...
Toprak koltuğuna oturmuş bir ayağını hınçla sallarken keskin nefesler alıyordu. Karşısında ki yardımcısına baktı tekrar. Sonra tekrar kapıya. Ve sonra tekrar yardımcısına.
En son kapıya kayan bakışlarla kayışlar koptu. Toprak koşarak kapıya ilerledi. Çıktığı gibi merdivenlerden hızlıca indi.
Yardımcısı arkasından oflayıp işine gitmeye karar verdi. Toprak hocayla kim uğraşabilecekti şuana kadar tutması mucizeydi.
Hızlı adımlarla bahçeye adımladı. Zeynep hala orda ve gözleri kapalıydı.
Yükselen sinir seviyesiyle hızla yanına ilerledi.
Yanına vardığında Zeynep gözlerini açar açmaz lafa girdi.
"Sen nasıl bi' insansın ya!? Allah Allah!"
Daha devamı gelicekken Zeynep'te ayaklandı ve kalktığı gibi sözün kesti.
"Ne diyon sen yine ya!? Ne bu tavır!?"
Toprak sinirle ellerini beline koydu.
"Başka nasıl bi' tavır beklerdiniz acaba hanfendi!?"
"O sesini bi' kıs! Beni bağırttırma, ümüğünü sökerim senin! Hayvan herif!"
Ümüğünü sökerim kısmında gözlerini sonuna kadar açmış elini Toprağa savurmuştu Zeynep.
Hayırdırdı yani?
"Manyak mısın kızım sen ya! İlk ben teklif ettim sen gittin elin adamınınkini kabul ettin! Ben nasıl bağırmıyım!?"
"Ya ben neyi kabul etmişim be! Salak saçma konuşma!"
"Sen o zaman git nikah masası bak tamam mı!?"
Diye dalgayla ve sinirle söylendi Toprak. Zeynep ise altta kalmadı ve bilmediği bi olayı daha da tepe taklak ettirdi.
"Bakarım bakmam sanane! Sana mı kaldı!?"
Toprak anlık şaşkınlıkla hafif geriledi.
Sessiz bir fısıltı daha çıktı ama bu fısıltıya Zeynep büyükçe cevap verdi.
"Öyle olsun..."
"Öyle olucak."
Zeynep yine sadece sinirine kurban oldu. Arkadan yürütülen olay ise Toprak'ı yıktı geçti.
İki adım daha geriledi ve hızlıca önüne dönüp hızlanarak uzaklaştı.
Zeynep ise çatık kaşlarıyla arkasından bakmakla yetindi.
Öyle olsun demişti. Ama sadece son kez evleneceğinden onay almak içindi. Belki evlenmez demişti.
Öyle olucak demişti. Evleneceğini onaylamıştı Toprak için. Oysa Zeynep sadece kendi düşüncelerini onayladığını sandı. Büyük bir kalp kırdığının farkında dahi değildi.
Siniri bozuktu bir de Toprak efendi gelmiş soruşturuyordu.
...
Ben bir şey yapmadım.
Ucundan körledim ateşi sadece...
Tutuşacağını alev alacağını nerden biliyim ama...
"Komutanım, bravo."
Şevket alkışlayarak dalga geçtiğinde ters ters bakmakla yetindim.
"Komutanım, ama gerçekten muazzam plan bu mudur yani?"
Diye isyanlarda olan İsmaile döndüm.
"Çok biliyorsun sen!"
İsmail somurtup önüne döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Özlemekle Geçmiyor~
Ficção AdolescenteBugün günlerden Pazar saat akşam 06.32 ve ben yine terkettiğim sokaklardayım. Pişman olmak istemiyordum. Asla pişman olmak istemiyordum! Buraya gelme sebebim de buydu, tek sebebim yani. Ölümle burun buruna olmak, onlarla yüzleşme hissi uyandırıyordu...