Multimedya; Bölüm Şarkısı; Duman-Haberin Yok Ölüyorum
İyi okumalar dilerimm💜💜
-----
Bir yangına ev sahipliği yapıyor yüreğim, hiçbir güç tarafından söndürülemeyeceğini bilerek. Ruhuma akan gözyaşlarım yangına benzin oluyor, ruhum kimsesizliğimin mabedi kalıyor.
Kimsesiz. Ruhumu o gelene kadar tasvir etmeyi hak eden tek kelime buydu.
Yetim bir çocuk, başı okşanana kadar ömür boyu yetim hissedeceğini zannederdi. Sırta alınan ilk darbe hep devamını sorgulatırdı, cam parçasına basıp kanattığınız çıplak tabanlarınız bir sonraki adım atmayı istemezdi. Gömdüğünüz insanlar sadece içinizde ölmezdi. Babamı göğsüme açtığım mezara yıllar önce gömmüş kimsesizliğimi kefene sarmıştım. Kefeni yırtan duygu ise yetim hissetmemdi. Çünkü gideceğini söylüyordu.
Gideceğini söylüyordu ve ona bir kez daha kal diyemiyordum.
Ona o kadar kal demiştim ki, dünyada sevgilisini terk eden tüm sevgililer bu kelimeden sonra kalmıştı da Kutay kalmamıştı.
Zamanın acımasız bir kavramdı, soyuttu elle tutulamazdı lâkin fiziksel olmasa da ruhsal bir boyuta ulaşabilecek zararı vardı. Zaman acımasızdı, onunla geçireceğim saatler yokuş aşağı akan bir nehir gibi hızlı geçmişti. Şimdi ise fecrin koynunda, birbirimizin soluğundaydık. "Hiç konuşmadın sabahtan beri?"
Şöminenin çıtırtıları kulağıma dolarken odanın ısısı terlememe neden olsa da ona daha çok sırnaştım. Elektrikler gittiği için karanlıkta oturuyorduk fakat ikimizde bundan rahatsız değildik. Işığı açsak da karanlıkta kalmaya devam edecektik çünkü.
"Ay geceye, ben sana meftunum." Diye konuştu dilimden dökülmeyecek olan kelimelerin varlığını fark ettiğinde.
Yutkundum ve bakışlarımı yıldızlardan ona çevirerek kısık bir sesle konuştum. "Yıldızlar aya, ben sana muhtacım." Kutay yerinden benimle birlikte kalktığında bacaklarımı belinin etrafı sardım ve düşmemek için ona tutundum. Beraber banyoya girdiğinizde Kutay beni yere bıraktı daha sonra suyu ayarlayıp bana döndü. Gözlerinde saatler sonra beni bırakacak olmanın hüznü, yüzündeki ifadeye bekçilik yapıyordu.
Bu öyle bir yangındı ki, ateş bile yanmaktan usanmıştı.
Bu öyle bir yangındı ki sevgilim, bu yangın sönse bile biz kor olarak kalmaya devam edecektik.
Üstümüzdeki kıyafetlerden kurtulup sadece iç çamaşırlarımızla kaldığımızda Kutay küvetin içine oturmuş ve kucağına beni çekmişti. İkimizde suskunduk, kelimeler bir köşeye çekilmiş toparlanıyordu. "Sen hayatıma girmeden önce herkese karşı bir sınırım vardı, kendimle bile konuşmazdım bazı şeyleri." Avuç içimi onun yanağına yaslarken Kutay'ın hayranlıkla dolan bakışları bendeydi. "Sonra sen geldin ve seni tanıdığım ilk an sınırlarımdan içeri girdin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN PENÇELERİ
ChickLitZamanın katledildiği bir gece yarısı kanın sirayet ettiği ay, fecr'in kaybolduğu gökyüzüne sığındı. Tanrı, birbirlerine idam ettiği iki ruhsuz meleği kemikten kalemlerine doldurdu. Akan her damla göz yaşı kader sayfasına yazıldı. Akrep ile yelkovan...