Çağandan:
Takı mağazasına gelmiştik. Erkeklerle sadece bakınıyoduk. Önemli olan kızların eğlenmesi.Deniz: "Var ya bugün bi çocuk dövmüşüm, off. Acayip dövmüşüm. "
Yağız: " Niye lan yine hangi şerefsiz ne yaptı ? " bekleme koltuğuna oturduk.
Deniz: "Olm sinir etti beni, yok senin ailen seni dövüyordu falan. Bak halâ hatırlayınca sinir oluyorum"
Yağız: " Hmm anladım "
Çağan: "Olm siz o koca villada tek sıkılmıyo musunuz? Yani ne biliyim, hiç mi yalnızlık çekmedi biz? "
Deniz: "Ben 7/24 sıkılırdım evde olsam, ama 7/24 evde olmadığım için, 7/24 sıkılmıyorum. "
Yağız: "Deniz sen sakın bidaha konuşma bence, iki dakikanın içinde beynimi yaktın!"
Onlar konuşurken ben ise Tuanayı izliyodum. Kızlar takı modelleri gösteriyordu, ama o istemediğini söylüyodu. Ne olucak bizim halimiz be?
Çağan: "Ne olucak bizim halimiz be yavrum? " mırıldandım.
Yağız: "Ne dedin?"
Deniz: " Aha bu mırıldanmaya başladı, kesin aşık. "
Çağan: "Ne alaka olm sinir etme beni! " Denizin koluna vurdum.
Yağız: " Söyle bakalım kim bu şanslı kız. " omzuna vurdum.
Deniz: "Evet Çağan başlamışsın mırıl mırıl konuşmaya. Bana bak eğer benden bişey saklıyosan çok kötü bozuşuruz. "
Yağız: "Ben neyim olm burda?!"
Çağan: "YETER! " kızlar bize baktı "yeterin olm yeterin! " sessizce söyledim.
Deniz: "Söylemezsen çatlarım !"
Çağan: "Kız mısın sen Deniz? "
Deniz ve Yağız: "Söyle, söyle ,söyle ,söyle, söyle-. "
Çağan: "Tamam lan tamam söylüyorum! Ulan gerizekalılar bunu da bana yaptırıcaksınız ya başka lafım yok. Hazır mısınız? " evet der gibi başlarını salladılar "Yaklaş" yaklaşmadılar "yaklaş olm yaklaş vurmicam " yaklaştılar "Tuana " sessizce söyledim.
Deniz ve Yağız: "Ne, oha, yuh amk! "
Çağan: "Şimdi susun ve sesinizi dahi çıkarmayın"
Tuanayı halâ izliyodum. Bişey seçmemişti. Kızlar 6 7 tane kolye ve bilezik almıştı. Ben de hemen ayağa kalkıp iki kişilik sevgili bileziği seçtim ve kasaya onlar görmeden gidip ödedim. Erkeklerin yanına geçtim. Çok geçmeden onlar da ödeyip yanımıza geldi.
Çağan: "Tuana sen bişey almadın mı? "
Tuana: "Yok ben almadım. "
Leya: "Abi Tuana iş bulmuş bi kafede. Kafe'yi ben de biliyorum. Çok güzel, edepli insanlar çalışıyo da, birazdan işe gidicek, o yüzden hızlı olmalıyız. "
Çağan: "Ne nasıl, bana niye şimdi söylediniz bunu? "
Tuana: "Ben sana çalışmak istediğimi söyledim, ama sen izin vermedin. Vermiceğini de bildiğim için sana sorma gereği duymadım. "
Deniz: " Oha lan niye izin vermiyosun kıza?"
Denize dik dik bakmaya başladım.
Alisa: Denizin yanına geçtim ve koluna vurdum " Yangına körükle gitmesen mi Deniz? " kulağına fısıldadım o ise eliyle ağzına fermuar hareketi yaptı.
Çağan: "Tamam lan tamam git. Nereye ıstıyosan git! "
Alisa: "Kuzum emin misin gidebileceğine? "
Tuana: "Evet tabikide, zaten şimdi alıştırma olcak. İzninizle ben gidiyim artık. "
Leya: "Bişey olursa söylersin, anlaştık mı? " gülümsedim.
Tuana: "Anlaştık"
Tuana hemen yaya geçidinden karşıya geçip kafeye gitti. Allahım çıldırıcam, yeminlen çıldırıcam. Leyayla arkadaşlarla vedalaşıp arabalara binip eve doğru yol aldık. Ya nasıl bana söylemez. Nasıl ya nasıl? Dün akşam sordu ben de böyle bir şeyin olamicağını söylemiştim. Ama o beni dinlemedi. Fazla mı üstüne gidiyorum? Hayır! Ne alaka? Sadece.. Sadece onu kıskanıyorum (sadeceymiş) Eve vardık ve hiç bir şey demeden odama çıktım. Aldığım sevgili bilekliğini de o anahtarlı gizli kutuya koydum. 2. katta fotokopi makinesi olan bir oda vardı. O odaya girip Tuananın 50 tane fotoğrafını bastım. Hepsi çıktıktan sonra alıp tekrar odama çıktım. Hepsini o gizli kutuya koydum.
***
Tuanadan:
Yeni iş yerimi baya sevmiştim. Müşteriler de genelde bahşiş falan bırakıyodu. Bu beni mutlu ediyodu. Belki biraz daha para toplar kiraya çıkarım (abouuuu) Ama o para kolay kolay toplanmicak. Eminim. Şuan saat geç saatlere vardı. Yani saat 21:45. İşten çıkma saatleri buydu. Ama ben günlük çalıştığım için istediğim zaman çıkabilirdim. Bu süreçte hep aklımda Çağan vardı. Acaba naptı? En son çok kızmıştı çünkü. Eşyalarımı toplayıp paramı da alıp işten çıktım. 230 lira çalıştığım için 100 lira da bahşiş. Benim bildiğim Çağan beni burda yalnız bırakmazdı. Yani beni gelir işten alırdı. Ama yooook, gelmemiş. Ben de yavaş yavaş yürüyen yürüye konağa gitmeye başladım.*30 dakika sonra*
Ohh, sonunda varabilmiştim. Bu kadar uzak mıydı ya? Hızla kapıyı çalıp içeri girdim. Afra abla kahve içiyodu.
Tuana: "İyi akşamlar, Afra abla. "
Afra: " İyi akşamlar kızım benim. Sen çalışmaya mı başladın? "
Tuana: "Yani evet bende size fazla yük olmak istemiyorum, o yüzden kendime gelir yapmak istedim. Belki bir eve çıkarım"
Afra: " Aaa ama olmaz kızım. Bak sen çok güzel, çok yetenekli bi kızsın. Ama ben senin yalnız yaşamana göz yumamam. "
Tuana: "Afra hanım bunları yarın yada öbür gün konuşsak olur mu? Çok yorgunum da. "
Afra: " Peki kızım, ama yemek yeseydin olmaz böyle! "
Tuana: "Ben iş yerinde hafif de olsa bişeyler atıştırdım efendim. Siz beni merak etmeyin. Siz daha iyi misiniz?"
Afra: "Ben iyiyim nasıl olayım, iyi olmaya çalışıyorum. Neyse sen yorulmuşsundur git dınlen. "
Tuana: "Peki efendim, iyi geceler! "
Afra: "İyi geceler, güzel kızım benim! "
Yemek yenicektim, çünkü zaten iş yerinde hafif bişeyler yemiştim. Yavaş yavaş yukarıya çıkmaya başlamıştım. Kafam da çatlicak gibi ağırıyodu. Ayy çok kötü. Odanın önüne vardığımda, derin bir iç çekip içeri girdim. Yerde cam vardı. Bardak kırılmıştı ve Çağan elini kesmişti. Yatakta oturuyodu ve hemen onun yanına gittim.
Tuana: "Çağan noldu eline, nasıl yaptın? " hemen eline bakmaya başladım.
Çağan: "Niye soruyosun çok mu umrundayım? " elimi geri çektim (Ulan Çağan ebeni s- neyseee)
Kestik!
Bölüm nasıldı?
Çağan ve Tuananın arasında neler olucak?
Birbirinden uzak mı durucaklar?
Peki ya Leyyağ nasıl olcak?
Deniz ve Alisa?
Hepsi diğer bölümde..
Diğer bölüm 7-14 oyda. Şimdiden teşekkürler!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okuldaki takıntım
Romansaİlk okul gününden tehdit mi? Görücez "Okuldaki Takıntım" ismindeki ilk ve tek orjinal kitaptır.