Multimedya; Bölüm şarkısı: Tuğkan-Döneceksin Diye Söz Ver
Bu sefer bölüm ithafı lonelinees-'e gelsin❤❤
İyi okumalar dilerimm💜💜
-----
Kutay'dan
Ruhunun üzerine düşerek toprağın altında kalmanı sağlayan karlar sana uykuyu değil ölümü bahşediyor küçüğüm, gözlerini aç ve etrafına bak. Hissizleşmiyorsun, ölüyorsun.
Hissettiğim, hissedeceğim veyahut herhangi bir duygu somut olsa ona uzanıp onu tutacak gücüm olmazdı benim. Kendim kurar, kendim dağıtırdım ve etrafımdaki herkes ile beraber dağılırdım. Öyle ki bunu o kadar çok yapar hâle gelmiştim ki kimse ağzını açıp aldıkları zarardan konuşmaz, bana destek olmaya devam ederlerdi.
Sikeyim.
Desteğe ihtiyacım yoktu, karanlıkta kaybolan bir çocuğu ışık olmadan bulamazdınız ve benim ışığım altı yaşında annemin üstüne attığım ilk toprak ile katledilmişti.
Çocuk yanı kanlar içerisinde kalmış bir insandan sevgi bekleyemezdiniz sonuçta.
"Abi, yine mi ağrıyor sol tarafın?" Aylin'in sesi ile hafif irkilsem de fark ettirmeneye çalışarak ona döndüm ve başımı iki yana sallayarak yüzünde ev sahipliği yapan endişeyi katletmeye çalıştım. "Hayır güzelim, sadece biraz uykusuz kaldım bugün. Kulübe gidip gelelim yatar uyurum." Çakır mavileri endişeyle parlamaya devam ederken dudaklarımı birbirine bastırdım ve onu kendime çekerek sarıldım.
Hâlbuki ölümün bize uğradığı durakta, uykunun tozunu dahi bulamayacaktım. Haberim yoktu.
"Bugün yine babamın o aptal işlerini yapmaya gittin değil mi?"
Bakışlarım salona düştü ve Murat ile Burak'ın zafer dolu sırıtmalarına ters bir bakış attım. Aylin ile bunları konuşmayı sevmezdim, sanki ona anlatırsam kelimelerden dökülen karanlık onu esareti altına alacaktı. Buna gerek yoktu, onu altı yaşımdan beri korumuştum bunlardan. "Abi, bak cidden gidelim buradan. Ne yapacağın babamın işleriyle hem? Sen mimarlık okuyacaktın, devam edersin gittiğimiz yerde okumaya."
"Of Aylin, harbi baydın he. Bir sakin olsana." Diye konuştu Murat elindeki hamburgeri bırakıp yerinden kalkarken. Gözlerimi, kalbimdeki ağrı yüzünden kapatarak başımı koltuğa yaslarken Aylin yaslandığı yerden kalkmıştı.
"Bak bugün iyi şeyler oldu tamam mı," gözlerim kapalı bir hâlde cebimden çıkardığım sigarayı yakarken yirmili yaşların başında nasıl bu hâle düştüğümü sorguladım bir an. Yanlış ruhların birleşiminden hastalıklı bir ruh çıkardı ve ben bedenime o ruhu zincirlemiştim. Zincirler ateşten değil, topraktandı. Kendimi, kendime kafeslemiyordum ama buna rağmen ruhum içeride sıkışıp kalmıştı. "İlk olarak babanın yapacağı uyuşturucu sevkiyatını durdurmasını isteyerek Osman Amcanın yanına gittik. O da ilk bizimle dalga geçti tabi." Çenem kaskatı kesilse de onun işini baltaladığım için dudağımın kenarında tehlike saçan bir tebessüm belirmişti. Benimle oyun oynamaması gerektiğini ona söylemiştim.
Ne olursa olsun, kazanırdım.
Sigaranın yarısına yakın bir yerde gözlerimi araladım ve bakışlarımı Murat'a çevirdim. "Bize isterseniz bir kafe açıp adını pembe hayaller kuralım mı dedi hatta." Bu sanki komikmiş gibi gerizekalı arkadaşım buna güldüğünde gözlerimi devirdim ve yerimden kalkarak içki dolabına doğru yürüdüm. Biraz içmeli, kafamdaki uğultuyu susturmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN PENÇELERİ
ChickLitZamanın katledildiği bir gece yarısı kanın sirayet ettiği ay, fecr'in kaybolduğu gökyüzüne sığındı. Tanrı, birbirlerine idam ettiği iki ruhsuz meleği kemikten kalemlerine doldurdu. Akan her damla göz yaşı kader sayfasına yazıldı. Akrep ile yelkovan...