Şevket direkt Özge'yi arkasına alırken bende onların önüne geçtim. Herkes ayaklanırken içeri giren teröristler ikişerli kollarımıza yapıştı. Şevket sorun çıkarıp Özge'yi yanına çeksede onu ayırmışlardı.
Diz kapağının arkasından yere çöktürmüşler omuzlarına baskı uyguluyorlardı.
"Bırakın lan! Olum! Kıza dokunmayın! Bırak lan it herif!"
Özge baştan sona korkudan titrerken yanında ki bir kaç terörist onu tutmakla yetiniyorlardı.
Osman komutanım hiddetle birine yumruk atabilsede daha fazla adam onu da Şevket'in yanına çöktürmüştü.
" Geberticem sizi! Geberticem! Hayvan herifler! Gerizekalılar!"
Osman komutanın bağırışları odayı kaplarken Özge'nin gözleri kendini salmış hafif hafif akıyorlardı.
Odadan çıkarılmış Polat ve Boğaç'tan sonra ben de sürüklenmeye başladım. Gözlerimi örten bez parçası görüşümü kısıtlarken ellerim de bağlanmış bir an da yere savrulmamla ince ve kısa bir acı sesime vurdu.
"Komutanım! İyi misiniz?"
Diyen Polat' ın sesiyle hafif dikleştim. Yerler hafif taşlı ve kumluydu.
"İyiyim Polat, Boğaç?"
"Burdayım."
Demekle yetindi. Bir süre sonra Şevket ile Osman komutanımın bağırışları yaklaştı. İçeriden kalkınan tozlar iki bedenin de burda olduğunu kanıtlarken usuldan konuştum.
"Şevket? Osman komutanım?"
" İsmail kim zaten dimi komutanım?"
" Burdayım Zeren. "
"Burdayım komutanım."
Diye isyan eden İsmail'in sesiyle bu sefer yaklaşan ses herkesi susturmuştu. Özge'nin bağırış sesleri.
"Bırakın nolur, bırakın!?"
Ağlıyor bir yandan da yalvarıyordu.
Birinin ayaklandığını duydum sonra ise Şevketin gür sesini.
"Özge! Yalvarma! Ağlama, burdayım! Güven bana, sakin ol!"
Sonra Özge'nin sesi daha da net geldi. Kapı açılmış içeri atılmıştı muhtemelen. Şevketin çöktüğünü hissettim.
"Özge!"
Diye bağırdığında Özge'nin ağlayışları yavaşlamış, bağırışları kesilmişti.
"Şevket, korkuyorum... Çok korkuyorum Şevket... Bırakma nolur bırakma!"
Diyen sesi kulakları doldurmuştu.
"Şh burdayım... Sakin ol, ağlama... Burdayım, güven bana. Hiç bir şey yapamazlar sana . Çünkü, ben burdayım, sakin..."
Gözlerim neden kapalı!
Benim bu anı görmem gerek, noluyor be!
....
Şevket kolları arasında ki Özge'yi bırakmadı. Daha da sardı. Güvenen kalbini kırmak istemiyordu. Kırmayacaktıda.
Korkuyordu, hissediyordu. Kolları arasındaki bu kalp şuan korkudan güm güm atıyordu. Saçlarını öptü... Sakinleştirdi şu kısacık sürede.
Tekrar açılan kapıyla herkes gergindi. İçeriyi bir ses kapladı.
"Hoşgeldiniz bakalım... Gözleri açın."
Diye bir emrinden sonra herkesin gözleri açılmış ışığa kavuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Özlemekle Geçmiyor~
Ficção AdolescenteBugün günlerden Pazar saat akşam 06.32 ve ben yine terkettiğim sokaklardayım. Pişman olmak istemiyordum. Asla pişman olmak istemiyordum! Buraya gelme sebebim de buydu, tek sebebim yani. Ölümle burun buruna olmak, onlarla yüzleşme hissi uyandırıyordu...