Aynanın karşısına geçmiş, üzerime giydiğim gebelik kıyafetine bakıyordum. "Gülüm daha hazır değil misin?" diye soran ve yanıma gelen Boran'a başımı çevirip bakmıştım. "Hazırım gidebiliriz." dedim. "Can nerede?" diye sormuştu. "Zilan onu giydiriyordu." dedim ve odadan çıktım. "Zilan hadi gidiyoruz." diyen Boran, Zilan'a seslenmişti. Zilan ve Can'da yanımıza gelince evden çıkmıştık. Boran, Can'ı kucağına almıştı. Merdivenlerden inmiş ve dışarı çıkmıştık. Harun, Ruken ve çocuklar bizi dışarı da bekliyordu. "Lunaparka gitmeye hazır mısınız?" diye soran Boran çocuklara bakmıştı. "Evettt." diyen çocukların yüzlerindeki mutluluk görülmeye değerdi.
Kaza ve mahkeme derken lunaparka gitmeyi yine ertelemiştik. Ama şimdi lunaparka gidiyorduk. Arabalara binmiş ve yola çıkmıştık. İlk defa lunaparka gidecektim. Çocuklar gibi bende heyecanlıydım. Çocukken yaşayamadıklarımı Boran bana yaşatıyordu. Lunaparka gelince arabalardan inmiştik. Çocuklar heyecandan yerlerinde duramıyor, gözlerindeki mutlulukla oyuncaklara göz gezdiriyorlardı. "Kim neye binmek ister?" diye soran Harun çocuklara bakıyordu. Asel ve Asaf hep bir ağızdan "Dönme dolaba binelim!" diye bağırmışlardı.
Hep beraber dönme dolaba binmiştik. Şehir sanki ayaklarımızın altındaydı. İnsanlar bir karınca gibi gözüküyordu. "Batın." diyen Can parmağını ileriye doğru uzatmıştı. Bende onun gibi büyük bir heyecanla etrafıma bakıyordum. Boran kolunu bana sarınca koluna yaslanmıştım. Dönme dolaptan inince bu sefer çarpışan arabalara binmişlerdi. Ben hamile olunca Boran benim binmeme izin vermemişti. Çocukların kahkahası havada uçuşuyordu. Can babasının yanına oturmuş ve arabalar çarptıkça kahkaha atıyordu. Asaf ve Asel'de kahkahalarla gülüyordu.
Elimdeki pamuk şeker burnuma yapışmıştı. Boran bana bakmış "Temizlemene yardım edeyim." demiş ve burnumdaki pamuk şekeri öperek silmişti. "Ben elma şekeri de istiyorum." dediğimde "Hemen alıp geliyorum." demiş ve Pamuk şeker satan adama doğru gitmişti. Onun gibi biriyle evli olduğuma bir kez daha şükür etmiştim. O gün onun öldüğünü söylediklerinde dünya yıkılmış gibi hissetmiştim. Canımdan resmen can kopmuştu. Sonra hayatta olduğunu öğrenince dünyalar benim olmuştu.
Boran elindeki elma şekeriyle yanıma gelmişti. Uzattığı elma şekerini almış ve yemeye başlamıştım. Çocukken çarşı ve pazar da görürdüm ama annem paramız yok deyip almazdı. Paramızı böyle gereksiz şeylere harcamamamız gerektiğini babam hep ona söylerdi. O yüzden de annem alamazdı. Bir gün abimle gizli gizli almış ve yemiştik. Şimdi doya doya yesem bile eski tadını ve kokusunu alamıyordum. Can'ın ağzı ve yüzü de elma şekeri olmuştu. Elimdeki ıslak mendille silmiştim. "Harun hadi hız trenine binelim." diyen Boran'a başımı çevirip bakmıştım. Harun yanımıza gelmiş "Tamam hadi binelim." demişti. Hız treninin yanına gitmişlerdi. Çocukları bana emanet etmiş ve trene binmişlerdi.
Ben hamile olduğum için yine bu eğlenceden mahrum kalmıştım. Bir yanım deli gibi trene binmek istiyordu ama bir diğer yanım ise korkuyordu. Hız treni hareket edince bazı kişiler çığlık atmaya başlamıştı. Boran'a baktığım zaman hiç korkmadığını görmüştüm. Kendinden emin bir şekilde duruyordu. Ruken ve Zilan çığlık çığlığa bağırıyor, Harun ise kahkaha atıyordu. Çocukları da orada bulunan küçük trene bindirmiştim. "Rojin seni burada görmek ne büyük sürpriz." diyen sesle başımı yanımda duran adama çevirmiştim. "Sizi de burada görmek bana sürpriz oldu." dedim ve gülümsedim. "Tatilimi bu şekilde değerlendireyim dedim. " demişti.
Yanına gelen kadına ve çocuklara kısa bir bakış atmıştı. "Eşim ve çocuklarım." dediği zaman yüzümde büyük bir şaşkınlık oluşmuştu. "Benim adım İpek." diyen kadına bakıp "Bende Rojin." dedim ve uzattığı elini sıktım. "Sen buraya kiminle geldin?" diye soran Gökhan beye bakmıştım. "Eşim, Kaynım ve kaynımın eşi bi de çocuklarla geldik." dedim ve elimi hız treninin olduğu tarafa uzattım. "Ne güzel." diyen İpek'e bakmış ve gülümsemiştim. "Çarpışan arabaya binmek istiyoruz." diyen çocuklara bakan Gökhan bey ardından bana bakmıştı. "Seni görmek güzeldi, tekrar görüşmek üzere." demiş ve elini uzatmıştı. "Görüşürüz." dedim ve elini sıktım. Yüzündeki gülümsemeyle karısının ve çocuklarının arkasından gitmişti.
"O kimdi?" diye soran Boran'a başımı çevirip bakmıştım. "Doktor Gökhan bey." dedim. "Ne işi var ki burada?" diye sorduğu zaman "Ailesiyle gelmiş, hem gezmek onunda hakkı değil mi?" dedim. "Gezsin bir şey demedim." demiş ve Can'ı kucağına almıştı. Boran'ın koluna girmiştim ve beraber arabaya doğru ilerlemiştik. Can, Boran'ın omzuna yatmış ve uyuklamaya başlamıştı. "Harun biz gidiyoruz hem Can'da yoruldu." diyen Boran'a Harun bakmış "Tamam siz gidin biz biraz daha kalacağız." demişti. "Tamam." diyen Boran, Can'ı arabanın arka koltuğundaki çocuk koltuğuna yatırmıştı. "Görüşürüz gençler." dedim ve onlara el salladım. Onlarda bana aynı şekilde el sallamışlardı. Bizde arabaya binmiş ve yola çıkmıştık.
Zilan, Can'ı kucağına almış ve eve girmişti. Boran ve ben ise arabada kalmıştık. "Gökhan beyi orada görmeyi beklemiyordum." diyen Boran'a baktım. "Bende beklemiyordum, ayrıca adam evliymiş." dediğim zaman "Gerçekten mi?" diye sormuştu. "Evet eşi ve çocuklarıyla gelmişti." dedim. "Neyse hadi eve girelim." dediği zaman onun kolunu tutmuştum. "Eve girmek istemiyorum." dedim. "Ne yapalım o zaman nereye gitmek istersin?" diye sormuştu. "Bilmiyorum ama canım sıkılıyor." dedim. "Rojin ben çok yorgunum eve gidip dinlenmek istiyorum." demişti. "Tabi siz eğlendiniz. Ben ise sizi seyrettim." dedim ve yüzümü asıp ona baktım.
"Vapura binelim mi? Martılara simit atarız." dedim. Nefesini vermiş ve bana bakmaya devam etmişti. "Başka zaman gideriz şimdi çok yoruldum." demişti. "Başka zaman da ben gelmem." dedim ve kapıyı açmak için hamle yaptığımda Boran'ın eli beni durdurmuştu. "Beni de anla yorgunum diyorum." dedi. "İyi hadi eve girelim." dedim. Elini çeneme koymuş ve yüzümü yüzüne yaklaştırmıştı. Dudakları dudaklarımı öptüğü zaman gözlerimi kapatmıştım. İçimdeki kırgınlık uçup gitmiş yerini heyecana bırakmıştı. Dudaklarımız ayrılınca ikimizde derin bir nefes almıştık. "Söz veriyorum başka zaman gideceğiz." dediği zaman "Tamam." dedim. Yüzümdeki tebessümü görünce o da bana gülümsemişti.
Boran yatak odasına gitmiş bende oturma odasına girmiştim. Aslında bende yorulmuştum. Kendimi kanepeye bırakmış ve ayaklarımı sehpanın üstüne uzatmıştım. Belimin ağrısı böyle oturunca daha çok artmıştı. Ayağa kalktım ve salondan çıktım. Yatak odasına girince Boran'ın yatakta uzandığını görmüştüm. "Bende yoruldum." dedim ve yatağa yanına uzandım. Boran elindeki telefonu komodinin üstüne koymuş ve bana dönmüştü. "Seninle evlendiğim için çok mutluyum." dediği zaman yüzümde hem şaşkınlık hemde mutluluk belirmişti. Nefesimi verip yutkundum. "Bende çok mutluyum." dedim ve dudaklarından öptüm. Geri çekilmediğimi görünce dudaklarımdan öpmüş, kendini de beni de mutluluğun kucağına atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Ficción General{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...