İçtima-İtlik Yapmayın!

1.7K 176 39
                                    

"Komutanım hoşgeldiniz!"

Lütfü bir an da ayağa kalkıp hazır yoldayken anın şaşkınlığıyla konuşmuştu. Sessizce konuşup elimle oturmaları için işaret ettim.

"Hoşbulduk."

Kafamı kaldırmadan yemeğimi yemeye başladım.

"Komutanım nasılsınız?"

Karşım da konuşan İsmaile alttan bir bakış atıp tekrar yemeğime döndüm.

"Komutanım yaralarınız nasıl?"

Konuşan Yiğit'e hiç dönmeden kısaca cevap verdim.

"İyi."

"Pansum-"

"İyi."

Sertçe sözünü kesip susmasını belli ettim.

"Komutanım çay getiriyim mi?"

"Şevket sabahtan beri kaç bardak çay içtim yeter valla yeter."

Bıkkınlıkla şevkete dönmüş konuşmuştum.

"Komutanım çay bu boru değil sonuçta sınırı olmaz."

"İyi git kap gel o zaman."

"Hemen."

Yerej beni bu çakallar sofrasında yalnız bıraktı. O giderken bir süre arkasından bakmamın ardımdan yemeğime döndüm.

"Komutanım sabahtan beri beraber misiniz?"

"Noldu, kıskandın mı?"

Deniz kaşınıyordu valla he. Ona baygın atışlarla cevap vererek geri yemeğime döndüm.

Bir yemek yedirtmediler.

Peyniri ağzıma atıcakken bu sefer konuşan Boğaç olmuştu.

"Zeren Üsteğmenim -"

"Yemekte konuşmaktan nefret ederim."

En son çare böyle susturucaz.

Kesmiyorlar ki bir Allah Allah!

Şevket masadakilere garip garip bakıp çay tepsisini ortaya koydu.

"Eyvallah."

Diyerek çayımı aldım.

"Her zaman komutanım."

Çayımı da içip tekrar ayaklandım. Şevket de bu gün yemin etmişçesine kuyruğum olarak peşime takıldı. Bir an da durup arkamı döndüm. Son an da bana çarpmadan geri çekildi.

"Napıyorsun Şevket?"

"İyi sizi sormalı komutanım?"

"Elhamdülillah çok şükür."

Diyerek önüme döndüm ve yola devam ettim.

Valla psikolojimi bozmuştu.

Bu sefer bahçeye yöneldim.

Madem Şevket bey peşimden ayrılmıyor.

O zaman içtima eşim olacak.

Sırıtarak içtima alanına ilerledim. Arkamda ki sesler yavaşlasada kesilmedi hatta artış gösterdi.

İçtima alının önünde durduğum da yavaşça arkamı döndüm.

Osman komutanım dışın da bütün tim tek sıra halinde inci gibi dizilmişti.

Tek kaşım havaya kalkarken.

İçimden bir ' demek öyle' geçirdim.

Ağzınıza sıçıcam...

Tamam şevkete torpil gösterebilirim...

Sonuçta adam bana sabah sabah sütlü baklava getirmiş bunun ilerisi yok...

Sütlü baklava kırmızı çizgimiz...

"Çift ol, sağa dön!"

En öne Şevketin boş yanına geçip yavaşça koşmaya başladım. Arkamdan eş ritimli ayak sesleri geliyordu.

Sessiz sedasız bir içtima olucaktı...

...

Herkesin anasını ağlatıp hiç yorulmamış gibi odama geçtim.

Sessiz sedasız ve yorgun bir içtima olmuştu.

Ben devam edecekken albayın beni çağıröasıyla bitmişti.

Yoksa...

Onların hali nanay zaten be.

Ben albayın odasının kapısınıalıp beklerken izinle beraber içeri adımladım.

Tekmil verip hazır da beklemeye başladım.

Omuzlarım dik, bakışlarım keskin olsa da asla göz teması kurmuyordum.

Oturduğu yerde ellerini masada birleştirdi.

"Zeren rahat."

Rahata geçip kulağımı verdim.

"Biliyorum. Belki inanmamalıydım ama... Biliyorsun emir her duyguya basar geçer. Ne istisna tanır ne de sevgi. Alışmak zorundaydık. Hani onlar olmasa da ben alışmak zorundaydım. Yoksa neden en güvendiğim askerin bana terörist diye gelmesini istiyim ki. Sonuçta kızım gibisin. Belki atanalım çok olmadı ama şuraya geldiğin andan beri sana güvenini emirden başka hiç bir şey yıkamaz. Ve yıkma emrinden sonra o emir geri çekildi. Benim güven parçalarımın hepsi kuruldu yerlerine.

Ben senden şüphe duymam ;

Ya emirdir yakarım,

Ya ölümdür adını anarım.

Zeren Taşkın biz askeriz emirle yaşayıp emirle nefes alan. Bunu sende iyi biliyorsun o yüzden kızım bu yaşlı kurdun tansiyonunu daha fazla çıkartma."

"Komutanım edebiyat öğretmenliği düşündünüz mü hiç?"

Gülerek yanıma geldi.

Sert sesiyle net bir tavırla konuştu.

"Asker! Tekmil ver!"

Hazır ola geçip tekmil verdim.

Hoşuma gitmişçesine dudağının bir tarafıyla gülümsedi.

"Çıkabilirsin. Artı olarak o Şevkete söyle ya Osman komutanına ondan gizli tatlı yediğinizi söylerim ya da bana da tatlı getirsin."

"Hemen."

Gülerek odadan çıktım.

Tim odasına girip gülerek Şevketin yanına oturdum. Omzunu sıva kayarak konuştum.

"Şevket sen bir aylık maaşı unut yavrum."

"Niye komutanım?"

"Albay ya bana tatlı ya Osman komutanından trip dedi gönderdi beni valla."

"Komutanım o nerden duydu ya!"

Diye serzenişlere başlarken tim gülerek konuştu.

"E çektiğin video da ger şeyi anlatıp herkese duyurunca albay nasıl duymasın bir de bir tek Osman komutanımı engellemişsin."

Herkes tekrar kahkaha attı. Şevket üzgün bir suratla yaslandı geri.

"Para dilenicem herkesten artık da hepiniz fakirsiniz."

"Allah başka dert vermesin be Şevket."

"Lan bak itlik yapmayın ya!"

.
.
.

~Özlemekle Geçmiyor~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin