Riski göze alıp Chas'e mesaj göndermeyi ve yaptığı anlaşma yüzünden elindeki en iyi altıpatları son gelen gruba kaptırmayı başaran Daci, sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı. Aradan geçen uzun zamanın sonunda nihayet Chas olan biteni gözleriyle görmeye karar vermiş ve lüks içindeki rahat kulübünden çıkıp sefaletin tam tanımı olan çukur katına inmişti. Bu sayede amacına ulaşan Jessica, Chas'i de kuralları aşmadan sorgulama fırsatını yakalamış oldu.
Daci'nin dükkânına temkinli bir uzaklıkta bir grup koruma bırakan Chas, yanındaki iki korumayla beraber dükkâna doğru yürüdü ve Daci'nin doğaçlama yeteneğinin gelişmiş olmasını umdu.
"Aman aman ne hoş sürpriz. He-he-he!" Daci, Chas'e doğru hareketlendi fakat Jessica ikisinin arasına girip yolunu kesti.
"Ben de Chas nerede kaldı diyordum. Sonunda gelmeye karar verdin."
Chas, yüzüne hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi bir ifade yerleştirdi. "Ah, Jessica'cığım da buradaymış. Ama korkarım ki sana teslimat günümüzü nasıl öğrendiğini sormak zorundayım." Yapmacık bir tehditkârlık yerleştirdiği surat ifadesiyle Daci'ye döndü. "Yoksa bu minik dostumuz mu sana bir şeyler fısıldadı?"
"Hiç olur mu, efendim? Yedi Lord'un kuralları hiç çiğnenir mi? He-he-he!"
Jessica'nın gözleri kısıldı. Başını yana doğru eğip şimdilik durumu kabullendi ve çukura döndü.
"Sanırım bir yanlış anlaşılma oldu. Her neyse, bunlar olağan şeyler." Chas ellerini birbirine vurdu ve Daci'ye dükkânı işaret etti. "Teslimat hazırsa eğer artık işe koyul tembel iblis." Elini zarif bir hareketle havaya kaldırdı ve havayı süpürtür gibi bir hareketle Daci'yi kovaladı. "Marş-marş!"
"Tabii, tabii! Memnuniyetle. He-he-he!"
Daci dükkanına doğru bir çuval dolusu slime gibi hareketlenirken, Chas Jessica'ya yaklaştı. Daci'nin gönderdiği mesaj sayesinde çukurda olan biteni biliyordu ve bu sayede tepkilerini istediği gibi kontrol edebilecekti. "Görevde misiniz?" diye sordu ve Jessica'ya yaklaştı. Çukura doğru başını uzatınca midesi bulanır gibi yaptı ve geri çekildi. "Bu deli ne yapıyor ya hu?" Görebildiği kısacık anda, Riley dişlerini bir başıboşun gırtlağına geçirmiş ve boğazını param parça etmişti. Kıyıya yakın durmuş diğer iki birim avcısıyla eğlenir gibi Riley'nin zinciriyle uğraşıp kahkaha atan Andre'ye kısa bir bakış atıp tekrar Riley'ye döndü. Baştan aşağı başıboş kanıyla kaplı olduğu da doğruydu. Daci, mesajında eksik bile söylemişti.
"Olan bitenden haberin yokmuş gibi davranma, Chas." dedi donuk bir ses tonuyla Jessica.
Chas gülümsedi ve avuçlarını zarif bir duruşla birleştirdi. "Bu ikinci ithamın, Jessica. Eğer suçlaman varsa yap, yoksa daha fazla hoşgörümü zorlama."
Andre, zinciri yanındaki avcıya teslim edip Chas'e doğru yürürken, "Hoşgörünü zorlarsak ne olur, Chas?" diye sordu.
Chas çenesini eğip kendinden kat ve kat yüksekte olan yüze aşağılayıcı bir bakış attı. Dudakları kıvrıldı ve Andre sınır mesafesini geçtiği an korumaları birer adım atıp iki yanında savunma pozisyonu aldı.
Jessica, başını iki yana salladı ve elini kaldırıp Andre'yi durdurdu. "Anrdre'yi bilirsin. Hep en heyecanlımız ve gururlumuz olmuştur."
Chas çenesini dikleştirdi ve Jessica'ya da aynı aşağılayıcı bakışı attı. "Kimin evinde ve hoşgörünün bir sınırı olduğunu avcılarına hatırlatırsan, karşılıklı iletişimimiz daha sağlıklı olur, Jess."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(KYS) Ekklesia Ankáthi (GxG)
Fantasía"Tanrı'nın kutsal ışığında parıldayanın yozlaşması an meselesidir. İblis, melek ya da insan; düşünen her varlığın en ilahi laneti, Tanrı'nın sunduğu üstün mevkiyi ve gücü, kendi iradesiyle dengede tutmaya çalışmaktır." Vatikan'a bağlı iblis melezi a...