(43) "SENDE BENİM KADAR BENİ SEVİYORSUN NİLÜFER KOKUSU"

360 42 10
                                    

Herkese iyi okumalar dilerim oy ve yorumlarınızı bekliyorum canlarım bir sonraki bölümde görüşmek üzere...

Sofia carson :Come Back Home 🎶

Yüzümdeki dokunuşlar ile gözlerimi araladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yüzümdeki dokunuşlar ile gözlerimi araladım. İlk başta ne olduğunu anlayamazken, yataktaki bedenim çıplak olması ile ufak çaplı bir şok yaşadım. Bir dakika, bir dakika. Biz Ateş ile birlikte olmuştuk değil mi? Sıkıntı ile iç çekerken göz göze geldik.
Ne diyecektim ki ben şimdi ona, gözlerimi kaçırdım.

"Günaydın Gök yüzü."

Yanağımı sevmeye devam ediyordu. Bir yandan bana iyi gelirken bir yandan ise dün geceden sonra düşüneceğimi biliyordum. Onun hakkında bazı kararlar alsam da uymuyordu ki hiçbirisine içtenlikle diledim. Onu affetmek istedim. Çünkü çabalıyordu beni mutlu etmek istediği gözlerinin en derininden belliydi.

Benden önce uyanmıştı, saat kaçtı? Eyvah bu gün düğün vardı. Kaşlarım çatıldı, kahretsin beni gebertecekti Ceren ve halam. Yataktan doğruldum. Saate bakmak isterken, "Saat çoktan öğleni buldu. İkiye geliyor?"
Ağzım şaşkınlıkla aralanırken, "Ciddi olamazsın." Telefonum neredeydi. Ofladım. Baş ucumdaki telefonu görmem ile elime aldım. Kapalıydı.

"Neden kapandı bu?" diyerek sızlanırken, "Ben kapattım." Dediğinde bakışlarım onu buldu.

"Neden"

"Çünkü kimsenin seni rahatsız etmesine izin vermedim." Kaşlarım havalandı.

"Çiçek of çiçek uyanmış olmalı." Kolumdan tuttu. Kalkmamı engelledi.
"Çiçek çoktan çıktı. Sude ve Sedat aldılar."

"Nee çıktılar mı? Seni burda mı evimde mi gördüler?" yüksek sesle konuşmam yüzünü buruşturmasına sebeb olurken, "Bağırmaz mısın?"

Çarşafı sıkıca gögüs kafesimde tutarken, "Biz boşandık, bunu biliyorsun değil mi? Hem seni affetmedim ben." Diye sızlandım.

Başını iki yana salladı.
"Şunu hatırlatmasan olmaz mı? Biliyorum." Diyerek suratını astı.

"Niye gitmedin ozaman."

"Sence gitmeli miydim." Diyerek elini omzuma attı. Okşadı.

Titredim. Yüzüme düşen saç tutamı geri çekti.

"Seni burada böyle bu halde bırakmalı mıydım?"

Bedenim heyecanla titrerken, "Beni zaten kaçışlarınla bırakan ilk sen değil miydin?" Suratım asıldı.

Ne yaparsam yapayım. İçimdeki kırgınlık ben burdayım diye sızlanırken ona karşı savunmasız olmak beni güçsüz gösteriyorken onu affetme düşüncesi beynimi yoruyordu. Tamam kabul affetmek istedim ama nasıl olacaktı.

" Sedef yapma yine başa sarmayalım. Haklısın." Başımı salladım.

"Ben yapmıyorum, kalbim yapıyor, şuramda, tam şu nokta sızlıyor, kırgınlığım sana karşı konuşuyor susmuyor ve bu beni mahvediyor. Seni affetmek isterken affedememek bana koyuyor." Diye bildim.

SİYAH KÜL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin