"Çiğköfte ayran ben sana hayran ya!"
İsmail yediğinden bir gram hız kesmemiş sırada ki dürümün gömüyordu.
"Maşallah yiğidim ye ye teröristler seni böyle görsün kaçar zaten merak etme sen."
Bu sefer hepimiz gülerken İsmail göz devirdi. Elimde ki dürümden büyük bir ısırık aldım.
Çiğköfte hayattır cidden...
İsmail gibi gözlerim lezzetten kayıyordu valla.
Ben bilmem kaçıncı dürümü yiyordum kim bilir zaten timde pek farklı alemde değildi. Herkes elinde altın varmış gibi parıldayan gözlerle çiğköfte gömüyordu.
...
Çiğköftemizi yemiş karargaha uğramaya karar vermiştik.
Karargahın demir kapısından içeri girip ortalıkta çok sivil gözükmemek adına hemen odalara dağıldık.
Üstümüze üniformalarımızı giyip tim odasında buluştuk.
"Ben bir albaya uğrıyım. Bişey var mı."
"Tamam komutanım."
Albayın kapısını çalıp içeri girdim. Selam verip hazır olda beklemeye başladım.
"Rahat. Söyle Zeren?"
"Komutanım bu aralar karargah biraz karmaşık sorun var mı diye sormak için geldim."
Derin bir nefes alıp oturmam için koltuğu gösterdi.
Onun masasının önünde ki koltuğa oturup onu dinlemeye başladım.
Ellerini otoriter bir şekilde masanın üstünde birleştirip, çökmeye yakın yüzüyle bana bakarak söze girdi.
" Şöyle ki, ortalık karışık. Evet büyük bir plana kalkışmıştık lakin plan tutmadı. Daha da negatif ; şehit verdik ve yaralımız oldu. Bu kamp sanki başka bir yerden destek alıyor gibi. Çünkü, böyle insanların bilgi edinmesi zor, iletişim araçları bile kısıtlıyken nasıl bilgi alabilirler? Neredeyse hiç bir şey yok. Bu bilgiler nereden geliyor? Uzun bir süredir, çok fazla toplantı yapıldı. Ama hiç birinde belli bir karara varamadık. Sanıyorum ki... Zeren, hain var. "
Kaşlarım çatık albayın sözlerini dinlemiş sonlara doğru tüylerim diken diken olmuştu.
Ortada vatanını satıp leş olmak isteyen biri vardı.
Albay daha derin bir nefes alıp biraz bekledi. Sonra devam etti.
" Daha da önemlisi... O kadar içeri sızmışlar ki Zeren. Hemen yanımızda ki olabilir."
"Ne yapmalıyız komutanım?"
"Ben bir süredir gözlemliyorum. Bir kaç şık var kafamda ama sana isim verip kafanı karıştırmayacağım. Senin de gözlerin açık olsun. Kulaklarını dört aç köşeden duyduğun her fısıltı şuan vatanın için büyük değer taşıyor. Emin ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Özlemekle Geçmiyor~
Ficção AdolescenteBugün günlerden Pazar saat akşam 06.32 ve ben yine terkettiğim sokaklardayım. Pişman olmak istemiyordum. Asla pişman olmak istemiyordum! Buraya gelme sebebim de buydu, tek sebebim yani. Ölümle burun buruna olmak, onlarla yüzleşme hissi uyandırıyordu...