"Özür dilerim...
Özür dilerim...
Özür dilerim...
Özür dilerim..."...
Gözlerimi açtığımda odam da ki üçlü koltukta Toprağa sarılmış ikimiz de yatıyorduk. Yüzü kıpkırmızıydı ve uyuyordu. Yavaşça kalkıp dolabıma ilerledim. İçinden örtümü çıkarıp üstüne örttüm.
Odadan çıkarak time bakmaya gittim o sırada saçımı ve üstümü düzelttim.
Kapıyı açtığımda herkesin burada olduğunu gördüm.
"Komutanım!"
Herkes ayaklanırken elimle oturmaları için işaret yapdım.
"Komutanım, dapdağınıksınız! "
"Sorun yok arkadaşlar ya. İyiyim."
Polat daha fazla soru sormamış yerine oturmuştu. Onu la beraber herkes otururken bende oturdum bir yere. Masadan telefonumu alıp yiğiti aradım.
"Zeren!"
"Komutanımı tercih ediyorum teğmenim."
"Yani komutanım, emredin?"
"Toprak Taşkını çalışma odamdan al, kapı kilitli değil. İlgilen."
"Emredersiniz komutanım!"
Telefonu kapatıp yanıma fırlattım. Ayaklarımı üst üste atıp yayıldım.
"Komutanım Toprak niye gelmiş?" Erdem
"Toprak kim? Abisi olan mı?" zeynep
"Evet Zeynep komutanım." ismail
"He, niye gelmiş Zeren?"
"Salla özür mözür işleri."
Üstümdeki fazla iple oynarken yüzüm asıktı.
"Ne dedi? Moralini mi bozdu? Bak söyle iki adımıma bakar ağzına sıçmam!"
"Öff Zeynep otur yerine bir! Hep şiddet hep şiddet sen nasıl annesin!"
"Ay Zeren ay!"
"Canım komutanlarım sakin olun lütfen. Ben bu gergin ortamda bulunamam. Şevket olmasa okeyde bakın o da yok lütfen." ismail
"İsmail!"
"Tamam komutanım."
Odaya sessizlik çökerken bir anda ayaklandım.
"Hadi misafirliğe gidelim!"
"Kime?" Zeynep
"Yan komşularımıza!"
"E hadi o zaman!" ismail
Beraber yan odaya geçtik. Kapıyı açtığımız gibi herkesin yüzünde bir gülümseme oluştu. Şahin timi gülümserken bizde onlara katıldık.
"Ooooo! Vay vay vay! Yokluğuma yine dayanılınamamış!"
"Vay kardeşim!"
"Özlemişim ya!"
"Valla iyi oldu böyle iyi ki geldiniz!"
"Çay kahve alır mısınız efendim!"
Kahkahalar havada uçuşurken toplu daha iyi olduğumuz netti. Bu ortamdan eksik kalan sadece yiğiti onuda ben göndermiştim.
"Şevket kim geldi biliyor musun!"
"Serenay Sarıkaya!"
İşaret parmağını şıklatarak söylediği şeyle Zeynep göz devirdi.
"Ya ne alakası var! Abisi geldi abisi!"
"Hangisi çok var!"
"Ay abart iki tane abisi var altı üstü ya. Toprak geldi."
"Velemine!"
"Şevket!"
"Öff iki dakika keyfini çıkarttırmıyorsun he sende!"
"Bağırma sana dedikodu diyorum sen bağa VELEMİNE diyorsun ya!"
"Öff tamam anlat noldu, niye gelmiş?"
"Ya özür mözür işleri dedi Zeren ama gözler kıpkırmızı, ağlanmış. Belli yanii!"
"Veyy! Ne dedi acaba bak merak ettim. Hiç mi bilmiyon ya dedikoduyu yarım yamalak anlatıyor! Sağlam bilgi al ya!"
Zeynep hızla şevketin koluna vurdu.
"Sen al çok biliyorsan be!"
"Çirkef!"
"Shrek!"
Bu sefer ikisi de kollarını bağlayıp önlerine döndüler.
"Bir an dedim hiç bitmeyecek mi."
Boğaçın dediği şeye herkes güldü.
"Ya ben böyle sevmedim istihbarat yarım tam değil. Timler karışınca istihbaratımda şaştı kaldı ne olsun daha!"
"Öff shrek!"
Polat yine sızlanmış olduğu yerde yayılmıştı.
"Bu yüzsüzlük kimse de yok yeminle. Ya dedikodusunu yaptığınız insan karşınızda la! Tüh yani!"
Erdem abi herkese sövmüş köşesine çekilmişti.
...
Babamlara geldiğimde kapıyı çaldım. Kapı açılınca babama sarıldım ve beraber içeri geçtik.
"Abim, abicim, gülüm hoşgeldin!"
Toprak üstüme atlarken sesimi çıkarmadım. Yiğitle savaşın gözleri kısılmış bir anlamsızlık çökmüştü.
Savaş ayaklanıp Toprağı benden ayırdı.
"Sen hayırdır?"
"Asıl sen hayırdır?"
"Zeren, bu sana biye sarıla biliyor!"
"Sanane abi!"
"Sen sus. Zeren?"
Omuz silkip koltuğa geçtim.
"İsterseniz kimlik kontrolüde yapın komserim."
"Ha ha ha çok komik. Soru soruyoruz şurada adam yerine koyup cevap veren kim!?"
Gözlerimi devirip toprağın yanıma oturup beni kolunun altına almasına izin verdim.
Savaş başımızda ellerini beline koymuş belinide yan eğmiş hesap soruyordu.
"Kim, niye, nasıl, ne zaman, noldu?"
"Abi tam liste çektin valla."
Yiğite de bir göz devirip sırtımı iyice yasladım.
Ben onları takmazken toprak nispet yapıyordu.
"Toprak ya dayak yersin ya da dayak yersin bu iki güzel seçenekten hangisini seçiyorsun!"
"Ohh gülüm!"
Diyip saçlarımdan öpen toprakla savaş, toprağına yaksından tutup Yiğit yardımıyla odaya götürdü. Arkalarından boş boş bakarken ilk topraktan bir ağğ geldi ardından yiğitten bir ağğ geldiğinde odaya giren savaşın söylediklerini işittim.
"Tabi kimin kardeşi hiç bana çekmez ki hep toprak hep toprak gömücem şimdi ben sizi toprağa olan o olucak he!"
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Özlemekle Geçmiyor~
Roman pour AdolescentsBugün günlerden Pazar saat akşam 06.32 ve ben yine terkettiğim sokaklardayım. Pişman olmak istemiyordum. Asla pişman olmak istemiyordum! Buraya gelme sebebim de buydu, tek sebebim yani. Ölümle burun buruna olmak, onlarla yüzleşme hissi uyandırıyordu...