapalı tutuşu ile yaptığı işin devamını istediğini belli ediyordu kadına. Songül dudaklarını ıslattı aklına gelen fikirle.
İşaret parmağını dudaklarına götürerek kızına döndü, yaptığı 'sessizlik' işaretinin ardından sol gözünü kırptı. Saçının perçeminden bir tutam alıp kocasının üzerine uzandı. ince saç telleri adamın yanağında dans ediyormuş gibi hareketine devam ederken serçe parmağında hissettiği dişler ile kaşlarını çatarak gülmeye başladı. "Ya Sadi ya."
"Sadi ya falan yok..." Sadi gözlerini açmış tek dirseğinden destek alıp doğrulmaya çalışırken kadının kucağında olan kızını görüp gülümsedi. "Babacığım sende mi burdaydın?"
Songül de gözlerini kızına indirdi, Busenaz'ın mavi gözleri kilitlenmiş şekilde babasında kalırken Songül kocasına döndü tekrar.
"Parmağımı bırak şaşkın şaşkın bakıyor kızım ya."
Sadi kadının parmağını dişleri arasından bıraktıktan sonra öpmeye başladı. "Annen çok tatlı olduğu için yiyorum böyle kızım."
Kollarını uzattı karısının kucağında olan kızına. "Gel bakalım çilek."
Songül Busenaz'ı adama uzatırken Sadi'nin ne zaman fark edeceğini bekler gibi gözlerini dikti adama. Sadi kızının iki yanağına sesli sesli öpücüklerini sıraladı. Busenaz'ın ellerini yüzünde yer bulurken gözlerini açarak döndü karısına. "Ağlamıyor."
"Çünkü tanıyor babasını." Songül cümlesini tamamlarken Sadi gibi yatağın başlığına verdi sırtını. Gözlerini çevirdi sevinçle kızını seven adama. Sadi'nin Busenaz'ı havaya kaldırıp göbeğine bıraktığı öpücüklerin ardından Busenaz sesler çıkararak adamın başına tutundu. Songül farkında olmadan kızına uzatttığı eliyle bacağını tuttu. Yeşil gözlerine yerleşen parlak bakışları yan tarafındaki berrak mavi gözler ile buluşunca dudaklarını uzattı adama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bulduğum Şehir | Sadgül
FanfictionBir Sadgül hikayesidir • Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelmektedir. Tesadüf ise; raslantı demektir. Onların hikayesinde tesadüfe yer yoktu her şey uyum içinde denk gelmeyle başladı. #Sad...