GP -20-

1.6K 141 106
                                    

Multimedya; Bölüm şarkısı; Rachel Platten- Begin Again

-----

Çoğu zaman ruhum Kutay'ın sınırlarına ilerlerken bıçağın üstünde dengede durmaya çalışan küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordum.

Durmak istesem bile, bıçağın keskin yeri kanatırdı beni. Geri dönüşü olmayan bir yoldu ona giden virane sokaklar.

Kutay Arslan.

O, benim daha önce defalarca kanatılan yerimi dağıtıyor sonra dağıttığı yerlerden topluyordu.

Öfkeliydi, zihnindeki dağınıklık daima saçlarındaydı ve çoğu zaman ifadesizdi. Yine de buna rağmen, hissettiğim bunca şeyin kaçınılmaz gerçekliğine rağmen o her bir zerresi ile mükemmeldi.

Bakışlarımı yüzünden çekerek esneyerek etrafa bakındım. Kutay ile güneş doğduğuktan sonra uyuduğumuz için güneş batarken uyanmış ve tekrar localardan birine kurulmuştuk. "Hamburger arasına konulan muazzam şeylerden biri kesinlikle jelibon abi!" Diye konuştu Murat, altı yaşındaki erkek çocuğundan farksızdı ses tonu. Midem, hamburgerin içini açarak itinayla jelibon dizen Murat ile bulanmaya başladığında bakışlarımı ondan ayırdım ve Burak ile ciddi bir konu üzerinde konuşan Kutay'a döndüm. Beni kolunun altına almıştı ve kalbinin ritmi, bunca sesin arasında bile kulağıma doluyordu.

Bu, doğru kişinin sınırlarında nefes aldığımın kanıtıydı.

"Almina, söylesene Kutay ile sevgili misiniz?" Bakışlarım hamburgerin yarısını ağzına tıkan Murat'ı bulduğunda onu, başımı iki yana sallayarak yanıtladım.

Murat alayla gülerek boğuk bir sesle konuştu. "O zaman niye her an dudaklarına yapışacakmış gibi onu izliyorsun?" Bunu beklemediğim için bir an hayretle ona bakakaldığımda yanaklarımın ısındığını hissettim. "Şaka yaptım kız, utanma benden!" Murat gülerek ayağıma hafifçe vurduğunda ondan kaçar gibi başımı Kutay'ın boyun girintisine sakladım.

Saniyeler, dakikaların üstüne domino taşı gibi devrilirken ilerleyen her dakika için müziğin sesi artmış ve etraftaki kalabalık çoğalmıştı. Çoğu kişi hayattan kopmuş gibi dans ediyor ve içiyordu.

Sarhoş olmak istiyordum.

Annem beni aramıyor, mesajlarıma sadece kısa bir mesajla dönüyordu. Onun kızıydım hâlbuki. Beni merak etmesi gerekmiyor muydu?

Ani gelen duygu yoğunluğuyla Kutay'dan ayrılacağım sırada Murat'ın yüksek sesiyle irkildim. "Savaş!"

"Ulan kaç ay oldu gideli hâlâ aynı yerdesiniz." Bakışlarım locaya gelen kişiyi bulduğunda, adının Savaş olduğunu öğrendiğim kişi samimi bir gülüşle bize bakıyordu. Murat sevinçle elindeki yemeği bıraktı ve saniyeler içerisinde Savaş'ın kollarına atladı.

"İnsan bir arar sorar, ölsem haberiniz olmaz gavatlar." Savaş söylenirken Murat'ın yerini Burak almış ve erkeklere özgü bir şekilde sarılmışları.

Bakışlarımı Kutay'a çevirdim. Dudaklarının kenarı kıvrılmıştı ve irislerinde minik yıldızların yer edindiğine yemin edebilirdim.

Beklemediğim bir anda ölü topraklarındaki yıldızlar ruhuma birer birer düştü ve bütün karanlığım yavaşça ateşe verildi.

Kutay, benim karanlığımı aydınlatan ışığım değildi.

Kutay karanlıkta ikimizi birden cehennem ateşine tutuşturarak etrafımızı aydınlatmıştı.

Burak, Savaş'tan sitemli bir ses tonuyla konuştu. "Özlettin kendini kereta."

Kutay'ın kalkacağını düşünerek istemeye istemeye ondan uzaklaşmaya çalışırken Kutay beni anlamış ve yaslandığım yere geri çekmişti. Dudaklarımın kenarını kıvırarak ona yaslanırken, "Naber Kutay?" Diye sordu Savaş karşımızdaki siyah koltuğa oturmuştu. Bakışları bir an bana takıldığında küçük bir selamlamayla başını salladı. Dudaklarımın kenarını hafifçe kıvırarak başımı salladım.

GEÇMİŞİN PENÇELERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin