Multimedya; bölüm şarkısı bırakıyorum, umarım sizinde sevdiğiniz bir şarkıdır. LP- Lost On You
İyi okumalar dilerimm💜💜
----
Şimdi hangi ateşe düşüyordu, çocukluğumda attığım kahkahalar?
Küçük bir kız çocuğu koşturuyordu apseli zihnimin, ölü topraklarında. Kanlı parmaklarının arasında beyaz bir çiçek tutuyor ve o çiçekle ölü toprağımı süslemek istiyordu.
Bilmiyordu ki, elindeki çiçek, kanatılmış zihnimden daha ölüydü.
Yine de hiçbir şeyi umursamadan, kendinden daha çok yaşayan çiçeği, bir umutla dikiyordu ölü toprağa.
Küçüğüm,
Ölü olan yerlerde nefes alınmaz.
Bu yüzden nefes için çırpınıyor ya ciğerlerim.
Ölü toprağım cansız çiçeği kendine kattığında, küçük kız saçlarını, umudunun intiharına yardım ederek ona bir urgan yapıyor ve umutlarıyla beraber kendini de asıyor. Onun acı dolu ruhu, avuçlarında, umutlarını taşıyarak göğe yükseldiğinde ise onu karşılayan şey cennet değil araf oluyor.
Hissettiğim korku, zihnimin duvarlarından çarpıp beni bulduğunda düşüncelerimin önüne bir bariyer konmuş, dudaklarıma prangalar geçirilmişti.
Titreyen parmaklarımla kağıdı buruşturup çantama atarken Rüzgâr'ın yanıma geldiğini gördüm. "Cem'i aradım, buraya geliyormuş." Yüzümdeki ifadeyi silmeye çalışarak başımı salladığımda kaşları derinden çatıldı. İki kaşının ortasındaki çukura hissettiğim korkuya karşı şüphe tohumları dökülmüştü.
"Sen iyi misin? Rengin soluklaşmış."
"İyiyim," diye konuştuğumda sesim çatallaştığı için bir sonraki dudaklarımı açışım için boğazımı temizledim. "Sorun yok. Bunu kim yapmış olabilir Rüzgâr?" Sorunun cevabını biliyor olmak beni korkutan bir ayrıntıydı.
"Emin değilim, belki birinin eşek şakasıdır?" Öyle olmasını istediğim için sessizliğe gömülerek kalktığım koltuğa tekrar geçtim ve başımı ellerimin arasına alarak zihnimi dondurmaya çalıştım. Lâkin kelimeye yüklenen anlamlar derindi, bir kelimeye baktığınızda o an söylenen şeyden fazlasını düşünebiliyordunuz.
Uçurumdan dönerken görmediğim bir yabancının benimle oturmak istediği bir kumar masası vardı ve o kumar masasında yanındaki şeytanları görebiliyordum.
Arabada beklediğim zaman içerisinde Cem gelmiş, lastikleri değiştirmişlerdi. Onların bu işi polise taşıyıp taşımamak arasında girdikleri tartışmalar bir kulağımdan girip diğer kulağımdan çıkarken Cem gitmiş ve biz, Rüzgâr ile uçurum kenarından çıkmıştık. "Almina, sorun ne? Biliyorum, bu korkutucu bir olay ama bana güven lütfen." Başımı cama yasladığım için yüzündeki ifadeyi göremiyordum ama onu sınır dışımda bıraktığım halde yaptığı ihtilal sinirlerimi bozuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN PENÇELERİ
ChickLitZamanın katledildiği bir gece yarısı kanın sirayet ettiği ay, fecr'in kaybolduğu gökyüzüne sığındı. Tanrı, birbirlerine idam ettiği iki ruhsuz meleği kemikten kalemlerine doldurdu. Akan her damla göz yaşı kader sayfasına yazıldı. Akrep ile yelkovan...