... (Zeren'den)
Gözlerim keskince etrafı tarıyordu.
Anlaşma mı yapılmıştı?
Vericekler miydi beni?
Beni terörist sanıp Vericekler...
Gözlerimin dolmasına engel olamazken çatık kaşlarım düzeldi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldı.
'Allahım çok zor...
Bu sınav çok zor...
Ben bunu kaldıramam...
Allahım sen bana güç ver yarabbim...
Sınanıyorum, biliyorum ama nolur daha fazla güç ver...'İçimden geçirdim sözlerimi. Boğazıma dizmişlerdi... Savunmama bile izin verilmemişti... Suçlanıyorum, iftira mıydı? Bilinmezlikteydi cevaplar...
Çok bilinmezlikte...
Kendim bile şüphe duymaya başlamıştım
Kanıtlayın demiştim, kanıtlamamışlardı
...
Boş bir düzlükteydik, tenhaydı. Ben ortada ellerim bağlı duruyordum ve bakışlarım etrafı tarıyordu. Timde kiler ise etrafımda ellerinde silahlarıyla beklemedeydi. Ta kii
İlerden bir malın kafası görünene kadar...
Topal İğnan...
Ne!
Bakışlarım etrafta ki timde gezinince herkesin dikleştiğini ve o tarafa baktığını fark ettim.
Beni ona vericeklerdi...
Sonra görüş açıma iki asker girdi. Her yeri yara bere içinde iki asker...
Önümüze gelip durdular. İğnan bana bakarken ben çatık kaşlarla herkesi inceliyordum.
"Evet alıyım ben askerimi."
"Ne! Ne askeri lan! Tükürürüm ağzına! İt ne saçmalıyosun sen!"
"Zeren sakin ol, her şey gün yüzüne çıktı zaten geliceksin yuvana."
"Olum bak seni sallandırırım. Elime geçersen senin ağzına sıçarım bak! Allahım düşüp bayılıcam şimdi ya! Noluya lan bir günde, noluyo! Allah kahretsin Noluyor!? Ne bir kanıt ne bir açıklama, ne oluyor bir an da ne yaptım ben gösterin, kanıtlayın aga çıkarın dizin önüme ya dizin! "
En sonunda patlamıştım...
Sabah bir an da odaya hapsedilmiş, ben konuşamadan helikoptere geçilmiş ve şuan burada benim alışverişimi yapıyorlardı tek sorun ise kimsenin bana bişey açıklamaması ve benim ne olup bittiğinden bir haber olmam. Mükemmel...
"Şhh sessiz sakin. Alın, verin hadi. Beklemeye gerek yok."
"İyi ver askerleri."
Yüzbaşı beni baya baya bırakmış neredeyse köpeğin önüne kemik atar gibi atmıştı.
Askerler sarsak adımlarla bizden tarafa gelince gözüm yaraların da dolandı.
Canları yanıyordu mehmetçiklerimin...
Ama ne ses ne de bir isyan...
Beklemedim daha fazla askerlere bir şey olmadan koruma altına alınabilmesi için Topal İğnan'ın yanına geçtim. Tam karşısın da dim dik durdum.
"Allah sizin belanızı versin. Askerlerime vurduğunuz o elleriniz parçalansın, mehmetçiğimin canının yandığı kadar sizde ateşlerde yanın inşallah."
"Bitti mi Üsteğmen?"
"Benim sözlerim bitti ama asıl siz bu filmin sonun da biticeksiniz. O sorgu odasın da beni beklediğiniz her saniye sizi cayır cayır yakıcak, sorgu odasına girdiğim de hayatınızın en kötü anılarını kazıycam kafanıza. Hamlelerimi bil ve oyna. Eğer ben bu oyuna piyon olarak girdiysem sizin tarafınızın son karesinde vezir olurum. Dikkat et şah mat olma..."
" Güldürme beni üsteğmen. "
Desede yüzün de ki o kasılma beni alayla gülümsetmişti.
" Yürütün şunu! "
O önden giderken ben arkasından adamlarıyla beraber ilerlemeye başladım.
Sakindim ve bu sakinlik yapıcaklarımı düşünmekten geliyordu.
Huzur buluyordum valla.
" Senin çöplüğüne mi gidiyoruz?"
"Hayır."
"Nereye?"
"Benim krallığına."
"He işte çöplüğüne neyi uzatıyon?"
"Damarıma basma üsteğmen!"
Hızlıca arkasını dönmüş yüzüme bağırmıştı. Yüzümü buruşturup cevabını verdim.
"İğrençti tekrarı olmasın lütfen. Ve senin damarına basmam için çok geç çünkü sen benim damarıma bastın bile. Bu da demek ki... Senin damarlarını sökücem Topal İğnan... "
Alaylı sırıtmamla kapattığım aramızı açtım.
Kudursundu, köpek.
Geldiğimiz kampa bakınca direk dalgayla girdim söze.
" Oooo burası daha da leş vibe veriyor. "
" Kesin şu kadının sesini! "
Ağzıma tıkanan bezle yüzümü yine buruşturdum. Bu sefer mırıltılarımın çıktığı kadar konuştum.
"En güzel patlayan kamp bu olucak merak etme."
"Şunu atın bir yere!"
O hızla kendi çadırına ilerlerken ben de yanımdaki canlı soyunu kirleten varlıklarla başka bir yere geldim. Ellerim zincirlere bağlanırken ayaklarımı önüme uzatıp üst üste attım.
Çakır keyifiz bugünde.
Ayaklarımı da zincirleyip çıktılar Benim mağara diye isimlendirdiğim yerden.
"Hadi bakalım Zeren. Tahminine kaçıncı gün delirip Ferhat gibi dağları taşları delersin? Bence akşama delmeye başlarız ya, çok sürmez.."
Kendi kendime ofladım ne boştu.
"Galiba uzun bir süre burdayız. O zamaaan! Terörist çatlatalım dimi kesinlikle."
Enerjin zaten biticek diyerekten şarkı türkü ne varsa ortaya karıştırdım.
"Pınar başından bulanır canım oy,
İner ovayı dolanır canım oy,
Sende ne çok haller bulunur canım oy,
Dağlar duman olur,
Çayır çimen olur,
Ben yâri görmezsem halım yaman olur,
Halım yaman olur,
Vay vay.
Ben yâri görmezsem halım yaman olur,
Halım yaman olur,
Vay vay. "...
" SEN şimdi bağa gel bütün bilgileri ver dayak yeme diyorsun? "
" Evet. Canını yakmayız ama bilgi ver, plan ver, zaman ver, mekan ver? "
" Bok o zaman. "
" Bak karı! Asabımı bozma benim! Konuşacaksan konuş, konuşmayacaksan alıyım kelleni! "
"Şey der gibi İDAM İDAM İDAM! Al lan kellemi yiyorsa. Al al çok meraklıysan al gitsin. "
Yüzüme inen tokatla gözlerimi kapattım, yüzüme sinsi bir sırıtış yer edinmişti bile.
" İşte böyle, ansla konuşmayacağımı bil. "
Çenemi sıkıca parmakları arasına alıp hınçla konuşmaya başladı.
" Manyak mısın lan sen! Sattılar seni sattılar! VATAN hainisin şuna her yerde!"
"Vatanım beni bıraksa ben vatanımı bırakmam. Yine canımı veririm, canda verdirtirim."
"Elbet çözülecek o dilin, elbet."
Salına salına çıktı. Kafamı duvara yaslayıp derin bir nefes aldım. Yavaş yavaş başlıyordu her şey ve çok zorluklar bekliyecekti beni.
"Allahın izniyle kurtulucaz Zeren, kurtulucaz..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Özlemekle Geçmiyor~
Teen FictionBugün günlerden Pazar saat akşam 06.32 ve ben yine terkettiğim sokaklardayım. Pişman olmak istemiyordum. Asla pişman olmak istemiyordum! Buraya gelme sebebim de buydu, tek sebebim yani. Ölümle burun buruna olmak, onlarla yüzleşme hissi uyandırıyordu...