Bölüm 49

730 20 8
                                    

Karnıma saplanan ağrılarla gözlerimi açmıştım. Karnıma bıçaklar saplanıyormuş gibi ağrılar hissediyordum. Dişlerimi sıkmış, yattığım yerden doğrulmuştum. Zorda olsa yataktan çıkmış kapıya doğru gitmiştim. Ruken ve Harun evde değildi? Şimdi ben ne yapacaktım? "Allahım bana yardım et." dedim. Acı yüzünden gözlerimden yaşlar akmıştı. Doktor'un öğrettiği gibi nefesimi alıp veriyordum.

Telefonumu bulmuş Boran'ın numarasını aramıştım. "Alo Rojin ne oldu?" demişti. "Boran çabuk gel. Bebek bebek geliyor." diye bildim. "Tamam hemen geliyorum." demiş ve telefonu kapatmıştı.

"Oğlum lütfen dayan şimdi baba gelecek ve bizi hastaneye götürecek." dedim. Bacaklarımın arasında bir sıcaklık hissedince başımı aşağıya çevirmiştim. Sanki bacaklarımın arasına bir kova sıcak su dökülmüştü. Karnıma aralıklarla giren sancılarla kıvranmaya başlamıştım. "Rojin geldim." diyen sese başımı çevirdim.

Boran hemen yanıma koşmuş, beni kucağına almıştı. "Dayan gülüm seni hemen hastaneye yetiştireceğim." demişti. Arabanın arka koltuğuna oturmuştum. Boran direksiyonun başına geçmiş, arabayı çalıştırmıştı.

Ne kadar dişlerimi sıksam da acım hafiflemiyordu. "Boran hızlı sür şu arabayı!" diye sitem ettim. "Tamam sen yeter ki sakin ol." demişti. Kısa sürede hastaneye gelmiştik. "Sedye getirin!" diye bağıran Boran'ın sesini duymuştum. Sonra her şey karanlığa gömülmüştü.

"Anne bak kuş." diyen sesle gözlerimi açtım. Çimenlerin üstünde uyaya kalmıştım. Tepemde her yeri ısıtan güneş vardı. "Anne bu kuş benim olsun mu?" diyen oğluma bakmış "Ama onun evi burası." demiştim. "Ama ben onu çok sevdim. Ne olur bizimle gelsin." demiş ve üzgün gözleriyle gözlerimin içine bakmıştı. "Ama onu alamayız ki." dedim ve başını okşadım. Suratını asmış "Sen beni sevmiyorsun, ben sana küstüm." demişti. "Ben seni her şeyden ve herkesten çok seviyorum." dedim. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı.

Keskin bir acıyla gözlerimi açmıştım. Beyaz ferah bir odadaydım. Kolumda arada kolumu sıkan bir cihaz vardı. Parmağıma da bir şey takmışlardı. Ellerim karnıma gidince, karnımın indiğini ve bebeğimin orada olmadığını anlamıştım. O anda karnıma bir ağrı saplanmıştı. "Bebeğim bebeğim nerede?" dedim.

Kalbim korkuyla küt küt atıyordu. "Lütfen bebeğimi verin bana!" diye bağırdım. "Sakin olun bebeğiniz gayet sağlıklı onu yeni doğan ünitesine aldık." diyen ve maske takan bir adam bana bakıyordu. Kaşlarımı çatmış adama bakmıştım. "Ama ben doğum yapmadım ki." dedim. "Sizi acilen sezaryene almak zorunda kaldık. Suyunuz çoktan gelmişti ama siz kendinizde değildiniz." demişti. "Bebeğim iyi ama değil mi?" diye sordum. "Merak etme bebeğin gayet iyi." demişti.

Bir kaç hasta bakıcı gelmiş ve beni bir odaya götürmüşlerdi. Hasta bakıcılar gidince Boran yanıma gelmişti. "Gülüm geçmiş olsun." demiş ve alnıma öpücük kondurmuştu. Boran'a bakışlarımı çevirip bakmamıştım. Ruken elindeki kırmızı kurdaleyi başıma bağlamış "Geçmiş olsun." demişti. "Teşekkürler." dedim ve gülümsedim. "Yenge geçmiş olsun." diyen Harun'a bakmış "Teşekkür ederim." demiştim. "Rojin, oğlun çok tatlı görmen lazım." diyen sesle bakışlarımı kapı tarafına çevirmiştim.

Beşiği getiren hemşirenin yanında duran Ruken bebeğe bakıyordu. Yataktan doğrulacağım sırada karnıma saplanan ağrıyla inlemiştim. "Ani hareket etme." diyen Boran kolumu tutup bana yardım etmişti.

Hemşire, oğlumu almış, kucağıma koymuştu. Oğlumun minicik ellerini sevmiş, eğilip öpmüştüm. "Sen ne kadar tatlı bir şeysin böyle." dedim. Gözlerini açmış bana bakmaya başlamıştı. "Oğlum hoş geldin." diyen Boran bebeğin elini tutmuştu. Boran'ın parmağını, küçücük eliyle sımsıkı tutuyordu. Bakışlarımı Boran'a çevirdiğim zaman sevgiyle oğluna baktığını görmüştüm. Boran bakışlarını bana çevirdiği zaman göz göze gelmiştik.

"Küçük paşamız acıktı onu emzirmelisin." diyen hemşirenin sesiyle bakışlarımı Hemşire'ye çevirdim. "Harun hadi biz çıkalım." diyen Boran, Harun'u da almış, dışarı çıkmıştı. Hemşire yanıma gelmiş, bebeği emzirmeme yardım etmişti.

Küçücük ağzıyla meme ucunu tutmaya çalışıyordu. Bazen tutamayınca ağlamaya başlıyordu. Doyduğu zaman gözlerini kapatmıştı. Hemşire onu kucağımdan almış, beşiğine yatırmıştı. "Bir şey lazım olursa beni çağırırsınız." demiş ve gitmişti. "Sana ve bebeğe kıyafet getirdim." diyen Ruken'e bakmış "Siz olmasanız ben ne yapardım." demiştim. "Rojin kızım geçmiş olsun." diyen ve yüzündeki mutlulukla gelen Berfe hanıma sarılmıştım. "Geçmiş olsun." diyen Serhat ağa elindeki çikolata paketini Ruken'e vermişti.

"Sağol baba ne zahmet ettin." dedim. "Hani benim torunum." demişti. "Gel dedesi gel minik paşamız burada." diyen Berfe hanım gözlerindeki parıltıyla bebeğe bakıyordu. "Maşallah Allah nazarlardan saklasın." diyen Serhat ağa tam altını beşiğin içindeki örtüye takmıştı. Berfe hanım da elindeki altını takmış "Allah analı babalı büyütsün." demişti. Serumumu değiştirmeye gelen hemşire "Hastamız biraz dinlensin. Sonra onu yürüteceğiz. Hastanın refakatçisi kim olacak?" demişti. "Anne Rojin'in başında ben kalayım." diyen Ruken'e bakmıştık. Berfe hanım Ruken'e bakmış "Tamam sen kal." demişti.

Harun ve Boran içeri girmişlerdi. Boran yanıma gelmiş ve kafamın altındaki yastığımı düzeltmişti. Acaba ne olmuştu da bir anda iyilik meleği kesilmişti. "Hadi biz gidelim sende dinlen." diyen Berfe hanıma başımı sallamıştım. Harun'da onlarla birlikte gitmişti. "Hadi sende git." demiş ve Boran'a bakmıştım.

"Tamam bir şey lazım olursa haber verirsiniz." demişti. "Her şeyimiz var teşekkür ederim." dedim. "Rojin neden böyle davranıyorsun?" diye sormuştu. "Nasıl davranıyorum?" diye bende ona sordum. "Sanki bir yabancıymışım gibi davranıyorsun." demişti. "Artık benim için bir yabancısın." dediğim zaman "Aradığında koşup gelen bir yabancı." demişti. "Tabi geleceksin sonuçta senin çocuğuna hamileydim." dedim.

Yatağın üstüne tam karşıma oturmuştu. Elini yüzüme koymuş, parmaklarıyla yanağımı okşamıştı. "İyiki hayatıma girdin. Yavru panda." dediği zaman gözlerim kocaman açıldı. "Sende dağ ayısısın." dedim. "Bak minik pandamız da uyuyor." deyip beşikte yatan oğlumu göstermişti.

Boran'ın parmakları ateş misali tenimi yakmaya başlamıştı. Kahverengi gözlerinde özlem duygusu barındırıyordu. Ama ben onu hemen öyle kolay kolay affedemezdim. Bana yaptıklarının cezasını çekmesi lazımdı. "Hadi git artık." dedim. Biraz daha burada kalırsa biliyordum ona yenilecektim. "Şimdi gidiyorum ama akşam geleceğim." demiş ve gitmişti.

Mışıl mışıl uyuyan bebeğime baktım. Melekler gibi her şeyden habersiz uyuyordu. Elimi uzatmış minik parmaklarına dokunmuştum. "Annen seni hep koruyacak hep yanında olacak." diye fısıldadım. Sanki beni duymuş gibi hareket etmişti. "Hadi sende biraz dinlen." diyen Ruken'e bakmıştım. Yanıma gelmiş yastığımı düzeltmeme yardım etmişti. Yüzümdeki tebessümle gözlerimi kapatmıştım.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin