"Komutanım, nabız yok!"
Bütün kulaklıkların yayılan Zeren'in sesiyle Şevket dolu gözlerinden akan bir yaşı tutamamıştı.
"Vatan SAOLSUN!"
Onları toparlamak isteyen Osmanın sesi sert çıkmıştı. Hala kurşunlar tepelerine yağarken içlerine de ki yangın daha büyüktü.
Şevket baş parmağıyla işaret parmağımı gözlerinin iç kısmına bastırdı bir süre.
Şuan dibinden geçen kurşunlar umrumda değildi ama hemen yanın da kanlar için de yatan asker arkadaşı umrundaydı. Ölmüş müydü cidden?
Eli tekrar nabzına gitti. Çatışmaya iki saniye ara vermiş Zerenin bakışları onu inceledi kısa bir süre. Sonra hemen tekrar taşın arkasından ayaklanıp kurşunlara karşılık vermeye çalıştı.
Timi zorlandığı aşikarken bunda Erdem'in de gitmesi baskı kuruyordu.
Kolundan kanlar akan İsmail ses çıkarmadı aksina daha da hınçla ateş etmeye başladı. Umrumda değildi acısı daha büyük bir acı şuan kalbindeydi. Delik deşik olmuş gibiydi.
Lütfü ise ne kadar sivilleri korumakla görevlendirilsede yanların da olmak istiyordu. İntikam almak istiyordu. Bu kadar kolay mıydı ölmek... Karşılıksız mıydı... Değildi, olamazdı. Bir ailenin ocağına ateş düşürmek bir teröristin en son yapması gereken şeydi. Şimdi analarını ağlatmayacaklar mıydı? Neye güveniyordu bu it herifler!
"Tim iyi misiniz?!"
Osman, herkes den durum bilgisi almak adına konuştu.
"Komutanım, burası bitmiyor!"
Diye serzenişte konuştu Zeren.
"Komutanım İsmail vurulmuş galiba!"
Diye İsmail'in saklamaya çalıştığı gerçeği Polat attı.
"İsmail! Keserim seni! Niye söylemiyorsun lan!"
"İyiyim komutanım, kalbim de ki acı daha kötü siz ona çağre bulun."
İsmail'i soluk sesi herkesin kulağında yankılanırken herkes bir an gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
"İsmail'e kim yakın?"
"Benim komutanım."
"Polat, koruma ateşiyle çık!"
İtlerin açtığı ateşi bir anlık bölen koruma ateşi Polat'ın İsmailin yanına varmasıyla son buldu.
Polat yanına çöktüğü İsmailin kol kısmını hızlıca yırtıp çantasından çıkardığı bir kaç malzemeyle halletmeye çalıştı.
Sıkı sıkı sardığı kolu bir kez daha çekip düğümledi . İsmail acıyan canını hissetmemiş GİB bir yandan çatışmaya devam etmişti ve şimdi ikisi de yan yana çatışıyordu..
"Lütfü, siviller?"
"İyi komutanım, burayı bulmaları zor silah sesleri bile zor geliyor!"
Karşı tarafın silah sesleri durdu. Herkes şüpheyle etrafına bakarken telsizle bağlanan ses ile herkesin kaşları çatıldı.
"Ko- mu- taaaan! Nasılsın? Imm ben de iyiyim. Ee napıyorsunuz buralarda, uğramazdınız normalde?"
Diye gıcık sesi herkesi sinir etmişti.
"Seni özledim ya. Sen de özledin dimi beni dayanamadın yine hasretime."
Diye dalgaya vurdu Osman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Özlemekle Geçmiyor~
Novela JuvenilBugün günlerden Pazar saat akşam 06.32 ve ben yine terkettiğim sokaklardayım. Pişman olmak istemiyordum. Asla pişman olmak istemiyordum! Buraya gelme sebebim de buydu, tek sebebim yani. Ölümle burun buruna olmak, onlarla yüzleşme hissi uyandırıyordu...