İçimdeki heyecanı kelimelerle tarif etmem neredeyse imkansızdı. Şuan öyle mutluydum ki bu mutluluğun hiç bitmesini istemiyordum. "Evlilik yıl dönümümüz kutlu olsun." dedi. Yüzümdeki mutluluğun kaynağı olan Boran'a gözlerimdeki mutlulukla baktım. Boran elindeki kadehi kaldırmış "Güzel yıllara." demiş ve benim kadehimle tokuşturmuştu. Şömine de yanan odunlar cızırtılı sesler çıkarıyor, arkada çalan müziğin sesine karışıyordu.
Elimdeki kadehten büyük bir yudum içmiştim. Benim içtiğim şampanya da alkol yoktu. Ama Boran'ın içtiği şampanya alkollüydü. "İyi kötü günlerimiz oldu. Ama seninle evlendiğim için hiç pişman olmadım." dedi ve elindeki kadehi masaya koydu. "Bende seninle evlendiğim için hiç pişman olmadım. İyi ki seninle evlendim." dedim. "Yemeğimiz bitince sana bir sürprizim daha olacak." dedi. "Neymiş?" diye sordum. Kalbim heyecanla küt küt atıyordu. "Sürpriz." demiş ve çatalındaki et parçasını ağzına atmıştı.
Bıçak yardımıyla tabağımdaki etten bir parça kesmiştim. Çatalımı kestiğim parçaya batırdım ve eti ağzıma attım. Et lokum gibi olmuş ve ağzımda enfes bir tat bırakmıştı. "Ellerine sağlık, et harika olmuş." dedim ve bir parça daha kesip ağzıma attım. "Afiyet olsun gülüm." demişti. "Boran sen yemek yapmayı nereden öğrendin?" diye sordum. "Yemek kursuna gittim." dediği zaman şaşırmıştım. "Gerçekten mi?" diye sordum. Başını sallamış "Evet." demişti.
Evlilik yıl dönümünü kutlamak için bir dağ evi kiralamıştık. "Sürprizin ne?" diye sormuştum. Boran hiç bir şey dememiş ve elimi tutup beni yatak odasına çıkarmaya başlamıştı. Yatak odasına girdiğim zaman yatağın üstünde bir fotoğraf albümü gözüme çarpmıştı. "Sürprizin bu mu?" diye sordum. "Sürprizin küçük bir parçası diyelim." dedi ve yatağın üstüne oturdu. Eliyle yatağın üstüne hafifçe vurmuş "Gel yanıma otur." demişti. Yanına oturduğum da albümü eline almıştı.
Albümün her sayfasında benim, onun ve oğlumuz Can'ın fotoğrafları vardı. Her fotoğrafta parmaklarımızı gezdirmiş, anılara dalmıştık. Bazen gülüyor bazen hüzünleniyorduk. "Ben birazdan geliyorum." demiş ve yataktan kalkıp odadan çıkmıştı. Can'ın dil çıkardığı fotoğrafta parmaklarımı gezdirdim. Burnumun direği sızlayınca onu şimdiden özlediğimi fark ettim. Gözlerim dolunca göz yaşım akmadan parmaklarımla silmiştim.
Boran ve benim ilk evlendiğimiz zamanlar çektikleri bir fotoğrafa gözlerim kayınca içimde bir burukluk oluşmuştu. O anlar bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmişti. Karnıma yediğim ufak tekmelerle elimi karnıma koydum. "Seninle de güzel anılarımız olacak canım kızım." diye fısıldadım. Acaba Boran nereye gitmişti? Bana daha ne gibi bir sürpriz hazırlamıştı? Kapı açılmış ve Boran içeriye girmişti.
"Sana değerli bir şey almayı düşündüm ama bunlar seni mutlu etmez biliyorum." demişti. "Evet benim için para çok değerli değil." dedim. Elindeki kutuyu bana uzatmıştı. Gözlerim kutuya kayınca kaşlarımı kaldırdım. "Bu ne?" diye sordum. "Açmadan bilemezsin." dedi. Kutuyu elime aldım ve titreyen parmaklarımla açtım. Kutunun içinde üzerinde isimlerin yazılı olduğu altın bir kolye vardı
«Boran, Rojin, Can, İnci» kolyenin üstünde aynen böyle yazıyordu. İnci kimdi hiç bir fikrim yoktu. "Boran, İnci kim?" diye sordum. "Kızımızın adı." dediği zaman şaşırmıştım. "Adını İnci mi koydun?" dedim. "Evet o benim en değerli İnci tanem." deyince karnımdaki ufak tekmeleri hissemiştim. "Galiba kızımız da adını sevdi." dedim. Yanıma gelmiş ve elini karnıma koymuştu. "Sen benim en değerli varlığımsın." diye fısıldamıştı. O an gözlerim dolmuş, bir kaç göz yaşı yanaklarımdan süzülmüştü.
Boran eline aldığı kolyeyi boynuma takınca enseme öpücük kondurmuştu. Öpücüğüyle boynum gıdıklanmıştı. Elini çenemde hissedince başımı ona çevirmiştim. "Benim için sen ve çocuklarım paradan daha değerlisiniz." dedi. "Benim içinde öyle." dedim. Dudaklarıma değen dudakları beni bulutların üstüne çıkarmıştı. Kalbim heyecandan küt küt atıyordu. Saçlarımda dolaşan elleri sırtıma inmişti. Ellerimi onun ensesine koymuş, saçlarını parmaklarımla okşuyordum.
Dudakları boynuma doğru yol çizmişti. Boynuma değen nefesiyle alt tarafım alev almış gibi yanmaya başlamıştı. "Şuan sadece seni mutlu etmemi ister misin?" kulağıma bu cümleleri fısıldadığı zaman kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. "Evet istiyorum." dedim. "O zaman kendini bana bırak leydim." demişti. "Tamam nasıl isterseniz lordum." dedim. Üzerimdeki kıyafetleri yavaş bir şekilde çıkarmaya başlamıştı. Her kıyafeti çıkarışında öpücükler konduruyor benim daha çok kendimden geçmemi sağlıyordu.
Şuan kendimi bir alev topuna dönmüş gibi hissediyordum. Alnım ve bedenim terden sırılsıklam olmuştu. "Çok heyecan yaptın galiba." diyen Boran arsız bir şekilde bana gülümsemişti. Yanaklarım kızarınca gözlerimi başka tarafa çevirmiştim. Bacak aramda dudaklarını hissedince zevkle inlemiştim. "Boran." diye bildim. Ellerimin arasındaki saçlarını okşarken beni kendimden geçirmesine izin verdim. Her dil darbesi bir öncekinden daha iyiydi. Ağzımdan iniltiler döküldükçe Boran'da hızlanıyordu. Gözlerimi kapattığım zaman gözlerimin içinde renk patlamaları yaşanıyordu. Sanki içimde rengarenk havai fişekler patlıyordu.
Nefes nefese kalmıştım ve nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. "Nasıldı hoşuna gitti mi?" diye sordu. "Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmadım." dedim. "Ötekilere kıyasla bu en iyisi miydi diyorsun yani?" diye sormuştu. "Hayır senin yaptığın her şey çok iyi." dedim ve onu kendime çekip dudaklarına öpücük kondurdum. "Üstünü giy öpücüğümüze şömine karşısında devam edelim." demiş ve üzerimi giymeme yardım etmişti. Aşağıya şöminenin yanına gelmiştik. Orada bulunan koltukları Boran kenara çekmişti. Ortaya beyaz post şeklinde bir halı sermişti. Eline viski şişesini ve bardağını almış ardından yere oturmuş "Hadi gülüm gel." demişti. Yanına gittim ve dizlerine başımı koydum.
Boran içkisini yudumlarken onu izliyordum. Şömineden yansıyan alevlerin ışığı erkeksi hatlarını daha da ön plana çıkarıyordu. Bardağını yere koyduğu zaman bana bakmıştı. O an onunla göz göze gelmiştik. Boran eğildiği zaman gözlerimi kapatıp dudaklarımı araladım. Dudakları dudaklarımla buluşunca içimde heyecan patlaması yaşanmıştı. Elleri saçlarımı okşarken kafamı kaldırdım. Nefes almadan öpüşüyorduk ve bu anın hiç bitmesini istemiyordum. Nefes almaya ihtiyaç duyunca dudaklarımız ayrılmıştı. İkimizde nefes nefese kalmıştık. Boran beni belimden tutup kucağına çekmişti.
Boynuma değen dudakları ağzımdan ufak iniltilerin çıkmasına sebep oluyordu. Biraz kendimi geriye doğru yatırdığımda bu sefer dudaklarını göğüslerime getirmişti. Dili meme uçlarımda daireler çizerken bedenime sıcak basıyordu. Saçlarını parmaklarımın arasına almış ve okşuyordum. Göğüslerimde şuan kırmızı izler bıraktığını biliyordum. Boran son bir kez büyük bir iştahla göğüslerimin tadına bakıp geri çekilmişti. "Durmam lazım yoksa hiç iyi şeyler olmayacak." demişti. Kalçamın altında sertleşmiş erkekliğini hissedebiliyordum. "Sen beni mutlu ettin bırakta bende seni mutlu edeyim." dedim.
Boran ayağa kalkınca pantolonun fermuarını açmıştım. Erkeklik organını elime aldım ve ağzımın içinde dolaştırmaya başladım. Her hareketimde Boran'ın ağzından iniltiler dökülüyordu. Elleri saçlarımdan tutunca başımı bacak arasına doğru bastırmıştı. "Bebeğim çok iyisin." dediği zaman dilimi etrafında gezdirdim. Ağzımda kocaman olmuş şeyin onun kutsal hazinesi olduğunu biliyordum. Şuan bütün hücreleri buraya toplanmıştı. Boran'ın elleri ve bütün vücudu terlemişti. Nefes nefese kaldığı zaman saçlarımdaki elleri beni yönlendiriyordu.
Boran nefesini düzüne sokmaya çalışırken "Sen neymişsin be." diye bilmişti. "Hoşuna gitti mi?" diye sordum. "Hem de nasıl resmen kendimden geçtim." demişti. Boran'ın gömleğinin üst düğmeleri açıktı. Bir iki düğmesini de ben açtım ve terden kayganlaşan göğüslerinde ellerimi dolaştırmaya başladım. Nefesi saçlarımın üstünü okşuyordu. Göğüslerinin üstüne ufak öpücükler konduruyordum.
Boran yere postun üstüne uzanınca beni de yanına çekmişti. Elleri saçlarımı okşarken bende ellerimi göğüslerinde dolaştırmaya başlamıştım. Elimi kalbinin üstüne koyduğum zaman kalbinin küt küt attığını hissetmiştim. "Seni çok seviyorum kadın." dedi. Başımı kaldırıp suratına bakmıştım. "Bende seni seviyorum adam." dedim. Ellerini başıma koymuş, dudaklarımı tekrar dudaklarıyla buluşturmuştu. Aklımızda şuan sadece birbirimizi mutlu etmek vardı. Ve ben bu gecenin sonsuza kadar sürmesini istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Ficción General{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...