Boran'ın anlatımıyla bu bölümü yazacağım..
Bir insan bir insandan daha ne kadar nefret edebilirdi. Sinirden elim ayağım titriyor, öfkeden içim kavruluyordu. İnsan ailesini maalesef seçemiyordu. Kendimi yine barlara vurmuştum. Şuan kıyıya vuran balık gibiydim. Elimdeki bardağı evirip çeviriyor aklımdakileri sindirmeye çalışıyordum. Babam en sonunda sınırlarımı çok zorlamıştı. Beni şuan sinir küpüne çevirmiş ve bu eseriyle gurur duyuyordu. Çünkü bunun başka bir açıklaması olamazdı.
"Abi ben bu şehri terk etmeye karar verdim." diyen sesle başımı yanımda oturan Harun'a çevirmiştim. "Nereye gideceksin?" diye sordum. "Neresi olursa buradan uzak olsun da gerisi önemli değil." demiş ve bardağında kalan içkisini kafasına dikmişti. El birliğiyle onunda hayatını mahvetmişlerdi. "Sen bilirsin ama bunu unutma ne zaman ihtiyacın olursa ben hep senin yanındayım." dedim. "Sağol, zaten senden başka kimsem yok." demişti. Bardağımı kafama dikip oturduğum yerden kalkmıştım. "Hadi kalkalım." dedim ve ona baktım. Harun'da ayağa kalkınca bardan çıkmıştık.
Harun kendi arabasına gitmişti. Bende kendi arabama binmiş, arabayı çalıştırmıştım. Kırmızı ışıkta durmuş, parmaklarımla hafif ritimlerle direksiyona vurmaya başlamıştım. Babam bugün bize evi satmak istediğini söylemişti. Annem nerede kalacak dediğimde sizde kalır demişti. Annem bunca yıllık emeklerinin bir anda heba olmasına yanıyordu. Babamdan da zaten bu beklenirdi. Onca yıllık karısına acımayan bize mi acıyacaktı?
Işık yeşile döndüğünde, nefesimi sesli bir şekilde vermiş ve arabayı sürmeye devam etmiştim. Arkada çalan müzik sesi bile kafamın içinde ki sesleri bastırmaya yetmiyordu.
Evin önüne gelince arabayı park etmiş, arabadan inmiştim. Çalan telefonumu cebimden çıkardım ve arayana baktım. Kaşlarımı çatmış ekrada ki numaraya bakmıştım. Tanımadığım bir numara beni arıyordu. Nefesimi verdim ve telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Efendim." dedim. "Boran beyle mi görüşüyorum." diyen bir kadın sesi duymayı beklemiyordum. "Evet benim siz kimsiniz?" diye sordum. "Ben Robin'in kız kardeşiyim." demişti. "Beni neden aradınız?" diye sordum. "Sizinle yüz yüze konuşma imkanımız var mı?" diye sordu.
"Buyurun evime gelin yüz yüze konuşalım." dedim. "Tamam olur. Konum atın oraya geleyim." demişti. "Tamam size konum atarım görüşürüz." dedim. "Tamam görüşmek üzere." demiş ve telefonu kapatmıştı. Bu neydi şimdi? Robin'in kız kardeşi mi vardı? Sanırım Robin'in annesi başkasıyla evliydi. İyi de kız kardeşi benimle ne konuşacaktı? Ona evin konumunu göndermiştim.
Elimde tuttuğum anahtarla kapıyı açmış, eve girmiştim. "Rojin gülüm ben geldim." diye Rojin'e seslenmiştim. "Geldin mi?" demiş ve salondan çıkmıştı. Dudaklarıma öpücük kondurmuş, geri çekilmişti. "Baban seni neden yanına çağırmış?" diye sormuştu. "Oturalım anlatacağım." dedim. Salona girmiş, kanepeye oturmuştum. Rojin'de gelip yanıma oturmuştu. Meraklı gözlerle gözlerimin içine bakıyordu. "Babam oturdukları evi satmaya karar vermiş." dedim. "Ne?" demişti. Kaşları şaşkınlıktan yukarı kalkmıştı. "Duydun işte evi satıp parasını Robin'e verecek." dedim.
"Neden böyle bir şey yapsın ki?" diye sormuştu. "Robin'in paraya ihtiyacı varmış." dedim. "Paraya ihtiyacı varsa gitsin çalışsın." dedi. "Hazır para eline geliyorken çalışacağını hiç sanmıyorum." dedim. Rojin'de benim gibi Robin'den hiç hazetmiyordu. "Bu arada bugün misafirimiz var." dedim. "Kim?" diye sordu. "Robin'in kız kardeşi benimle konuşmaya gelecekmiş." dedim. "Neden?" diye sorduğunda "Bilmiyorum." dedim.
Gözlerindeki kıskançlığı görebiliyordum. Çenesinden tutup yüzünü kendime çekmiş, dudaklarına öpücük kondurmuştum. "Yoksa kıskandın mı?" diye sordum. "Hiçte bile." demişti. "Kesin öyledir." dedim ve tekrar dudaklarından öptüm.
"Benim adım Sevda." demiş ve elini uzatmıştı. Uzattığı elini sıkmış "Memnun oldum." demiştim. "Eşim Rojin." dedim ve yanımda duran Rojin'i gösterdim. "Memnun oldum." demiş ve elini Rojin'e uzatmıştı. Rojin kadının elini sıkmış "Bende memnun oldum." demişti. "Robin hakkında benimle ne konuşacaksınız?" diye sordum. "Önce oturalım mı?" diye sormuştu. "Tabi buyurun." dedim.
"Robin sandığın gibi biri değil." dediği zaman "Nasıl?" diye sordum. "Onun tek derdi para." demişti. "Onu zaten biliyoruz. Buraya bunu söylemek için mi geldiniz? Keşke zahmet etmeseydiniz." dedim. "Beni dinleyecek misin?" demişti. Ben sizli bizli konuşurken kadın senli benli konuşuyordu. "Tamam sizi dinliyorum." dedim. "Robin abim babanızın parası için onun yanında, parası bitince onu terk etmeyi düşünüyor. " demişti.
"Bunu zaten biz biliyoruz." dediğim zaman bana bakmış "Robin aslında senin öz kardeşin değil." demişti. Sözleri üzerimde bomba etkisi yaratmıştı. Şok olmuş gözlerle ona bakmıştım. Benim kadar Rojin'de şaşırmıştı. "Ne demek şimdi bu?" diye sordum. "Annemi abimle konuşurken duydum. Robin aslında annemin başka bir adamdan olan oğluymuş." demişti.
Ne düşüneceğimi ve ne diyeceğimi şuan hiç bilmiyordum. Beynim durmuş, düşünme yetisini kısa süreliğine sanki kaybetmişti. "Peki bunu babamda biliyor mu?" diye sordum. "Hayır bilmiyor." dediği zaman "Bilmesine gerek yok." dedim. Bana soru sorar gibi bakınca arkama yaslanmıştım. "Bırakın Robin onun elindeki her şeyi alsın. Babam beş kuruşu olmadan orta da kalsın da görsün." dedim. Sevda neyden bahsettiğimi anlayınca gülümsemiş ve arkasına yaslanmıştı. "Bir kahvenizi içerim." demiş ve Rojin'e bakmıştı. Bu kızda aynı abisi gibi açık sözlüydü. "Tabiki." diyen Rojin bana dönmüş "Bitanem sende ister misin?" diye sormuştu. "Olur." dedim.
Parmaklarımın arasındaki fincanın kulpunu tutmuş, kahvenin o yoğun kokusunu içime çekmiş, sıcak kahvemden bir yudum içmiştim. Sıcak sıvı boğazımdan geçerken kahvenin tadı dilimde kalmıştı. "Ellerine sağlık gülüm." dediğim zaman "Afiyet olsun bitanem." diyen Rojin bana yüzündeki gülümsemeyle bakmıştı. "Ne güzel bir çiftsiniz Allah ayırmasın." diyen sesle bakışlarımı karşımda oturan Sevda'ya çevirmiştim. "İnşallah darısı başınıza." dediğimde "İnşallah." demiş ve kahvesinden bir yudum almıştı.
"Anneniz o zaman babama yalan mı söylemiş?" diye sordum. "Öyle görünüyor." dediği zaman "Peki neden böyle bir şey yapmış?" diye sordum. "Aslında annem Robin'in babasının Serhat bey olduğunu sanıyormuş. Dna testi yaptırınca gerçekleri öğrenmiş ama yıllardır bunu babanıza söylememiş, çünkü onu kaybetmekten korkmuş." demişti. Elindeki fincanı sehpaya koymuş "Annem babanızı gerçekten seviyor, her gece onun için göz yaşı döküyor." dediğinde "Sevdiği adama yani babama ihanet etmiş ama." dedim.
Sevda neyden bahsettiğimi anlamış "Hayır öyle değil." demiş ve boğazını temizlemişti. "Annem babanızı tanıdığında başkasıyla evliymiş, sonra babanızla tanışmış ve birlikte olmuşlar." dedi. "Sonra o adamdan boşandı ve benim babamla evlendi." demişti. Şuan beynim alev almış gibi yanıyordu. Bu bilgiler bana çok fazla gelmişti. "Gerçekten annem babanızı seviyor." dedi. "Peki bu bilgi bizim ne işimize yarayacak?" diye sordum. Sevda dudaklarını büzmüş "Bilmiyorum." demişti. "Aslında babamda annenizi seviyor." dedim. Kabul etmek istemesem de bu bir gerçekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Tiểu Thuyết Chung{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...