GP -43-

1K 94 338
                                    

Multimedya; Bölüm Şarkısı; Yüzyüzeyken Konuşuruz-Ölsem Yeridir

İyi okumalar dilerimm, yine satır aralarında sizi bekliyor olacağımm💜💜

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar dilerimm, yine satır aralarında sizi bekliyor olacağımm💜💜

-----

Sevgilim seni ilk tanıdığımda hamleni yaparak başlatmıştın bu oyunu, ben ise yanındaki şeytanı göremeyecek kadar sana odaklanmıştım.

Sevildiğimi hissettim,

Şah.

Gerçekleri öğrendim,

Mat.

Şaha kalkan düşüncelerim onu yıkmak için atağa geçtiğinde, ondan önce yenilgimi vermiştim. Düşüncelerim yıkılmış bir harabe gibi yere uzanırken güneş gece vaktinde kana bürünerek doğmuştu. Ona yenilmiştim ve belki de bu yenilgilerin en güzeliydi.

Yani...öyle olmalıydı. Onun isminin geçtiği bir şeyin kötü olma ihtimali yoktu sonuçta.

Ruhu, ruhumu veryansın ederken kalbim çoktan kalbine esir düşmüştü. Onu tanıdığım ilk andan itibaren birbirimize prangalandığımızı biliyordum, ondan giderken bile bileklerime emare bırakan kelepçelerle peşimde onu sürüklüyordum çünkü. Kelimelerin, gördüğüm kâbus karşısında kifayetsiz kaldığını fark ettiğimde başımdaki nevrotik ağrı ile gözlerimi aralamıştım. Kutay ortalıkta gözükmüyordu ama cüzdanı ve telefonu komodindeydi, muhtemelen aşağı inmişti. 

Yerimden kalkıp kendimi banyoya attığımda ilk yaptığım şey yüzüme defalarca su çarpmak olmuştu. Sanki gözlerimden beynime uzanan yollara defalarca ton ağırlığında taşlar düşüyordu, başım zonkluyordu.

"Sikeyim ya içmek zorunda mıydım gerçekten?" Lavabonun kenarlarından destek alarak yansımama odaklandım ve su damlacıklarının kendilerine bir yol çizip çeneme doğru yol aldıklarını gördüm. Gözlerimin beyazlıklarına kan çökmüştü, sanki işlediğim günahların tohumları harelerime düşmüştü de göz yaşlarımla büyüyerek gözlerime sinmişti. Önce banyodan daha sonra odadan çıktım ve merdivenleri inerek etrafa kısa bir bakış attım.

"Kutay?"

"Mutfaktayım." Salonda, koltuğun üstünde uyuyan Araf'ın tüylerin sevip onu rahatsız ettikten sonra mutfağa yöneldim ve kapının eşiğinde durarak kollarımı göğsümde topladım.

"Kahvaltı mı hazırlıyorsun?" Kutay iki kupaya kaynayan suyu koyarken bana dönüp göz kırptı ve dünya bundan büyük devrimi henüz görmedi. "Evet güzelim, senin için." Dudağımın kenarında bir gülüş belirirken yerimde hareketlendim ve yanağına ufak bir öpücük kondurduktan sonra sandalye çekip oturdum. Kutay doldurduğu kupayı önüme koyup karşıma oturduğunda harelerim ona iliklenmişti. Bakışları anlam veremediğim şekilde tereddütlüydü, bir şey söylememi bekliyor gibiydi.

Onun hazırladığı kahvaltılıkları tabağıma koyarak midemin açlığını bastırmaya çalışırken ona ne oldu dercesine baktım.

"İyi misin?"

GEÇMİŞİN PENÇELERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin