(68) KAÇTIĞIN YER BENİM CANIM

269 23 10
                                    

Selam ben geldim. Nasılsınız umarım iyisinizdir. Sizleri çok özledim ve bölümle baş başa bırakıyorum, yazım yanlışı varsa affola düzenlemeden attığım bir bölüm olacak bölümü nerde olup ne zaman gelecek gibi sorular çok geliyor üzgünüm elimde olan sebeblerden dolayı aktif olamıyorum ve yanımda oldugunuz için bana destek olduğunuz için minnettarım.

Yorumlarda buluşalım bölüm hakkında fikirlerinizi ve yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum finale çok az kaldı sevgili ailem final 71 bölüme sarka bilir bilginize hoşcakalın
Yorum oy vermeyi unutmayın.
S. N. A
🔥

Durun unutum soryy SAKA KUŞU KİTABIMDA BİR SÖZ BIRAKIYORUM SİZE "CAN ALMAYI BİLEN CAN VERMEYİ DE BİLECEK SAKA KUŞU"

🔥🔥🔥🔥



Atlas'ın sesi ile sıçradım.
"Sedef abla Can ağlıyor.." Telsizi göstermesi ile başımı salladım. "Tamam siz resminize devam edin ben hemen geliyorum." Diye soludum. Adımlarım hızlıca oğlumun odasına yönelttim.

"Benim oğlum neden ağlıyormuş, yoksa annesini mi özlemiş yada açıkmışmı acaba?" Moralimi yüksek tutmaya çalışıyordum.

Ateş ila aramda olan problemler yüzünden çocuklarıma yansıtmamam gerekirdi. Aramızdaki kırgınlık giderek küçüleceğine sanki giderek daha da büyüyor gibiydi.

Gözlerimi dolmasına engel olmazken, Ateş'in odada olduğunu görmem ile duraksadım.
Kapıya yaslanırken beni görmediğini işittim.

Sesimi duymamıştı muhtemelen.
"Birazcık daha koklayabilirim değil mi seni? Annenin kokusu sinmiş tenine ufaklık." Ateş oğlumuzun kokusunu derin bir nefea daha alıp çekerken iç çektim.

"Ne kadar da annene benzemeye başladın. Oysa bana benzediğini söylerdi." Dediğinde yutkunamazken, bakışlarımı kaçırdım. Beşiğin yanında duran küçük kahverenk dikkatimi çekerken, Menekşe teyzenin arkamdan "Sedef kızım yemekler hazır. " diye bağırdı. Ateş'in bana dönmesi ile yakalanmışlık hissi ile bakışlarımı oğluma çevirdim.

"Açıktı sanırım alabilir miyim?" Sesim soğuk ve mesafeli çıkarken, bir bana bir oğluma baktı.

Gözlerinin altı kıpkırmızıydı. Uykusuzdu. Bariz belliydi. Ona her adım attıkça kokusu baş döndürücü ve özlem andırırken başım yere eğdim. Yüzüme gelen saçlarıma dokunmak istedi fakat geriye doğru çekilmem ile eli havada asılı kaldı.
Arkamı döndüm ve ogluma sarıldım. Sırtını sıvazlarken oğlumun üzerine sevdiğim adamın kokusu sinmişti. Gözlerimi yumarken akmaması için büyük bir savaş verdim.

Dudaklarımı bile aralayamadım sesim içime kaçmıştı sanırım ne olmuştu böyle bize.

Can kucağımda kıpırdandı ve kollarını babasına doğru uzattı. Başımı döndürmemle Ateş ile yüz yüze geldim.

Oğlum babasını istiyordu.

"Ba ba ığğ babaa."

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken gülümsedim.

Bu ilk kelimesiydi.

Bir çok ağız dolusu gugurtusu oluyordu ama net değildi.
Ateş "babacım konuştun mu sen? Bebeğim sen baba mı dedin bana?" Diyerek yanağına dokunurken zihnime üşüşen anı ile gözümden bir damla yaş süzüldü.

"Oglumuzun ilk kelimesi anne olacak göreceksin sevgilim. Ha eğer baba kelimesi olursa dile benden ne dilersen..."

Gülümsedi.

"Hım kazanırsak kaybederiz öylemi karıcım pekala, Can bey eğer anne derse dileyin benden ne dilerseniz... Herşey karşılıklı değil mi gök yüzü.." Kıkırdarken dudaklarıma yapışması ile kalbim havalara uçtu.

SİYAH KÜL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin