"Komutanım?"
"Zeren durum bildir!"
"Komutanım 1 şehit, 1 ağır yaralı, 1 hafif yaralı."
"Şehit?"
"Komutanım Zeynep Demirtaş şehit olmuştur..."
"Zeren, hastane pistinde bekliyoruz."
"Emredersiniz!"
Helikopter de müdahale edilmekte olan İsmaile kaydı gözüm.
"Allahım yardım et, yarabbim yardım et. Sabır ver, güç ver yarabbim."
Dirseklerimi dizlerime yaslamış iki avucumla da yüzümü kapatmıştım.
"Komutanım?"
"Polat sen de bir şey yok dimi?"
"Yok komutanım, iyiyim. Komutanım, napıcaz?"
"Bilmiyorum Polat, hiç bir şey bilmiyorum."
"Düşünmeyin daha fazla, yormayın kendinizi. Hayırlısı böyleymiş. İsmail de inşallah düzelecek." erdem
"İnşallah abi inşallah." &
Erdem abinin koluna gerekli müdahale yapılmış o da kendine gelmişti. Hemen karşımızda İsmaile müdahale edilmiş, hastaneye varmayı bekliyorduk.
...
" Al al al! Ameliyathaneye, çabuk! "
İsmail sedyeyle içeri götürülürken albayın karşısında dizildik.
"Toplan!"
"Emredersiniz!" &
"Kendinize gelin ve onların yanına gidin."
Üçümüz de koşa koşa içeri girdik.
...
İsmail in ameliyathaneden gelecek bir haberini bekliyorduk.
Daha iyiydik, toplanmıştık.
Koridorun başından gördüğüm ablayla anında ayaklandım. Diğerleri de ayaklanırlen albay oturmamız için işaret etti. Biz otururken o da bir oturak çekti karşıma. Elinde kıvırdığı dosyayı sımsıkı tutmuştu.
"Komutanım o nedir?"
"Zeren, çatışmada bir birinizle iletişim varmıydı?"
"Kesildi komutanım, neden?"
"Yani kimin nerede olduğunu da bilmiyorsunuz?"
"Komutanım, polatlar birbirlerini bulmuş toplanmışlar ama ben ayrı safta onlardan ayrı kaldım. Sonradan bulduk birbirimizi."
"Sen yanlarına vardığında Zeynep, şehit olmuş muydu Zeren?"
"Evet... Komutanım?"
"Zeren..."
Tek elinin avucuyla yüzünü sıvazladı. Ben ona garip garip bakarken o çok mahmurdu. Polatlar, erdem abinin de kaşları atılmış ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
Albay en son konuşamayınca elindeki dosyayı bana verdi. Dosyayı açıp anında okumaya başladım.
Şehit Raporu
Zeynep Demirtaş'ın vücudundan çıkarılan kurşun T. C. aittir.
Karşı tarafın eline geçmediğinden emin olunan T. C. kurşunları Türk askeri tarafından Zeynep Demirtaş' ı şehit etmiştir.
Kasıtlı olarak yapılmayan bu atış Zeynep Demirtaş'ın şehit düşmesine neden olmuştur.
Kurşunun ise Zeren Taşkın'ın silahından ateşlendiği ispatlanmıştır.
Kasıtlı bir atış olmadığı için Zeren Taşkın muaf tutulmuştur.
Ne?
"K-komutanım ?"
"Zeren, sakin ol."
"Komutanım yapmamışımdır, biliyorum ben bilmez miyim komutanım, komutanım benim silahımdan çıkmadı o kurşun, olmadı diyin, komutanım yaşayamam, yapamam komutanım, yapamam! Olmadı diyin, olur olmadı diyin!"
"Zeren, özür dilerim."
"Yapmadın diyin, sen kardeşini öldürmedin diyin komutanım! Kızı var onun, gözümün içine bakıyor komutanım, ne diyicem ben kızına, nolur, yapmayın yapmayın bunu bana, canımı alın ama bana bunu yapmayın nolur !"
Erdem abi bana sarılırken ellerim hava da, dizlerim çökmüş, göz yaşlarım akmıştı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
Ben yapmazdım...
Ben kardeşimi öldürmüş olamazdım...
Ben bunu yapmış olamazdım, olamazdım!
Bağıra çağıra ağlıyordum artık ben yapmazdım yapamazdım!
İnanmıyordum, olmazdı...
"Komutanım! Erdem abi sen söyle sen yapmadın de nolur abi nolur lütfen yalvarıyorum yapmadın de!"
"Zeren şhh, biliyorum. Çok kötü bir şey ama sakin olmak zorundasın. Hem Zeynep ne demişti ölümüm olacaksa senin elinden olsun o itler beni öldürmesin. İtler onu şehit etse daha mı iyiydi Zeren, söyle bana. Zeynebi mi seni şehit etmesini isterdin yoksa o itlerin mi? Sakin düşün.. Kaybetme kendini.. "
" Zeynep - öldürsün. "
Hıçkırıklarımın arasında zar zor konuşabilmiştim.
" Bak Zeynep şuan üzülmeni istemezdi, vicdan azabı çekmeni istemezdi. Zeynep sana güveniyor bir kere tamam mı? O seni canı bilmiş, sence onu şehit etmene kızar mı yoksa iyi ki Zeren vurdu da o itlere kadar düşmedim mi der?"
"Ama ölmeseydi de..."
"Elbet herkes bir gün ölecek Zeren bunu engelleyemezsin... Burası ölümlü dünya.."
.
.
.
Canımı alacaksa canan,
Sen al, kinim sevgimi geçemesin.
Üzülürsen kalbime bak,
Kalbinle vicdanın seni rahatsız etmesin.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Özlemekle Geçmiyor~
Teen FictionBugün günlerden Pazar saat akşam 06.32 ve ben yine terkettiğim sokaklardayım. Pişman olmak istemiyordum. Asla pişman olmak istemiyordum! Buraya gelme sebebim de buydu, tek sebebim yani. Ölümle burun buruna olmak, onlarla yüzleşme hissi uyandırıyordu...