GP -27-

814 99 98
                                    

Multimedya; bölüm şarkısı Sia-Unstoppable

İyi okumalar dilerimm❤❤

-----

Ve senin gözlerin, boğulabileceğim en güzel okyanus, kaybolmayı istediğim en güzel ormanlara ev sahipliği yapıyor.

Benim okyanuslarım, uçurum kenarında durmuş bedeninin bakmaya tenezzül etmediği tek manzara.

Hayatın beni yıkacağı hiçbir darbe atmadığı zamanlarda bile onun ismini zikreden kalbim kırık, yüreğim burkuktu.

Kalbimin ona karşı duyduğum itidalsız sevgiden dolayı ihtişamla dolmuş bakışlarım onu izlerken zihnimde onun adına kurulmuş şehirlerde çiçekler filizleniyordu. Sırtım duvaraya dayalıydı ve sıra arkadaşım Selin'in vücudunun izin verdiği kadarıyla onu seyrediyordum. "Yanında başka bir kız var Almina, şu çocuğu bu kadar hayranlıkla izleyip durma." Selin, Rüzgâr için omuzunda döktüğüm göz yaşlarım yüzünden ondan nefret ediyor olsa da ben binlerce parçaya ayrılan kalbimde onu yine buluyor ve kaldığım yerden sevmeye devam ediyordum.

Nasıl sevmezdim ki?

O kadar uzun yıllar devrilmişti ki kalbime, onu sevmek artık bir yük değil alışkanlık haline gelmişti.

"Evet ama onu sevmiyor ki." Diye konuştum omuz silkerek.

Selin gözlerini devirerek acımasız bir ses tonuyla konuştu. "Seni de sevmiyor." Bunu duymayı beklemediğim için tokat yemiş gibi irkildim ve kırgınlıkla harmanlanan bakışlarımı Selin'den çekerek tahtada bir şeyler anlatan hocaya döndüm. Gözlerimin önüne yaşlar birikmiş, tahtada gördüğüm yazılar saniyeler içerisinde bulanıklaşarak kaybolmuştu.

"Özür dilerim, öyle demek istemedim." Kırdığı parçaları toplamaya çalışarak kollarını bana sardığında göz kapaklarımı gözlerimin üstüne örttüm. Bu hareketimle birkaç yaş yanaklarımdan akıp gitmiş, göğsümdeki ağrı bütün vücuduma bir veba gibi sirayet etmişti. "Sadece kendini harap etmeni istemiyorum. Hayatın Rüzgâr'dan ibaret değil, o seni sevmiyor diye sevilmeyecek bir insan olduğunu düşündüğünü biliyorum ve bu canımı yakıyor." Etrafımdaki insanlara karşı bir sınırım yoktu ama olsa bile Selin o sınırların arkasında olurdu.

Beni, benden iyi tanıyordu.

"Senin kalbin gerçekten ışıklar içerisinde, Rüzgâr sadece aydınlığına kara bir leke bırakır." Kader sayfaları çevrilerek geleceğime ışık tuttuğunda, gözlerime takılan tek şey aydınlığın noksanlığı olmuştu.

"Öyle düşünmüyorum Selin." Diye konuştum yalan, gerçeğin üstüne karanlık gölgesini düşürmüştü.

Konuşmamızın bittiğini düşünerek sıranın üstüne koyduğum koluma alnımı yaslayarak gözlerimi, Selin'e bakmak için araladım. Lâkin çakır mavilerim, annesini kaybetmiş bir çocuğun eve dönmesi gibi gideceği yeri biliyordu. İrislerim, cam kenarında oturan bedenine ilişirken zihnimin, kalbime yakarışları kulaklarımda uğulduyordu. Hayranlık duyacağım kadar güzel olan elleri, yanında huzursuz bir uykuda olan sevgilisinin siyah saçlarında dolanıyordu.

O başka birine koşarken, benim onun için kurduğum şehirlerdeki çiçekleri öldürüyordu, farkında değildi.

"Bence içinde ona karşı olan şey aşk ya da sevgi değil Almina. Sen onu takıntı haline getirmişsin, farkında değilsin." Bakışlarım Rüzgâr'ın irisleriyle kurduğumuz köprüden düşerken kaşlarımı derinden çatarak Selin'e döndüm.

GEÇMİŞİN PENÇELERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin