...
Hala tim odasında oturuyorduk. Sohbet falan da etmiyoruz hani Şevket, Lütfü ve Erdem uyumuştu. Baya üst üste çıkarak uyumuşlardı. En altta kalan da Lütfüydü, yazık çocuğa zor nefes aldığını duyuyorduk hepimiz. Tabi üstünde iki dane öküz var, nasıl nefes alsın demi. Yiğit telefona bakıyordu. Yüzbaşı da dosyalarla ilgilenmek için gitmişti. Boğaç ve Polat da uyumaya odalarına gitmeyi tercih etmişlerdi. İsmail de yemek dıkınıyordu işte, ne olsun. Ben, Allah vere öyle bir telefon, off, bir telefon, bir off, bir tavan, bir off! Yok canım ne sıkılması, tövbe.
"Komutanım, 41 oldu, Kocaeli."
Bu da benim oflamaları mı sayıyor birde ardından plaka yerleştiriyordu.
"İsmail az sonra 41 i boğazın da bırakıcam, haberin olsun. Sıkıldım ki ofluyorum. Allah Allah!"
"Sakin komutanım sakin. Komutanım, bence siz çok gergin bir insansınız."O yemeğiyle ilgilenip bir yandan benimle konuşuyordu. Yattığım yerden salladığım ayaklarımı koltuğa çektim, koltukta bağdaş kurup oturdum.
"Niye be?"
"Ee komutanım ben de kadın olsam bu kadar öküzün içinde gerilmeden duramazdım."Gözlerimi devirip yine ofladım.
"Kırk ikiğhhğhg!"
"Bak, Allah biliyor ben ne dedim sayma demedim boğazında kalır demedim mi heh."Sırtına vurmaya devam ettim. O sırtını eğip büzüp yanımdan kaçıp ayaklandı. Ellerini dizlerine yaslayıp kafasını bana kaldırdı.
"Kırın komutanım, lütfen çekinmeyin ya. Sizinmiş gibi. Hani elinizde ağır ya."
"AA AA iyilik yapanda suç, BOĞUL BE!"
"Komutıhın biraz daha sesihh."Arkamda ki yastığı alıp on saattir her konuşmamızda uyku sersemi susun diyen şevketin yüzüne geçirdim. O koltuğun arkasına doğru yere yuvarlanırken Erdemi tuttu, Erdem gözlerini açmadan yuvarlanırken, Lütfü Erdemi tutucam diye onun tepesine yuvarlandı. Küçücük yer de tepe tepeyeydiler şuan.
Öyle de severler birbirlerini!
"Ağğğğhh! Böbreğim, ciğerleriğğğğm, parçalandı!"
"Lütfüüüğğ kalk tepemden lan!"
"Abi kalkacam bir dakika ama yağ!"
"Ölüyoruğğğğğm!"İsmailin yanına geçip, oturdum. Lütfü zar zor küçük aradan kalkabildiğinde Erdemin kafası gözüktü. Hiddetle bir nefes çekti.
"Erdeğğğğğğm! Ben nefes alamıyoğğğğğm!"
Erdem onunda üstüne oturduğu Şevket ten kalktı. Şevket kafasını kaldırıp derince bir nefes aldı ve bayılmış gibi kafasını geri gömdü.
"Ölüyoruğğm! Bir Müslüman genç ambulansı arasın!"
Erdem elini koltuğun arkasına doğru savunarak, şevkete bir tane geçirdi.
"Heoo ne vuruyon yağğ!"
"Olum kalk lan, VAlla bişeyi abartmasan götümü yırtıcam he!"
"Yemin et!"
"Tövbe estağfurullah, tövbe tövbe!"Şevket aradan çıkıp koltuğa düzgünce oturdu.
"Ee yok mu entrika falan ya böyle uyku muyku dardı beni, dağ havası lazım, leş havası lazım, adrenalin lazım bu damarlara!"
Erdem hiç düşünmeden şevketin ensesine geçirdi. Şevketin Hiddetle konuşması kesilirken dudaklarını büzüp Erdeme döndü.
"Aşk olsun hurma gözlüm. Oldu mu şimdi böyle?"
"10 numara oldu bence."
"Bence de."Lütfü Erdemi onaylarken, şevkete lütfü ün ensesine geçirdi.
"Ama abi yaağğ!"
Diye kıvranan Lütfüydü. Yazık be!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Özlemekle Geçmiyor~
Teen FictionBugün günlerden Pazar saat akşam 06.32 ve ben yine terkettiğim sokaklardayım. Pişman olmak istemiyordum. Asla pişman olmak istemiyordum! Buraya gelme sebebim de buydu, tek sebebim yani. Ölümle burun buruna olmak, onlarla yüzleşme hissi uyandırıyordu...