İnanma!

1.9K 174 36
                                    

"Teyze senin yüzünden ilk kelimem gardağşım oldu ya."

"Ne güzel işte farkımız olsun herkesten."

Toprak bana garip garip bakarken hiç birini takmadan pastamı yemeye devam ettim.

"Ama cidden çok gözel ya. Sevdim ben bu pastaneyi , artık hep oradan alırım." ben

"Allahım ya." toprak

Toprak hafiften gülüp önüne döndü. O çok pasta sevmezdi ama şuan güneş yiyor diye yiyordu.

Arkadan güneş pastasını koyduğumuz kabı uzattı.

"Benim bitti."

"Güneş, yer misin ben yemicem daha fazla sevmişsin hem sen?" toprak

"Yok ye sen." güneş

"Yemicem ama?" toprak

"Niye?" güneş

"Fazla sevmiyorum ya." toprak

"Tamam o zaman yerim." güneş

"Al bakalım." toprak

Güneş diğer pastasına geçerken bende boş çöpleri çöpe atıp arabaya geri döndüm. Arabayı çalıştırıp eve doğru sürmeye başladım.

"Sizi eve bırakmam gerek."

"Neden? Sen nereye gitcen teyze?"

"Güneş, şimdi annenin de anne ve babasına haber vermek zorundayız. O yüzden onlarla konuşmaya gidicem hemde şehit haberini vericem işte."

"Bilmesinler onlar. Haketmiyorlar."

"Ama söylemek zorundayız teyzem. Hem belki pişman olurlar..."

Kaşlarım hüzünle eğilirken toprak güneşin her şeyi bilmesine şaşkındı. Zeynep hiç bir şeyi atlamamış her şeyi anlatmıştı. Güneş zeynebim hayatını baştan sona biliyordu.

"Ya olmazlarsa."

"O zaman pişman ederiz bebeğim."

Aynadan güneşe bakıp göz kırptım.

"O zaman bende geliyim."

Anında öne doğru kafasını uzatmış heyecanla konuşmuştu.

"Bilmem gelmek ister misin?"

"Zeren saçmalama. Çocuğun orada ne işi var." toprak

"Güneşin orda çok işi var. Güneş zeynebin hayatını biliyor baştan sona, en azından güneş onlarda daha iyi bir etki bırakır, emin ol."

"Evet. Ben de konuşcam gidip! Anneme neler yaptılar onlar!"

Toprak güneşe bakıp gülümsedi. Benimde yüzümde gülümseme oluştu.

Daha bu yaşında intikam beslemişti içinde onlara. Büyüyünce ne olacaktı acep.

"E haklı." ben

"İyi o zaman ben daha ne diyim." toprak

"E o zaman dönüyorum burdan ." ben

"Dön dön!" güneş

Gittiğimiz yoldan dönüp karargaha yol aldım.

"İlk karargaha uğramamız gerek. Oradan geçicez aile evine."

...

"Geldik burası."

Güneş arkada sessizce köşesine çekilmişti. Annesini düşünüyordu. Toprak derin bir nefes alıp indi ve arka kapıya yöneldi. Bende arabadan indiğim de bir kaç asker de arkamdan geliyordu.

Kapının önüne gelince üstümü düzelttim derin bir nefes aldım ve zile bastım.

Kapıyı açan çatık kaşlı kadın muhtemelen annesiydi.

"Buyrun?"

"Zeynep Demirtaş'ın nesisiniz?"

"Hiç bir şeyiyim ben onun! Şimdi ne sardı başımıza kaç yıl sonra!"

"Annem bir şey yapmadı! Hepsi sizin suçunuzdu!"

"Güneş bir dakika bir tanem."

Geri kadına dönüp konuşmaya geçtim.

"Kızınız Zeynep Demirtaş... Vatanı için yıllarca çalışıp çabalamış ve dün şehit olmuştur."

Kadının gözlerinin içine baktım.

Asıl şimdi o gözler de öfke aradım.

Yoktu... Tek bir öfke kırıntısı yoktu...

"Ne?"

"Noldu!? Annem şehit olunca mı öfkeni geçti! He! Benim annem sizin yüzünüzden neler çekti! Şimdi mi öfkeni geçti, şimdi mi!? "

Güneş ağlayarak bağırıyordu. Hemen arkamda küçücük bedeni çırpınıyordu. Toprak ise onun ileri gitmesini engelleyip kendine yaslıyordu. Gözleri kızarmıştı onunda.

Karşım da ki kadın bayılırken içerden ayak sesleri gelmeye başlamış sağlık ekipleri anneye müdahale ediyordu.

"Noluyor burada!? Anneme noldu?!"

"Hakettiği oldu!" güneş

"Güneş lütfen." toprak

"Kardeşiniz Zeynep Demirtaş Vatanı için yıllarca çalışıp çabalamış ve dün şehit olmuştur."

"Ne?"

Gözleri titredi bir an.

"Ne diyorsunuz hanfendi, saçmalamayın. Zeynep den bahsediyoruz! Ne şehidi, ne askeri!?"

"Noldu inanmadın mı, taciz edildiğinde de inanmamıştın kardeşine zaten şimdi de inanma!"

Güneş... Acısını kusuyordu, sözleriyle eritiyordu insanları... İyi ki onu da getirmiştim... Bunu haketmişlerdi...

Zeynebin abisi yavaşça iki adım attı güneşin önüne. Dizinin üstüne çöktü.

Gözlerinden ağır bir özlem geçti.

" Kızısın sen? "

" Evet! Daha küçükken taciz edildiğin de olan kızıyım! Daha kaç yaşında doğum yapmasına neden olan kızıyım!"

Güneş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Sözlerini söylerken adama yaklaşmış hızlıca suratına vurmuştu. Zeynebin abisi düşen başını kaldırmadı. Ya da kaldıramadı. Toprak hızla güneşi kendine çekti.

Güneş hınçla ağlarken sıkı sıkı sardı onu.

Gözlerim gökyüzüne gitti. Gözlerimi kapattığım da yüzümde bir gülümseme oluştu. Zeynep görüyordu bunları ve kızıyla gurur duyuyordu. Arkasın da bıraktığı bu güçlü kız çocuğuyla gurur duyuyordu...

Güçlü kız çocuğuyla...
.
.
.

~Özlemekle Geçmiyor~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin