Bölüm 61

636 19 20
                                    

Güneş parıl parıl parlıyor, etrafına sıcaklık yayıyordu. Kuşlar daldan dala konuyor, ötüp duruyorlardı. Üzerime giydiğim abiyenin üst tarafı taşlarla kaplıydı. Göğüs dekoltesi fazla abartılı olmayan kollarında tüller olan lacivert bir elbiseydi. Dar kesim kumaşı bedenime tam oturmuştu. Elbisenin içinde kendimi nedense prensesler gibi hissediyordum.

"Benim karım her gün mü böyle güzel olur." diyen ve arkadan bana sarılan Boran'a "Kocam yakışıklı olunca bende güzel oluyorum." dedim. Boran'da lacivert bir takım elbise giymişti. Bugün kuaföre gitmiş ve saçımı at kuyruğu yaptırmıştım. "Hadi gidelim." demiş ve kolunu girmem için bana uzatmıştı. Boran'ın koluna girmiş ve odadan çıkmıştım.

Can taktığı lacivert papyonla çok tatlı olmuştu. Lacivert pantolon üzerine beyaz gömlek giydirmiştim. Papyonla aynı renkte pantolon askısı onu daha bir yakışıklı yapmıştı. "Babbaba" demiş ve babasına doğru apalamıştı. Boran eğilmiş ve onu kucağına almıştı. Bugün Kader'in en mutlu günüydü. Çünkü bugün onun düğünü vardı. Zilan'da hazırlanmış ve yanımıza gelmişti. Zilan'da gelince evden çıkmış, kapının önünde duran arabaya binmiştik. Boran arabayı çalıştırmış ve yola çıkmıştık.

Gelin evinin önüne gelince arabadan inmiştik. Kader'i evden alıp düğün salonuna götüreceklerdi. Evin önü sanki ana baba günüydü. Bütün akraba ve komşular gelmişti. Kader'in okul arkadaşları da gelmiş en mutlu gününde onu yalnız bırakmamıştı. Sabah açık olan hava daha sonra kara bulutlarla kaplanmaya başlamıştı.

Kader beyazlar içinde sanki bir prenses gibi olmuştu. Onu görünce gözümden bir kaç damla göz yaşı düşmüştü. "Çok güzelsin. " dedim ve ona doğru gittim. Kader ayağa kalkmış, bana sarılmıştı. "Sende çok güzel olmuşsun." demiş ardından beni baştan aşağı süzmüştü. Gelinliğin üst tarafı inci şeklinde beyaz boncuklarla kaplıydı. Prenses model bir gelinlikti. Kader saçını gelin başı yaptırmış, başına taç yerine inci şeklinde boncuklar takmıştı.

Orada bulunan komşu kadınların bakışları hiç hoşuma gitmemişti. Bana bakmış ve kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı. Zaten az çok ne hakkında konuştuklarını tahmin etmemek mümkün değildi. Ama şuan benim zerre umurumda olmamıştı.

Dışarıdan duyulan korna sesi gelini almaya geldiklerini gösteriyordu. Berfe hanım yaşlı gözlerle Kader'e sarılmıştı. Onların sarılıp ağlaması beni ve orada bulunan duygusal insanları ağlatmıştı. "Kızım inşallah gittin yerde mutlu olursun." demiş ve son kez yanağını öpmüştü. Sıra bana gelince Kader'e sarıldım. "Allah seni hep mutlu etsin, gözünden bir damla yaş düşürmesin." dedim. "Sağol yenge inşallah." demişti.

Yiğenleri olan Can'ı ve Ece'yi öpmüştü. Sonra sırasıyla Boran'a, Rojda'ya, Harun'a ve Ruken'e sarılmıştı. En son babasına uzun uzun sarılmıştı. Serhat ağaya baktığımda gözlerinin dolduğunu görmüştüm.

Kader'in beline kırmızı kuşağı Harun bağlamıştı. Kader, Harun'un kolunda evden çıkmış, onu bekleyen Erdem'in koluna girmişti. Onlar gidince bizlerde arabalara binmiş onların peşinden gitmiştik. Düğün salonuna gelince herkes arabalardan inmişti. Az önce ağlayan yüzler şimdi gülüyordu. Boran ve babası kapıda durmuş, gelenleri karşılıyordu.

Birbirine sevgiyle bakan ve dans eden çifti izliyordum. "Hadi bizde dans edelim." diyen sesle başımı ona çevirmiştim. Boran'ın uzattığı eline elimi koymuş, ayağa kalkmıştım. Boran iki elini de belime koyunca bende ellerimi onun omuzlarına koymuştum. "Ne düşünüyorum biliyor musun?" diye sormuştu. Kaşlarımı yukarı doğru kaldırmış ona bakmıştım. "Ne düşünüyorsun?" diye sordum. "Can'ın bir tane kardeşi olsa güzel olmaz mı." demişti. Dans etmeyi bırakmış ona bakmıştım. "Hem Can daha küçük şimdi olmaz." dedim.

