Bu hafta cehennem hayatını dibine kadar yaşamıştım. Şuan Berfin'in, Boran'a baktığı o gözlerini oymak istiyordum. "Çayını tazelememi ister misin canım." demiş ve Boran'a bakmıştı. "Hayır istemiyorum." diyen Boran çatık kaşlarla ona bakmıştı. "Kıza böyle davranma." diyen Serhat ağa bardağından bir yudum alıp kalkmıştı. "Karıma nasıl davranacağıma da karışmayın." diyen Boran elindeki çatalı sert bir şekilde masaya koymuştu. Berfe hanım ve Berfin, Boran'ın ağzından çıkan karım lafına sevinmişti.
Kendimi şuan çok kötü hissediyordum. Elimdeki çatalı kırmak ister gibi sıkıyordum. "Sen bugün şirkete gelme evde kal." diyen Serhat ağa odadan çıkmıştı. Boran nefesini burnundan vermiş ama bir şey dememişti. Öfke dolu bakışlarımı Berfe hanım ve Berfin'e çevirmiştim. Boğazımdaki yumru tekrar yerine gelip oturmuştu. Ne zaman üzülsem veya ağlamak istesem boğazımda yumru oluşuyordu. Çatalı elimden bırakıp ayağa kalkmıştım. Boran gözlerini bana çevirmiş ama bir şey dememişti. Onları arkamda bırakıp salondan çıktım. Nefes alamıyor gibi hissediyordum.
Bahçeye çıktığımda güneş gözlerimi kapatmama neden olmuştu. Bana doğru gelen ve çarptığım kişiyi bile görmemiştim. "Pardon çok özür dilerim." dedim ve önümde duran kişiye baktım. Robin mavi gözlerini üzerime dikmişti. Gözlerimi kocaman açıp ona bakmıştım. "Önemli değil." demiş ve gülümsemişti. Nefesimi verip yutkundum. "Senin burada ne işin var ki?" diye sordum. "Babamı görmeye deldim." dedi ve yanımdan geçip gitti. Arkamı dönüp onun arkasından baktım. Boran onu görürse kavga çıkardı. Hemen onun arkasından bende eve girmiştim. "Senin burada ne işin var?" diye soran Boran'a "Herkeste aynı soruyu soruyor." diyen Robin nefesini sesli bir şekilde vermişti.
"Babamı görmeye geldim buna hakkım var değil mi?" diye sormuştu. "Babanı görmek istiyorsan şirkete git." diyen Boran ona kaşlarını çatıp bakıyordu. "Belki evde olur diye gelmiştim." deyip ardından bakışlarını Boran'ın yanında duran Berfin'e çevirmişti.
Boran arkasını dönüp pencereye doğru gitmişti. Berfin'in gözleri Robin'i baştan aşağı süzmüştü. Robin'de yüzündeki gülümsemeyle ona bakıyordu. Boran'ın sırtı onlara dönük olduğu için olanları göremiyordu. Ama ikisinin de bakışları hiç hoşuma gitmemişti.
Berfin yüzündeki alay eder gibi bir ifadeyle bana bakmış "Sofrayı sen kaldırırsın." demişti. Berfin tam odadan çıkacağı zaman Boran'ın sesi onu durdurmuştu. "Rojin senin hizmetçin değil." diyen Boran'a bakmıştım. Berfin öfke dolu bakışlarını bana dikmiş "Ne var yani sofrayı toplasa." deyip ardından Boran'a bakmıştı.
Boran onun yanına gitmişti. "Rojin bu eve hizmetçi olarak gelmedi. Sende haddini bilsen iyi olur." dedi. Daha sonra benim yanıma gelmişti. "Hadi gülüm odamıza çıkalım." deyip beni kolumdan tutmuş ve oradan çıkarmıştı. "Boran oğlum bugün Berfin'in odasında kalacaksın." diyen Berfe hanım arkamızdan seslenmişti.
Boran'ın eli kolumda merdivenlerden çıkıp odamıza girmiştik. Boran yatağın üstüne oturmuştu. "Hadi yanıma gel." demişti. Nefesimi vermiş ve yanına gidip oturmuştum. Boran elini yanağıma koymuş, parmaklarıyla yanağımı okşamıştı.
"Sana yaşattığım her şey için özür dilerim." demişti ve dudaklarıma öpücük kondurmuştu. Parfüm kokusunu içime çekmiştim. Onun kokusunu bile kısa zaman da özlemiştim. Ellerimi ensesine koymuş, dudaklarını dudaklarıma bastırmıştım. "Boran seni seviyorum." diye fısıldayıp dudaklarını öpmeye başladım.
Onun dudakları bir su misali içimdeki alevi söndürüyordu. Başımdaki şalı çekip yere atmıştı. Dudaklarını ayırıp kahverengi gözlerindeki arzuyla bana bakmıştı. "Ben onunla birlikte olmadım." dedi. Dudaklarımın kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı. Ardından Boran ayağa kalkmış ve beni de ayağa kaldırmıştı. Birbirini özleyen iki aşık gibi dudaklarımızı öpüyorduk.
Dudakları daha sonra boynuma doğru yol çizmişti. Dudaklarının öptüğü yerler alev topu değmiş gibi yanıyordu. Kalbimde küt küt atmaya başlamıştı. Bedenime sıcak basmış onunla birlikte olma arzusu beni ele geçirmişti.
Üzerimdeki elbise ne ara ayaklarımın ucuna düşmüştü onu bile bilmiyordum. Çıplak vücudumda ellerini dolaştırıyordu. Ellerinin dokunduğu her yer sanki çiçek açıyordu. "Seni özledim." deyip dudaklarıma öpücük kondurmuş ve beni yatağa itmişti. Ardından üzerindeki kıyafetleri çıkarmış ve üzerime gelmişti. "Bende seni özledim." deyip inlemiştim. Boran başını kaldırıp yüzündeki mutlulukla bana bakmıştı. Bacaklarımı açıp onu içeri davet etmiştim. Boran'da büyük bir zevkle içime girmişti. İkimiz artık tek bir beden olmuştuk. Ama bu mutluluğumuz yine kısa sürmüştü.
Kapıya bir kaç kez vurulmuştu. "Boran seninle konuşmamız lazım." diyen Berfin'in sesi odada yankı yapmıştı. Boran nefesini sesli şekilde verip üzerimden kalkmıştı. Yerdeki kıyafetlerini giyerken "Sen git geliyorum!" deyip kapıya doğru seslendi. Suratım asık bir şekilde yataktan kalkıp banyoya girmiştim.
Ne zaman mutlu olsam gelip içine ediyorlardı. Odanın kapısı açılıp kapanmıştı. Kabine girip suyu açmıştım. Su önce soğuk akmış daha sonra ılık sonrada sıcak akmaya başlamıştı. Sıcak su bedenimden akarken, gözümdeki yaşlarda yüzümden akıyordu. Sıcak su başımı ve omuzlarımı yakıyordu. Ama ben içimdeki yangının acısından dışımdaki yangını hissetmiyordum. Kabinden çıkıp dolaptan aldığım beyaz bornozu üstüme geçirmiştim.
Aynanın karşısına geçtim ve yüzüme baktım. Yüzüm ve gözlerim kızarmıştı. Saçlarımdan akan sular yere düşüyordu. Bornoz bedenimden kayıp yere düşmüştü. Omzumdaki deriler sıcak suyun etkisiyle kızarmıştı. Dolaptan aldığım kıyafetleri giymiş, yerde duran kıyafetlerimi de banyodaki kirli sepetine atmıştım. Bu sefer kendime makyaj yapıp odadan çıkmıştım. Merdivenlerden inip salona girdiğim zaman odanın boş olduğunu gördüm. Acaba Boran nereye gitmişti? "Boran'a mı bakmıştın?" diyen ve salona giren Berfe hanıma dönüp baktım.
"Boran karısının yanında odada." deyip gülümsemişti. Beynim uyuşmuş gibi hiç bir şey hissetmiyordum. "Berfin'de onun karısı." dedi ve koltuğa oturdu. "Anne sen ne yapmaya çalışıyorsun?" diye sordum. "Benim derdim sadece erkek torun." deyip arkasına yaslandı. Geçip orada bulunan kanepeye oturdum. "Sadece torun istiyorsan bana laf sokar gibi konuşmazdın." dedim. Berfe hanımın gözlerindeki öfkeyi görebiliyordum. "Sana yaşatılanların cezasını bana çektiriyorsun." dedim. Berfe hanım gözlerindeki yaşları gizlemek ister gibi bakışlarını başka tarafa çevirmişti. "Ben kimseye ceza çektirmiyorum." dedi.
"O zaman neden bana düşmanınım gibi davranmaya başladın." dedim. Berfe hanım bana bakmadan nefesini vermişti. "Her şey Rojda'nın yüzünden oldu." demişti. Sanki benimle değil kendi kendine konuşuyor gibiydi. "Rojda senin abine kaçmasaydı. Bende Berfin'i senin yerine bu eve gelin getirecektim." demişti. "Berfin zaten sonunda bu eve gelin diye geldi." dedim.
Ama o beni duymamış gibi konuşmaya devam etti. "Rojda, Berfin'in abisiyle nişanlıydı. Ama o salak kızım senin abine kaçarak her şeyi mahvetti." dedi. Duyduklarımla gözlerim kocaman açılmıştı. Demek Rojda'nın nişanlı olduğu kişi Berfin'in abisiydi. "Daha sonra Berfin'in abisi başkasıyla evlenmiş ama evlendiği kızın erkek kardeşi yokmuş. Berfin'in, Boran'ı sevdiğini bildiğim için onu buraya getirdim." dedi. Şuan ne diyeceğimi bile bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
General Fiction{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...