Bugün günlerden Pazar saat akşam 06.32 ve ben yine terkettiğim sokaklardayım. Pişman olmak istemiyordum. Asla pişman olmak istemiyordum! Buraya gelme sebebim de buydu, tek sebebim yani. Ölümle burun buruna olmak, onlarla yüzleşme hissi uyandırıyordu bende. Hayatım da verdiğim en değerli kararlardan biriydi buraya gelmek. Çok düşünmüştüm. En kötü ne olursa olsun demiş kapıyı çarpıp çıkmıştım. Ve şimdi yıllar önce de en kötü ne olacaksa olsun diyip çarpıp çıktığım kapının önündeydim. Babamı bahane edicektim herkese karşı ama herkes inanır mıydı orası muamma.
Ellerim zilin üstünde dolaştı. İçeriden gelen gülme sesleri yüzümde vurdukça bir tebessüm oluşturmuştu. Zordu hemde çok zordu, yıllardır kendi sırtıma yaslamıştım sırtımı. Aileme yaslanamamış, derdimi anlatamamış herşeyi geçtim gözlerinin bile içine bakamamıştım. Çünkü, yoklardı. Onlar beni ben onları silmiştim. Öyle gerek falan değildi, annemim benim hayallerime çit örmesi, karşıladığı hareketleri, abimlerin üstüme gelip resmen duvarları başıma yıkması , babamın bunları sessizce seyretmesi ve benim onları silip atmamla kapanış yaptığımı düşünmüştüm. Açılış daha yeni başlıyor hissi uyandı tekrar içimde. Hakikaten daha yeni başlıyorduk.
Ulağ hayat!
Babamın çok suçu olmadığı ve özür dilediği için sadece yazışarak konuşuyorduk. Aramak istemişti yüzümü görmek, sesimi duymak istemişti. Ben istememiştim. Görmesindi, bilmesindi. Gerek yoktu her zaman ki gibi sessizce seyretsin hayatın akışını. Kaç sene olmuştu sahi bu evi kafamda yıkıp terk edeli...
1
2
3 veya 4
...
Tamı tamına 8,5 sene olmuştu...Daha fazla gülme seslerini kaldırmayan kafamla zil sesi benden bağımsız kulaklara varmıştı.
Hayırlısı.
İlk girişte ki demir kapıdan' kimo? 'diye bir ses duyuldu. Daha sonra da hemen önünde durduğum kapının arkasından. Ben daha cevap vermeden açılan kapıyla... Annemi dimi kendi kendime içimden içimden güldüm. İnsan annesinin olduğunu unuturmuydu, unuturdu.
İlk bir kaşları çatıldı, ağzını araladı ve geri kapattı. Sonra gözleri artık emin olmuş olmalı ki anında tam açıldı. Elleri şaşkınlıkla açılmış ağzına götürdü ve örttü. Gözleri anında doldu. Ona daha fazla bakmadan açıklama yapmak istedim.
"Babam için geldim. Tek babam için, fazla durmiycam. Merak etme."
Kendimden emin sesim onu daha da bir dumura sokmuştu. Mutfak hemen kapının yanında olduğu için mutfaktan çıkan babam beni gördü. Yüzünde bir tebessüm oluştu. Hızla yanıma geldi. Benim engel olmama zaman kalmadan beni kendine çekip sarıldı. Derince bir nefesi dışarı bırakıp kollarımı öylesine üstten sırtına koydum.
"Kızım! Hoşgeldin! Geç geç içeri!"
Babamın heyecanı içimi yeşertirken babamı takip ettim. Annem içeri hızla geçmiş bizim sarılmamız dayanamamıştı . Dayanmasındı ben de dayanamazdım. Salona girince babam mutfağa doğru seslendi.
" Savaş, Toprak, Yiğit içeri gelin! "
Savaş ben gitmeden önce yine büyüktü şimdi az da olsa yaşlanmış olmalıydı. En büyüğümüzdü. Hararetti, insana verdiği duygu her şeyiyle sinir, stres hissettirirdi. Ortamı gererdi, buz kestirirdi.Oysa o da polisti . O en çok tepki vermişti. Benim sözlerimin üzerine zaten ilk silen o olmuştu. O merak etmezdi güya sildiyse biterdi, görecektik.
Toprak vardı, ortanca. Savaşla aralarında pek yaş farkı yoktu. Doktor olacaktı ya da olmuştu. Muhtemelen olmuştu. Ben giderken iki senesi kalmıştı mesleği eline almasına. O daha sakindi ama anlamadığım bir siniri vardı o gün ben giderken. Hiç bir zaman bana söylemeyeceği laflar söylemiş beni laflarını altın da bırakmıştı. Hakkı yoktu buna hem de hiç hakkı yoktu. Sakindi, durgundu. Az ve öz konuşur insanı sinir hastası ederdi. Zaten hep Savaşın Toprak yüzünden böyle sinirli olduğunu düşünürdük. Bir yandan da öyleydi zaten. O daha çok ortaya bomba bırakıp çekilirdi. Kinciydi, duygularını az yaşardı. Sorunu varsa bir tek kendineydi. Kimsenin sorununu önemsemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Özlemekle Geçmiyor~
Teen FictionBugün günlerden Pazar saat akşam 06.32 ve ben yine terkettiğim sokaklardayım. Pişman olmak istemiyordum. Asla pişman olmak istemiyordum! Buraya gelme sebebim de buydu, tek sebebim yani. Ölümle burun buruna olmak, onlarla yüzleşme hissi uyandırıyordu...