Multimedya; Kutay Arslan. Bölüm Şarkısı; Duman-Seni Kendime Sakladım
İyi okumalar dilerrimm❤️❤️
-----
Bir cinayet işlenmişti bir kitabın elli dördüncü bölümünde. Ölen; ana karakterin kitabın ortalarında kurtardığıydı, öldüren ise ana karakter. Lâkin bundan ne ana karakterin haberi vardı ne de bu kitabı yazan kişinin.
Ölen kişi kimdi bilmiyordum belki birazdan sizinle birlikte bende öğrenecektim. Bildiğimiz tek şey şimdilik onun kimsesizlikten dolayı öldüğüydü.
Kötülük, insanlık var olduğundan beri vardı ve Dünya bütün kötülükleri görmüş olmalıydı. Ailesi tarafında hamile olduğu için sokağa atılan bir anne, kahramanı olarak gördüğü babasından dayak yiyen ve kötülüğe sığınan bir erkek çocuğuna da şahit olmuştu.
Kötülükler yayılırdı.
Peki annemin yaptığı bu kötülük, ona kimden bulaşmıştı?
Dünya birçok kötülük görmüştü de anılarımız ile çürüyen ve çürütülen bu ev, annemin beni üstüme toprak atmadan öldürdüğünü ilk kez görmüştü. Lâl olan dilim, kilitlenen bedenim ile birlikte çözüldüğünde bakışlarım bana aynı bakışlarla bakan ölü topraklara uzandı. Dengemi kaybederek sendelediğimde zaten düşersem tutmak için arkamda beklediği için adımlamış ve belimden tutmuştu.
Kutay benim kadar şaşkın değildi.
"İşte şimdi ihanetten tat almaya başlıyorum." Raho ifadesiz bir sesle konuşarak oturduğu yerden kalktığında ona bomboş gözlerle bakmaya devam ettim. "Hoş geldin de pek hoş karşılanmadın sanırım?"
"Seni şuraya gömer, sittin sene hoş karşılarım."
Kaşlarım çatık bir halde Raho'ya bakmaya devam ettim, zihnime prangalar geçirilmişti de anahtarı hangi şeytanın çocuğu saklamıştı?
Annem gergin bir şekilde ellerini ovuşturmaya başladığında bakışlarım en sonunda harelerimin rengini paylaştığım irislerine kaydı. "Almina, düşündüğün gibi değil kızım." Bana doğru hareketlendiğinde bir adım geriledim ve sırtımın evimin duvarına yaslandı. "Beni bir dinler misin? Lütfen." Sesi söyleyeceği yalanların gölgesinde kalmıştı, ona bir yabancıya bakar gibi baktım.
"Dinlemek istemiyorum." Dedim bütün vücudum titriyordu.
"Almina," Annem başını iki yana salladığında Kutay'ın kasılan bedenini hissetmiştim. "Lütfen. Tek istediğim şey seni korumaktı." Kelimelerinden kan mı akıyordu yoksa defalarca kalbimi delip geçen hançerin üstünde raks eden kanı kelimelerine mi sürtüyordu emin değildim.
Annem beni kaç kez ölü toprağın altına kefensiz gömmüştü?
"Beni koruman gereken tek kişi sensin? Bana en çok zarar verenin sen olduğunun farkında ol artık." Bağıracak gücüm yoktu, bacaklarım titriyordu. Annem yanaklarından süzülen göz yaşlarını elinin tersiyle silerken alayla gülmek istedim. "Ben senin annenim, yemin ederim ki düşündüğün gibi değil." Anne kelimesine yıllardır yabancı kalan tarafım dört harfin verdiği enkazda boğulurken Kutay'ın belimdeki parmakları sıkılaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN PENÇELERİ
ChickLitZamanın katledildiği bir gece yarısı kanın sirayet ettiği ay, fecr'in kaybolduğu gökyüzüne sığındı. Tanrı, birbirlerine idam ettiği iki ruhsuz meleği kemikten kalemlerine doldurdu. Akan her damla göz yaşı kader sayfasına yazıldı. Akrep ile yelkovan...