Robin'in öfke dolu bakışları üzerimdeydi. Nefesini sesli bir şekilde vermiş "Yalan söylüyor, o beni tahrik etti." demişti. Bu sözleri üzerine gözlerim kocaman açılmıştı. "Sen beni sevdiğini söyledin. Ama ben sana karşılık vermedim!" diye bağırdım. "Yaptığın o hareketler neydi o zaman." dedi. "Rojin böyle bir şey yapmaz!" diyen Boran sert bir sesle konuşmuştu. "Sen onu ne kadar tanıyorsun ki. O seni değil başkasını seviyor." diyen Robin Boran'a bakmıştı.
Beynim uyuşmuş, kalbim ağzımda atıyordu. Boran bana bakmıştı ama gözlerindeki ifade beni bitirmişti. "Rojin beni sevmeye bilir ama o benim kardeşimi ayartacak kadar namussuz bir kadın değil." demişti.
Robin bana kısa bir bakış atmış "Sözleriyle değil belki ama hareketleriyle bana kur yaptı." demişti. "Senin o ağzını dağıtmadan sus artık!" diye sitem eden Boran'a bakmıştım. Boran ayağa kalkıp Robin'e bakmış "Hemen bu evden defolup git! Ailemden uzak dur!" diye öfkeyle konuşmuştu. Robin onu duymamış gibi bana dönmüş "Senin o dudaklarını öpmem senin hoşuna gitti, hadi itiraf et." demişti. Boran öfke dolu bakışlarla "Ne diyorsun lan sen!" diye sitem etmiş ve Robin'e vurmuştu. Boran'ın gözlerinde öfke birikmişti.
Ben orada oturmuş, gözlerimdeki yaşlarla onlara bakıyordum. Robin bundan hiç etkilenmemiş gibi duruyordu. Dilim tutulmuş gibi konuşamıyordum. Boran gözlerindeki öfkeyle bana bakmış "Doğru mu?" diye sormuştu.
Tam ağzımı açıp bir şey diyecekken Robin sözümü kesmişti. "Daha bu ne ki bu kız seninle evli olduğu halde Azad'ı aramış. Azad'la bizim evin yakınlarında öpüşmüşler." demişti. Başımdan aşağıya bir kova soğuk su dökmüşler gibi bedenim titremişti. Boran'ın bu sefer gözlerinde öfke yerine, nefret vardı. "Böyle bir şey oldu mu!" diye sitem dolu bir sesle sordu. Bir şey diyemedim ve başımı yere eğdim.
Elini çenemde hissetmiştim. Çenemi tutup kafamı kaldırmış "Gözlerimin içine bak ve doğru olmadığını söyle! Yalan söylüyor, iftira de ama susma!" diye bağırmştı. Boğazımda oluşan yumru yutkunmamı engellemişti. "Oldu." diye bildim. Bana öyle bir tokat attı ki gözlerimin önü karardı. Acıyan yanağımı tutup göz yaşları içinde ona baktım.
Boran nefesini sesli bir şekilde vermiş "Senden bunu beklemezdim. Kendimden bile beklerdim ama senden beklemezdim. Sevgime bile değmezmişsin. Allah hepinizin cezasını versin." demiş ve odadan çıkıp gitmişti. Elim, kızarmış yanağımda öylece kaldım. Gözümdeki yaşlar hiç durmadan akıyordu. Robin'de yüzündeki gülümsemeyle odadan çıkıp gitmişti.
Kalbimi ateşe atmışlar gibi kalbim yanıyordu. Ciğerimi dağlıyorlar gibi ciğerim acıyordu. Boran'la aramızda artık bir uçurum vardı. Beni hiç bir zaman affetmeyecekti. Odanın kapısına gelip yemeğe çağırdılar. Benim gidip yemek yiyecek halim bile yoktu. Kolum kanadım kırılmıştı. Saatlerce koltukta öylece oturuyordum.
Bedenim uyuşmuş gibi hiç bir yerimi hissetmiyordum. Hava kararmış o karanlık odamın içine kadar girmişti. Benim ayağa kalkıp ışıkları açmaya mecalim bile yoktu. Yanaklarımdan yeni göz yaşları süzülüyordu. Kapı çaldı ama benim sesim bile çıkmamıştı. Ardından kapı açılmış, koridordaki ışık odaya girmişti.
"Yenge ne oldu? Yemeğe inmedin ve burada karanlıkta oturuyorsun?" diye soran Kader'e bile bakamadım. Kader içeri girmiş, ışığı açmıştı. Kapıyı arkasından kapatıp yanıma geldi. "Yenge ne oldu neden ağladın?" diye sordu. "Boran beni hiç bir zaman affetmeyecek." dedim. Kader yanıma kanepeye oturup elimi ellerinin arasına almış "Neden kötü bir şey mi oldu?" diye sormuştu.