Boran'ın bana hayal kırıklığıyla bakması beni üzmüş olsa bile şuan ikinci bir çocuğu düşünemiyordum. "Tamam sen nasıl istersen." demişti. "Oturalım mı?" diye sordum. "Tamam oturalım." demişti. Boran'la yerimize geçmiş ve oturmuştuk. Can'a hamileyken zaten yeterince üzülmüştüm. Hem ikinci bebek için daha zamanı bile değildi. Hem Can küçüktü hemde ben kendimi hiç hazır hissetmiyordum. Boran'ın elini elimde hissetmiştim. Öteki elini de bana sarmıştı. Başımı omzuna koymuş dans pistini izlemeye başlamıştım.

Can bakıcısı olan Zilan'ın yanında olunca içim rahattı. "Can'ın kardeşi olsa güzel olmaz mıydı?" diye sormuştu. "Boran ben başka çocuk istemiyorum." dediğim zaman Boran'ın omzumdaki eli düşmüştü. Başımı ona çevirip bakmıştım. Kaşları çatılmış bir şekilde karşısına bakıyordu. Elimi çenesine koymuş, başını kendime çevirmiştim. "Boran beni de anla." dedim. Kahverengi gözleri gözlerimin içine bakmıştı. "Sende beni anla ben bir çocuğum daha olsun istiyorum." dedi. "O kadar kolay değil ki olan yine bana olacak." dedim.

"Tamam neyse boşver." demiş ve ayağa kalkmıştı. Başımı kaldırıp ona bakmış "Nereye?" diye sormuştum. "Dışarı çıkıp sigara içeceğim." dediği zaman bende ayağa kalktım. "Bende geleceğim." dedim ve onun koluna girdim. Beraber kol kola oradan çıkmıştık. Boran kendine bir sigara yakmış, paketi bana uzatmıştı. Paketten bir tane sigara almış, dudaklarımın arasına yerleştirmiştim. Boran önce benim sigaramı yakmış sonra kendi sigarasını yakmıştı. Boran artık benimde arada bir sigara içtiğimi biliyordu.

Siyah şahin tarzı bir araba bizim önümüzde durmuştu. Arabadan bir adamın kafası uzanmış "Bana gidelim mi yavrum." demişti. Adamın alkollü olduğu anlaşılıyordu. Bedenime bir ürperti yayılmış, tüylerim diken diken olmuştu. "Ne diyorsun lan sen!" diye sitem eden Boran'ı gören adamın gözleri kocaman açılmıştı. Adam sanırım başta Boran'ı görmemişti. Boran arabanın kapısını açmış, adamı yakasından tutup dışarı çıkarmıştı. "Sen benim karıma nasıl yavrum dersin!" diye sitem etmiş, adama vurmaya başlamıştı. "Abi valla ben ablanın evli olduğunu bilmiyordum." diyen adam yalvarmaya başlamıştı. Boran adamı yere yatırmış, vurmaya devam etmişti.

"Boran yeter adamı öldüreceksin." dedim ve Boran'ın omzundan tuttum. Boran durmuş ve ayağa kalkmıştı. "Bir daha önüne gelen her kadına laf atmamayı öğrenmiş oldun." demiş sonra üstündeki gömleği ve ceketi düzeltmişti. Adam yerden kalkmaya çalışıyordu. Boran elimden tutmuş, beni içeri sokmuştu. "Beni kıskanman çok hoşuma gitti." dedim. "Seninde beni kıskanman çok hoşuma gidiyor." demiş ve elimin üstüne öpücük kondurmuştu. Kalbim o an küt küt atmaya başlamıştı.

Nikah memuru gelince Kader ve Erdem masaya geçmişti. Kader'in nikah şahidi ben olunca gidip masaya oturmuştum. Erdem'in nikah şahidi arkadaşı da benim yanımdaki sandalyeye oturmuştu. Nikah memuru gelin ve damada bakmıştı. "Siz Serhat kızı Kader, Davut oğlu Erdem'i kocalığa kabul ediyor musunuz?" diye sormuştu. Kader başını Erdem'e çevirmiş onun gözlerinin içine aşkla bakmıştı. "Evet kabul ediyorum." demiş ve nikah memuruna başını çevirmişti.

Salonda alkış sesleri yankılanmıştı. "Siz Davut oğlu Erdem, Serhat kızı Kader'i karılığa kabul ediyor musunuz?" diye soran nikah memuru Erdem'e bakmıştı. Erdem'de yanında oturan Kader'e başını çevirmişti. "Evet kabul ediyorum." dediği zaman salonda yeniden alkış sesleri duyulmuştu. "Peki siz şahitler bu nikaha şahitlik ediyor musunuz?" diyen nikah memuruna bakmış "Evet ediyoruz." demiştik. "Bende o zaman bu çifti karı koca ilan ediyorum." diyen nikah memuru imzasını atmıştı. Tek tek bizlerde imzalarımızı atmıştık. Nikah cüzdanını elinde tutan Kader'in yüzünde tebessüm oluşmuştu.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin