Boran'ın anlatımıyla bu bölümü yazacağım..
Bir toplantıdan diğerine resmen koştuyordum. Şirketin geleceği şuan benim elimdeydi. "Diğer toplantı saat kaçta?" diye sordum. "Öğleden sonra Boran bey." diyen ve yanımda oturan Asuman'a bakmıştım. "Gidip bir şeyler yiyelim. Bir kaç saatimiz var." dedim ve ayağa kalktım. "Tabi nasıl istersen." demiş ve ayağa kalkmıştı. Çıkmam için toplantı odasının kapısını açmıştı. Topuklu ayakkabılarının sesi koridorda yankılanıyordu. Şirketten çıkmış ve yakınlarda olan bir restorana girmiştik.
"Buyurun efendim bu taraftan." diyen ve bize yol gösteren garsonun peşine takılmıştık. Cam kenarında bir masaya geçip oturduk. Masanın üstünde duran menüye göz gezdirmeye başlamıştım. "Biz en iyisi şefin spesiyalini alalım." dedim ve elimdeki menüyü masaya koydum. Garson başını olumlu anlamda sallamış ve gitmişti.
"Ben lavaboya gidip hemen geliyorum." diyen Asuman masadan kalkmıştı. Elime telefonumu aldım ve Rojin'in numarasını bulup aradım. Bir kaç saniye içinde telefonu açmıştı. "Alo Boran." demişti heyecan yüklü bir ses tonuyla. "Gülüm nasılsın?" diye sordum. "İyiyim sen nasılsın? Ne zaman geleceksiniz?" diye sormuştu. "Bende iyiyim bir toplantı daha yapacağız. Yarın havalimanında oluruz." dedim. "Boran seni çok özledim." demişti. Açıkcası bende onu özlemiştim. "Bende seni özledim." dedim.
Uzaktan Asuman'ın geldiğini görmüştüm. "Gülüm ben şimdi kapatıyorum. Kendine dikkat et." dedim. "Tamam sende kendine dikkat et." demiş ve telefonu kapatmıştı. Asuman masaya bakmış "Siparişlerimiz daha gelmemiş." demiş ve yerine oturmuştu. Dudaklarına sürdüğü kırmızı ruju fazla abartmıştı. Bakışlarımı gözlerine çevirdiğim zaman bana gülen gözlerle baktığını görmüştüm. "Makyajını fazla abartmadın mı?" diye sordum. "Sen beğendiysen sorun yok." demiş ve arkasına yaslanmıştı.
Mavi gözleri ihtirasla gözlerimin içine bakıyordu. Nefesimi vermiş ve yutkunmuştum. "Asuman biliyorsun ki seni artık kardeşim gibi görüyorum." dediğim zaman gülen yüzü bir an da solmuştu. Nefesini burnundan vermiş ama bir şey dememişti.
Çatalımı elime almış ve önümdeki yemeklerin tadına bakmıştım. Ama nedense bir an da iştahım kaçmıştı. Bakışlarımı Asuman'a çevirdiğimde onunda iştahının kaçtığını görmüştüm. Çatalı tabağın kenarına koymuş ve ayağa kalkmıştım. "Hadi kalkalım." dedim. Asuman çantasını eline almış ve peşimden gelmişti. Hesabı ödemiş ve oradan çıkmıştık.
Kaldırımda yürüdüğümüz sırada Asuman'ın ayağı taşa takılmıştı. Tam düşeceği zaman onu belinden tutmuştum. "Biraz dikkatli olsan." dedim. Asuman yutkunmuş ama bir şey dememişti. İstemsizce gözlerim dudaklarına kaymıştı. Bakışlarımı başka tarafa çevirmiş ve onu bırakmıştım. "Teşekkür ederim." demiş ve üstündeki elbisenin eteğini düzeltmişti.
Kendimi şuan nedense çok kötü hissetmiştim. Başından aşağıya sanki parfüm şişesini boca etmişti. Onun parfüm kokusu resmen genzimi yakıyordu. Elimde hissetiğim eli beni durdurmuştu. Tek kaşımı kaldırmış ve ona bakmıştım. "Ne oldu?" diye sordum. "Bana neden bunu yapıyorsun?" dediği zaman kaşlarımı çattım. "Neyi yapıyorum?" dedim. "Seni sevdiğimi bile bile gittin evlendin." demişti. "Asuman eski defterleri açma istersen." dedim ve onu beklemeden şirkete girdim.
Toplantı odasına girdiğim zaman bir kaç iş arkadaşım orada beni bekliyordu. "Hazırsan hadi başlayalım." diyen Kürşad'a bakmıştım. "Feridun bey gelsin sonra başlarız." dedim. Kürşad başını sallamış ve elindeki kalemi parmaklarının arasında çevirmeye başlamıştı. Kapı açılmış ve Asuman içeri girmişti. Bakışlarımı başka tarafa çevirmiştim. "Kavga mı ettiniz?" diyen Yeliz ikimize bakıyordu. "Hayır." dedim ve sandalyeye oturdum. Feridun bey gelince ayağa kalkmış ve onlara projemden bahsetmeye başlamıştım.
Heyecandan mı bilmiyorum ama kalbim deli gibi atıyordu. Bu projeye gece gündüz çalışmıştım. Bittiğinde küt küt atan kalbimle Feridun beye bakmıştım. Yüzündeki gülümsemeyi görünce nefesimi vermiştim. "İş senindir. " demiş ve ayağa kalkmıştı. "Çok teşekkür ederim." dedim ve uzattığı elini sıktım. Feridun bey çıkınca Kürşad ıslık çalmıştı. "İyi iş çıkardın dostum." demiş ve yanıma gelip beni tebrik etmişti. "Teşekkürler." dedim. "Boran sunum yapar da kabul edilmez mi?" diyen Asuman'a bakışlarımı çevirmiştim.
"Boran bey diyecektin sanırım." dedim. "Şurada biz bizeyiz." demiş ve çantasını alıp ayağa kalkmıştı. "Seninle iş arkadaşıyız ona göre davransan iyi edersin." dedim. "İyi be tamam." demiş, burnundan nefesini vermişti.
Büyük bir alış veriş merkezine gelmiştik. "Rojin'e hediye almasam olmazdı." dedim ve yanımda yürüyen Asuman'a baktım. "Ne alacaksan al da gidelim." demişti. "Gideceksen git seni tutan yok." dedim. Elini koluma koymuş "Yanlış anladın. Ben öyle demek istemedim." demişti. Orada bulunan mücevher mağazasına girmiştik. "Buyurun hoş geldiniz." diyen satıcı kadına baktım. "Ben eşime bir kolye almak istiyorum." dedim. Satıcı bir kaç çeşidi önüme sıralamıştı. "İsterseniz eşiniz nasıl bir şey olacağına karar versin." demişti.
Başımı yan tarafımda duran Asuman'a çevirmiş ardından satıcıya bakmıştım. "Kendisi eşim değil." dedim. "Çok pardon." demişti. Kırmızı taşlı bir kolye beğenmiş ve satıcı kadına vermiştim. "Çok güzel bir seçim." demiş ve kolyeyi paketlemek için götürmüştü. "Boran şu bilekliği hatırlıyor musun?" diyen Asuman'ın gösterdiği yere bakmıştım.
Eski hatıralar bir bir gözlerimin önüne gelmişti. Bir zamanlar Asuman'ın bileğinde olan bilekliğin aynısı şuan karşımda duruyordu. "Senin bir zamanlar biz sözlüyken bana aldığın bilekliğin aynısı." demişti. "Bence aynısı falan değil." dedim ve başka tarafa baktım. Satıcı elindeki paketle yanımıza gelmişti. Kolyenin parasını vermiş ve uzattığı paketi almıştım. Asuman'ı beklemeden oradan çıkmıştım.
Asuman ile biz bir zamanlar sözlüydük. Asuman aslında ortağımızın kızı oluyordu. Babası ona ceza vermek adına onu sekreter olarak çalıştırıyordu. Paranın ne zorluklarla kazanıldığını anlasın ve parayı çar çur etmesin diye onu benim emrimin altına vermişti. "Boran çok hızlı yürüyorsun biraz yavaş git." diyen sesle olduğum yerde durmuştum. "Sende çok yavaşsın." dedim. "Ayağımdaki topuklular hızlı yürümeme engel oluyor." demişti. "Sende o zaman onları giymeseydin." dedim. "Sen biz sevgiliyken hiç böyle değildin." demişti. "Asuman şimdi bunları konuşmanın sırası mı?" dedim. Asuman yanımdan geçmiş ve yürümeye devam etmişti. Nefesimi burnumdan vermiştim.
Kaldığımız otele gelince kaldığım odaya girmiş ve kendimi sırt üstü yatağa atmıştım. Aslında şuan onunla buraya gelmek büyük bir hataydı. Her fırsatta anılarımızı tekrar gün yüzüne çıkarmak için uğraşıyordu. Benim kalbime gömdüğüm sevgisini elleriyle kazıp çıkarmak için can atıyordu.
Beni aldatanın kendisi olmasına rağmen hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu. Sonra işte Helin karşıma çıkmıştı. Asuman'ın acısını belki de onunla gidermeye çalışmıştım. Helin'le de güzel anılarımız olmuştu. Ta ki o güne kadar.. Robin'le onları yatakta bastığım zaman dünyalar başıma yıkılmış, yıllarca kendime gelememiştim.
Rojda, Berfin'in abisiyle nişanlıydı. O yüzden beni de Berfin'le nişanlamışlardı. Rojda, Berzan'a kaçınca nişanda bozulmuştu. Rojin'le bir araya geldiğim zaman önce istemiyordum. Annem zamanla alışırsın seversin demişti. Sevdiğimi alamadım aldığımı severim dedim ve onu sevmeye başladım. Rojin ilk başlarda hırçın ve asiydi. Ama zamanla birbirine uyumlu bir çift olmuştuk. Rojin, Asuman'ın kim olduğunu şuan bilmiyordu. Zamanla ondan haberi olsa acaba ne tepki verirdi onu çok merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Ficción General{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...