Boğazımdaki yumruya rağmen yutkundum. "Boran abinle kavga ettik." diye bildim. "Boran abim eve gelir gelmez. Robin abimde geldi. Sonra ikisi de yukarı çıktı." demişti. "Robin abin beni taciz etti. Bende bunu Boran'a söyledim. Tabi Robin inkar etti. Sonra da olanlar oldu." dedim. Kader elini ağzına götürmüş şok olmuş bir ifadeyle bana bakmıştı. "Allah cezasını versin!" dedi sinirli bir tonuyla. Elimin üstündeki parmakları elimi sıkmıştı. "Zaten onun işi gücü Boran abimle uğraşmaktı. Daha önce de Boran abimin sevgilisini kendine ayartmıştı." dedi. "Senin Boran abinin daha önceden sevgilisi mi vardı?" diye sordum.
"Yenge abim sana söylediğimi duymasın." dedi. "Tamam merak etme benden sır çıkmaz." dedim. Nefesini verip anlatmaya başladı. "Boran abim bir kızı bizimle tanıştırmaya getirmişti. Robin abim de bu kızı gördü. Kızın hep etrafında dolaşıp kızı kendine aşık etmiş. Sonra kızı terk etmiş ve ortada bırakmış." demişti. "Sonra ne oldu?" diye sordum. "Robin abim hep Boran abimi kıskandı. Nedense onun mutlu olmasını hiç istemedi." dedi. Bu yüzden benim etrafımda dolaşmıştı ve amacına ulaşmıştı. Boran yine onun yüzünden mutsuz olmuştu. Şimdi Boran'ın beni affetmesi için ne gerekiyorsa yapacaktım.
Kader beni zorla aşağıya oturma odasına indirdi. "Rojin kızım, Boran nerede? Evden çıktı gitti, arıyorum telefonunu açmıyor." diyen Berfe hanıma baktım. "Bilmiyorum nereye gitti." dedim. Kaşlarını çatıp bana baktı. "Kavga etmediniz değil mi?" diye sordu. Başımı aşağıya indirip halının desenlerine baktım. "Yoksa kavga mı ettiniz?" diye tekrar sormuştu. "Anne her evlilikte olur böyle şeyler." diyen Kader'e, Berfe hanım "Kaç tane evlilik gördün ki, her evlilikte olur diyorsun." dedi. "Berfe bırak kızları sorguya çekme, ayakta durmayın oturun." diyen Serhat ağaya bakıp oturmuştuk.
Başımı aşağıya eğmiş, yine halının desenlerini inceliyordum. "Baba nasılsın? İyi misin?" diyen Robin'in sesiyle tüylerim diken diken olmuştu. Başımı kaldırıp ona ters ters baktım. "Senin burada ne işin var. Sen yengemi taciz eden aşağılık adamın tekisin." diyen Kader ayağa fırlayıp Robin'in üstüne yürümüştü. Herkes şok olmuş ifadeyle bana ve Robin'e bakıyordu. "Taciz mi etti?" diyen ve yere yığılan Berfe hanıma baktım.
Kader, Robin'i bırakıp annesine doğru koşmuştu. Bende Berfe hanıma doğru koştum. Onu yerden kaldırıp kanepeye oturttuk. Kader limon kolonyasının kapağını açmış, annesine koklatmaya başlamıştı. "Bileklerini de ovalım." dedim ve kolonyayı alıp elime döktüm. Berfe hanımın bileklerini ovmaya başladım. Kolonyanın keskin kokusu genzimi yakmıştı.
"Robin Kader ne diyor! Gerçekten öyle bir şey oldu mu!" diye sitem eden Serhat ağanın sesi odada yankı yapmıştı. Robin nefesini vermiş "Hayır öyle bir şey yok. Rojin bana iftira atıyor. Ben ona yüz vermeyince bana iftira attı." demişti. Beynimden vurulmuş gibi sarsıldım. Ayağa kalktım ve onun yanına gittim. "Sen ne diyorsun? Bana asıl sen iftira atıyorsun." dedim ve ona tokat attım. "Rojin kendine gel." diyen Serhat ağa bana öfkeyle baktı. "Ama o yalan söylüyor, bana iftira atıyor." dedim. Serhat ağa beni duymamış gibi konuşmaya devam etti. "Bir daha benim yanımda oğluma vurma, hatta hiç vurma." dedi.
Berfe hanım yavaş yavaş kendine gelmişti. Berfe hanımın önüne dizlerimin üstüne çöktüm. Berfe hanımın ellerini, ellerimin arasına aldım. "Anne, ben kimseye iftira atmam. Robin beni taciz etti. Sonra Boran'la kavga ettiler." dedim. Gözümdeki bir kaç damla yaş elimizin üstüne düşmüştü. "Hani sen Boran'ın nerede olduğunu bilmiyordun?" diye soran Serhat ağaydı. Berfe hanım yaşlı gözlerle bana bakmış "Ben sana inanıyorum kızım." demişti. Ardından başını Serhat ağaya çevirmişti. "Oğlunu al başka yere götür. Benim gelinimin etrafında dolaşmasını istemiyorum." demiş ve ayağa kalkmıştı. Bende ayağa kalkıp Berfe hanımın koluna girdim ve onu oturma odasından çıkardım. Kader'de peşimizden gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Genel Kurgu{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...