Bebek şampuan kokusu her yeri sarmıştı. Küçük plastik küvetin içindeki köpükler her yerini sarmış Can'a bakıyordum. Berfe hanım onu dikkatli bir şekilde yıkıyordu. "Rojin kızım havluyu verir misin?" demişti. "Hemen anne." dedim ve dolaptan aldığım bebek havlusunu ona verdim. Can'ı havluya sarmış ve banyodan çıkarmıştı. Bende arkalarından banyodan çıkmıştım. "Benim işim bitti sıra sende." demiş ve Can'ı kucağıma vermişti. Can'ın misler gibi kokan kafasına burnumu dayamış kokusunu içime çekmiştim.
Can'ı havlu yardımıyla kurutmuş, bebek pudrasını vücuduna sürmüştüm. Elini ağzına koymuş bana bakıyordu. Altını bağlayıp üstünü giydirmiştim. "Sen ne kadar tatlı oldun böyle canım oğlum." demiş ve ona komiklikler yapmaya başlamıştım. Can'da gülüyor arada ona doğru uzanan saçlarımı çekiyordu. Acıktığı zaman ağlamaya başlamıştı. Onu kucağıma almış ve emzirmeye başlamıştım. Dün eve girdiğimiz de Boran annesiyle vedalaşıp kendi evimize gitmişti. Bebeğe bir kez olsun dönüp bakmamıştı.
Bakışlarımı kucağımda ki Can'a çevirdim. "Senin gibi masum bir çocuğu neden kıskanır ki bir insan." dedim. Sanki beni anlıyor gibi gözlerini çevirip bana bakmıştı. Uyuduğu zaman onu beşiğine yatırmıştım. Beşiğin üzerine sarı bir tülbent örtmüştüm. "Uyudu mu?" sesiyle bakışlarımı kapıya çevirdim. Elinde puding kaseleriyle duran Ruken'e baktım. "Evet mışıl mışıl uyuyor." dedim. "Hadi gel bizde tatlı yiyelim." demişti. Orada bulunan koltuklara oturmuştuk.
Ruken elindeki kaselerden birini bana uzatmıştı. "Teşekkürler." deyip kaseyi aldım. "Afiyet olsun." deyip pudingini yemeye başladı. Kaşığı kaseye daldırmış yoğun kıvamlı pudingden yemeye başlamıştım. Tatlı yemek nedense bana şuan kendimi iyi hissettirmişti. "Biliyor musun? Boran sanırım Can'ı kıskanıyor." dedim. Ruken şaşırmış bir şekilde suratıma bakmış "Ciddi misin?" diye sormuştu. "Evet ciddiyim. Dün eve gelirken o bebeği bile benden daha çok seviyorsun dedi." dedim. "Sence bu normal mi?" diye sordum.
"Kadınlar anne olunca ister istemez bütün ilgiyi ve sevgiyi çocuklarına veriyor. Haliyle erkeklerde bu durumda çocuklarını kıskana biliyor." demişti. Kaseyi sehpanın üstüne koymuş arkama yaslanmıştım. "Yani kardeşler arasındaki kıskançlık gibi mi?" dedim. "Tam olarak öyle olmasa da öyle gibi." demiş ve elindeki boş kaseyi sehpaya koymuştu. "Onunla barışmayı düşünmüyor musun?" diye sordu. "Biraz daha sürünsün." dedim. "Kızlar, mutfağa gelip bana yardım edin, akşama misafirler var." diyen Berfe hanım'ın sesiyle oturduğumuz yerden kalkmıştık.
Ruken boş kaseleri almış arkamdan mutfağa girmişti. "Kim gelecek ki?" diye sordum. Berfe hanım yüzündeki gülümsemeyle bize bakmış "Hayırlı bir iş." demişti. "Yoksa Kader'i mi istemeye gelecekler?" dediğim zaman başını olumlu anlamda sallamıştı.
Arada ağlayan Can'ın yanına gidiyor ve onu emziriyordum. Mutfak ve oturma odası arasında resmen mekik dokuyordum. Tezgahın üstünde duran, tepsinin içindeki tuzlu kurabiyelere yumurta sarısı sürüyordum. Berfe hanım ve Ruken oturma odasında temizlik yapıyordu. "Bunları nereye koyayım?" diyen sesiyle elimdeki fırçayı bırakmıştım. Boran'a dönüp bakmadan "Bir yere koy işte." dedim. Elindeki poşetleri getirip tezgahın üstüne koymuştu.
Başını çevirip bana baktığını biliyordum. "Bana kırgın mısın?" diye sormuştu. Gözümde ki bir damla yaş yanağımdan kaymıştı. Konuşmak için ağzımı açtığımda sesim çıkmamıştı. "Ama bana da hak ver." dediği zaman başımı çevirip suratına baktım.
"Senin bütün sevgini ve ilgini benden aldı." demişti. Siyah gözlerimi gözlerine dikmiş "O bebek seninde bebeğin." demiştim. Elimdeki yumurta kasesini oraya bırakmış "Ayrıca onu kıskanman çok saçma!" diye sitem etmiştim. "Kıskanıyorum işte ne yapayım." dedi. Nefesimi sesli şekilde verip tekrar işimin başına dönmüştüm. Orada öylece durmuş bana bakıyordu. Sonra bir anda ne olduğunu anlamadan kendimi onun kolları arasında bulmuştum.
Boran beni tezgahla arasına sıkıştırmıştı. "Boran lütfen bırak beni hem bak işim var." dedim. Nefesi boynumu ve omuzlarımı yakıyordu. "Senin kocanım ve sana dokunmaya hakkım var." demişti. Sırtımdaki varlığını daha çok hissetmem için kendini bana resmen bastırmıştı.
"Bak şimdi annenler gelir." dedim. Ama o beni duymuyor gibi boynumu öpmeye devam ediyordu. Elleri o kadar güçlü tutuyordu ki beni hareket bile edemiyordum. "Boran bırak beni!" diye sitem ettim. Bana o an sıcak basmış ve biraz da terlemiştim. Onun böyle zorla beni öpmesi nedense hoşuma gitmişti. Belki de böyle ufak kaçamaklar daha güzel oluyordu. Her an biri gelecek ve yakalanacağız gibi..
"Sen beni özlemedin mi?" diye fısıldamıştı. Aslında onunla birlikte olmayı, sarılıp huzurla uyumayı, onu doya doya öpmeyi bile özlemiştim. Boğazımda biriken yumru taş misali boğazımda takılı kalmıştı.
"Ben seni çok özledim. Bizi çok özledim. Seninle sevişmeyi bile özledim." derken sesi titremişti. Sonra beni bırakmış ve mutfaktan çıkıp gitmişti. Ellerim ve bacaklarım titremeye başlamıştı. Bacaklarım beni yere düşürecekken, ellerim tezgahtan güç almış ve beni yere düşmekten kurtarmıştı. Kalbim deli gibi atıyordu. "Kurabiyeler hazır mı?" diyen Berfe hanımın sesiyle ona dönmüştüm. "Sen iyi misin? Suratın bembeyaz olmuş." demişti. "İyiyim, sanırım tansiyonum düştü." dedim. Bedenim zangır zangır titremeye devam ediyordu. "Sen git biraz otur ben hallederim." demişti. Titreyen bacaklarımla mutfaktan çıkmış odaya girmiştim. Kalbim deli gibi atmaya devam ediyordu.
"Yenge ben çok heyecanlıyım." diyen Kader'e bakmıştım. Elini tutmuş onu sakinleştirmeye çalışıyordum. "Çocuğu gördüm, yakışıklıymış." diyen Rojin, Kader'e bakmıştı. "Kahveler hazır." diyen Ruken elindeki tepsiyi Kader'e uzatmıştı. "Şimdi bayılacağım." diyen Kader'e gülümsemiştik. "Hadi hadi ölmezsin." diyen Rojin onu kapıya kadar geçirmişti.
"Hadi bizde içeri girelim." diyen Ruken koluma girmiş ve beni mutfaktan çıkarmıştı. İçeri girdiğimi gören Boran gözlerindeki özlemle bana bakmıştı. Ruken Harun'un yanına gidince bende Boran'ın yanına gitmiştim. Oturduğum zaman Boran bana kısa bir bakış atmıştı. "Kahveler de geldiğine göre sözü fazla uzatmayalım." diyen adama baktım. Adam boğazını temizlemiş ve Serhat ağaya bakmıştı. "Allahın emri peygamberin kavliyle kızınız Kader'i oğlumuz Erdem'e istiyoruz." demişti.
Serhat ağa kapının girişinde duran Kader'e baktıktan sonra bakışlarını karşısındaki adama çevirmişti. "Bizde kızımızı oğlunuza verdik gitti." demişti. Herkes yüzlerindeki mutlulukla kahvelerini içmeye başlamıştı. "Sende böyle heyecanlı mıydın?" diye fısıldayan sesiyle ona başımı çevirmiştim. "Bilmem her şey aniden oldu. Heyecanlanacak vakit bulamadım." dedim. "Aynen bende öyle." demiş ve kahvesinden bir yudum içmişti.
Can ağlayınca onu almış ve diğer odaya götürmüştüm. "Acıktın mı sen annesinin gülü." deyip onu emzirmeye başlamıştım. Artık onunla ilgilenirken zorlanmıyordum. Şuan o doydukça ve keyfi yerine geldikçe bende mutlu oluyordum. Eli saçlarıma gitmiş, saç tutamlarımı tutmuştu. Etrafına bakmaya başladığında doyduğunu anlamıştım. Onu omzuma yatırmış ve Boran'ın bana öğrettiği gibi sırtını sıvazlamaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
General Fiction{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...