İçimdeki öfke dışarı çıkıp her yeri kırıp dökmek istiyordu. Göz yaşlarıma yenisi eklenmişti. Boğazımı tıkayan yumru nefes almamı engelliyordu. Kendimi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Makyaj masasının üstünde ne varsa yerde param parça halde duruyordu. Bugün Serhat ağa, Berfe hanım ve Boran Berfin'i istemeye gitmişlerdi. Kapı açılmış Kader korku dolu gözlerle bana bakıp içeri girmişti. "Yenge lütfen kendini üzme." demişti. Yüzümü silip ona bakmıştım. "Nasıl üzülmeyeyim, kocam kendine kız istemeye gitti." dedim. "Boran abimi annem zorla götürdü sende biliyorsun." dedi. "Başına silah mı dayadılar da gitti." dedim. Kader sessiz kalıp hiç bir şey diyememişti.
Kader ortalığı toplarken bende balkona çıkmıştım. Başımı gök yüzüne çevirdiğimde yıldızlar bana göz kırpmıştı. Bu koca dünya beni kimsesiz ve sahipsiz mi bırakmıştı? "Neden Allahım neden bir bebeğim olmuyor?" dedim. Hafif esen rüzgar saç tutamlarımı uçuruyordu. Elimi ağzıma götürmüş, tırnaklarımı yediğimin bile farkında değildim. Ben ne zaman mutlu olacaktım? Ne zaman mutlu bir yuvaya sahip olacaktım? Kocam bana değer veriyordu ama yinede annesinin sözünü dinliyordu. Bugün takım elbisenin içinde onu görünce ağlamıştım. Bana bakmış ama hiç bir şey demeden çıkıp gitmişti. O an kalbimi yerinden söküp yere atmış ve üstüne basmış gibi hissetmiştim.
Acaba zamanla beni sevmeyi bırakır mıydı? Belki tedavi olsak bir bebeğimiz olurdu. Kaç saat orada öylece sandalyede oturdum bilmiyordum. Evin önüne park eden arabayla oturduğum yerden kalkmıştım. Boran, anne ve babası arabadan inip eve girmişlerdi. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Nefesimi alıp verdim ve odama girdim. Kader odamı temizlemiş ve çıkmıştı. Yatağa oturdum ve kapının açılıp Boran'ın içeri girmesini bekledim. Kalbim göğüs kafesinin içinde küt küt atmaya devam ediyordu. Sonunda kapı açılmış ve Boran içeri girmişti. İfadesiz bir şekilde bana bakıp ardından dolaba doğru gitmişti. Kravatını tutup çıkarmış, yatağın üstüne atmıştı.
Sessiz bir şekilde orada oturmuş onu izliyordum. Üstündeki takım elbiseyi çıkarmış, dolaptan aldığı eşofman takımını giymişti. "Hadi yatalım." deyip yatağa girmişti. Ona dönüp tek kaşımı kaldırdım. "Ne olduğunu anlatmayacak mısın?" diye sordum. Kahverengi gözlerini yüzüme çevirmişti. "Neyini anlatayım zaten az çok tahmin ediyorsundur." dedi. "Evet tahmin ediyorum. Berfin'i hemen verdiler değil mi? Zaten bulmuşlar senin gibi bir ağayı kaçırırlar mı?" dedim. "Hadi uyuyalım çok yorgunum." dedi ve başını yastığa koydu. "İyi sen yat, sana iyi geceler." demiş ve kalkmıştım. Boran yataktan doğrulup bana bakmıştı. "Nereye?" diye sordu. "Uykum yok." dedim. Burnundan nefesini verip yatak başlığına sırtını dayamıştı. "Sen söyle ben şimdi ne yapayım?" diye sordu.
"Bana sorma annene sor. Onun dediği her şeyi yapıyorsun." deyip odadan çıktım. Gözlerim dolu bir şekilde merdivenlerden inmeye başladım. Berfe hanımda merdivenlerden yukarıya çıkacağı zaman beni görüp durmuştu. "Sen uyumadın mı?" diye sordu. Hiç bir şey demeden merdivenleri inmiştim. "Bak kızım beni de anla. Ben her şeyi oğlumun mutluluğu için yapıyorum." dedi. Kaşlarımı çatıp suratına baktım. "Oğlun zaten benimle mutluydu." dedim.
"Tamam mutlu olabilir ama bir çocuğu olsun istedim." dedi. "Biz zaten tedavi olacaktık. Ama siz buna engel oldunuz." dedim. "Tedavi olunca çocuk olur mu olmaz mı bilmiyoruz. İşimiz tedaviye kaldıysa zor." demiş merdivenlerden çıkıp odasına gitmişti. Tuttuğum nefesimi burnumdan verip elimin altındaki trabzanı sıkmıştım. Berfin'i bu eve geldiğine pişman edecektim. Ne olursa olsun Boran'ı bırakmayacağım. Merdivenlerden çıkıp odama girmiştim. Boran yatağa yatmış ama uyumamıştı.
Kolunu başının altına koymuş, gözleri açık bir şekilde tavana bakıyordu. Dolaba yönelip kapağını açmıştım. Geceliğimi çıkarıp yatağın üstüne koydum. Üzerimdeki kıyafetlerimi çıkarıp geceliği giydim. Boran başını çevirip bana bakmıştı. Gözleri beni baştan aşağı süzünce bakışlarını başka tarafa çevirmişti. Örtüyü kaldırıp yatağa girmiştim. Boran'ın yanına sokulup ellerimle bedenini sardım. Boran'ın kolu beni sarmış, dudakları başımın üstüne öpücük kondurmuştu. "Seni hiç bir zaman bırakmayacağım." diye fısıldamıştı. Başımı kaldırıp ona baktım. "Bende seni bırakmayacağım." dedim. Dudaklarının kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı. Aklıma Serhat ağanın Boran'ı çağırdığı gün gelmişti.
"Boran, baban o gün sana ne dedi?" diye sordum. Boran böyle bir soru beklemediği için şaşırmıştı. Ardından yatakta doğrulup oturmuştu. Bende onun yanına oturup ona baktım. "Annem, Berfin'in çocuğu olsun ona Rojin baksın demiş. Babam başta kabul etmemiş. Annem o kadar çok istemiş ki sonunda babam kabul etmek zorunda kalmış." dedi. "Ama daha hiç bir şey belli değil. Belki ileri de bir çocuğumuz olurdu." deyip yutkundum. Boran bana değil karşıdaki duvara bakıyordu. Sanki beni duymuyor gibiydi. "Boran yoksa başka bir şey mi var?" diye sordum. Başını bana çevirmiş "Yok ne olsun ki." demişti. Ama nedense sesi titremişti. "Hadi söyle ne oldu?" dedim. Boran nefesini sesli bir şekilde verip yataktan çıkmıştı.
Sigara paketinden bir sigara yakıp içmeye başlamıştı. Ağzından sigarayı çıkarıp eline almıştı. "Aslında bir şey var." dedi. Tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktım. "Ne var?" diye sordum. Bana değil elindeki sigaraya bakıyordu. "Annemin haberi yok. Annem kansermiş." dedi. Gözleri dolmuştu ama göz yaşları akmıyordu. Elimi kaldırıp ağzıma götürdüm. "Gerçekten mi?" diye sordum. "Geçen gün hastaneye gittiklerinde babam doktorla konuşmuş. Babam da bu yüzden aklı sıra anneme iyi davranmaya çalışıyor." dedi.
"Peki kanser çok mu ilerlemiş." diye bilmiştim. "Allahtan hemen fark etmişler ama yine de iyileşmesi zaman alır." dedi. Sigara izmaritini küllükte söndürüp yatağa girmişti. Yanağıma, elini koyup parmaklarıyla okşamıştı. "Sen hiç üzülme seni hep seveceğim." deyip dudaklarıma öpücük kondurdu. Biliyordum ki Boran beni hep el üstünde tutacaktı. Ama ilerleyen zamanda yine böyle olacak mıydı? Yüzümdeki mutlulukla ona baktım. "Senin sevgin olmasa burada duramazdım." dedim. "Önceki halinle şuan ki halinin arasında dağlar kadar fark var." demiş ve gülümsemişti. O anlar aklıma gelince bende gülmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Fiksi Umum{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...