GP -40-

953 88 526
                                    

Multimedya; Bölüm Şarkısı: Tuğkan-Kusura Bakma.

Multimedya; Bölüm Şarkısı: Tuğkan-Kusura Bakma

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar dilerimm💜💜

-----

Sevgilim, sevgilim.
Sevgiye aç bir ruhu doyurdun avuçlarındaki korlarla.
Boğazım kavlıyor ve nefeslerim jiletlerden geçerek ulaşıyor dudaklarıma.
Dudaklarım...
Sevgilim ihanetini kaldıramayan sırtımdan dökülüyor hançerler.
Yere eğiliyorum, hançerleri topluyorum ve parmaklarım kesiliyor.
Elimdeki hançerler sana ait olmasına rağmen bir daha seni hissedememekten korkuyorum.
Hâlbuki seninleyken cehennemden bile korkmamıştım.

Kutay, Kutay, Kutay.

Defalarca, durduğum yerde zikrettim ismini. İlk söylediğim anda dilim yandı ama zihnime düşen çehresi yangını bile sevdiriyordu. Konu o olduğunda çoğu şeyi sevmiştim zaten; içki içmeyi, öpüşmeyi, sokaklarda sarhoş olup yağmur altında dolaşmayı ve onu. Fakat en çok onu.

Kutay benim kanımda dolaşarak beni yavaşça öldüren bir zehirdi lâkin garip bir şekilde yaydığı zehrin panzehri de oydu.

"Almina ne olur benimle gel, lütfen." Gamze hıçkırarak ağlarken düşmemek için bir yere tutunmak istedim ama etraf boştu. "O iyi miymiş?" Hissettiğim bütün duygular pençelerini geçmişten çalarak soluğuma geçirdi ve kesik kesik nefes almamı sağladı.

Hissettiğim şey buydu; ona bir şey olma ihtimalinin verdiği korku.

Gamze ellerimi tutarak beni çekiştirmeye çalışsa da gitmek istemiyordum. Onları affetmemiştim, Murat'ın haberlerini burada, evde beklemem gerekiyordu. "O iyi, sadece Murat yaralanmış. Almina yalvarırım benimle gel, benim senden başka dostum yok ki." Alt dudağım titredi ve onun bu halini görerek kıvranan ruhum gözlerimi, kıvılcımın büyüyerek yangına ulaşması gibi doldurdu. "Tamam," diye konuştum kısık, çatlamış bir sesle. "Yanında olacağım. Hadi gidelim bir an önce." Gamze gülümsemeye çalışıp göz yaşlarıyla ıslanmış dudaklarını yanağıma uzattı, ardından geri çekildi.

Dakikalardan bile kısa bir süreyle Gamze ile evden çıktık ve arabama binerek evden uzaklaştık. "Kimse açmıyor, kafayı yiyeceğim ya!" Bakışlarımı dikiz aynasından çekerek sinir krizi geçirmek üzere olan Gamze'ye çevirdim ve onu bu durumdan kurtaracak hiçbir cümlemin olmaması söylenmemiş bütün cümleleri yakma isteği uyandırıyordu içimde.

"Gamze, Murat'ın seni bırakıp gitme düşüncesini bir kenara at. O iyi olacak." Kendime gözlerimi devirmemek için zor dururken Gamze hıçkırarak yüzünü avuçlarının arasına aldı ve göz yaşları kader çizgilerine çarpmaya devam etti.

Yaşadığı zordu, farkındaydım. Kendimi onun yerine koyma düşüncesinde bile kalbime ağır bir ağrı çöküyor, ona olan kırgınlığımı ve kızgınlığımı unutup ona sarılmak istiyordum. Çünkü çoğu kişi hastane duvarlarının acı soğuğunu görmeden kırgınlığını geçirmezdi. "Almina, biraz daha hızlı sürer misin lütfen?" Hafif çiseleyen yağmur, Gamze'nin söylediğinin aksini yapmamı istiyordu. Hız yapamazdım, hız korkum vardı ve birkaç ay öncesinde bunun aslında babamla yaptığımız kazadan bana kalan emare olduğunu öğrenmiştim.

GEÇMİŞİN PENÇELERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin