Çıkışa kadar mağaza sorumlusu tarafından uğurlanan ve defalarca teşekkür alıp tekrar davet edilen Judy ve Riley, ellerinde çantalarla kalabalığın içine karıştı. Galerinin katedrale yakın olan çıkışına doğru ilerledikleri sıra, birkaç farklı rehber ve turist grubu içeri giriyordu.
"Aiden ile aranda geçenler hakkında konuşacak mıyız?"
Riley'nin kaşları çatıldı ve yüzü düştü. "Konuşacak pek bir şey yok. Aiden kafayı yemiş bir geri zekalı."
"Eminim geçerli bir nedeni vardır." dedi Judy.
"Geçerli bir neden mi?" Riley'nin tek kaşı kalktı ve Judy'ye baktı. "Kıçımızı tehlikeye sokma nedenimiz Aiden'ın bir uyuyana olan ilgisi ve buna geçerli bir neden mi diyorsun?"
"Sakin ol." diye uyardı Judy. Yanlarından geçen birkaç kişinin başı Riley'ye dönmüştü. "Sevgi geçersiz bir neden değil. Ayrıca ben konuyu bile tam biliyor sayılmam."
"Aiden'ı da tanıyor sayılmazsın." diye tersledi Riley.
Judy gözlerini galerinin bölme çerçeveli ve eğimli cam tavanına kaldırıp sabır diledi. "Yine eski, gıcık haline geri döndün."
Riley omuz silkti ve oralı olmadı. Derken, gezi rehberi ardından ilerleyen Asyalı bir grup turist önlerine çıktı ve mecburen etraflarından dolanmak zorunda kaldılar. Riley, Judy'nin geçmesi için bir boşluk oluşturup karşıdan gelenlerin yolunu keserken, gözleri bir anda tanıdık bir yüze takıldı.
"Ne hoş bir rastlantı bu böyle?" Carina, itici bir gülüşle Riley'ye yaklaştı. Yanında duran Judy'yi fark edince, ikisinin tanıştığını fark etti. "Oo," dedi uzatarak, "Yeni bir oyuncak bulmuşsun kendine."
Carina'nın solunda duran Stefania, "Bu kız yeni avcı değil mi?" diye sordu. Vatikan'daki mahkemeden sonra dedikodu hızla yayılmış, ölmek üzere olan Asya uyruklu bir uyuyanın, Ekklesia Ankáthi tarafından uyanma ritüeline alındığı bilgisi her yerde konuşulmaya başlanmıştı.
Carina, Judy'yi ilgiyle süzdü. Taa ki Riley bir adımla Judy'nin önüne geçip görüş alanını kapatana dek. "Bak sen," dedi, Carina sırıtarak. "Demek yeni lanetliyi alışverişe getirdin," bakışları Riley'nin elindeki çantalara indi, "ve çantalarını dahi taşıyorsun."
"Yerinde olsam bizi arkada bırakıp kendi yoluma giderdim, Carina."
Bu sırada, Stefania'nın kusur arar gibi üzerinde dolaşan gözlerinden oldukça rahatsız olan Judy, başını başka yöne çevirdi ve ilgilenmiyormuş gibi yaptı. Fakat kulağı, Riley ve Carina arasında geçen konuşmadaydı.
Carina etrafına yapmacık bir bakış attı. "Kulübenden çok uzaktasın."
Riley'nin yüzüne soğuk bir ciddiyet yayıldı ve bir adım atıp Carina'ya yaklaştı. Çenesini birkaç santim eğince, yüzleri eşitlendi. "Dolaştığın bahçenin kime ait olduğunu unutma."
Carina, Riley'nin en az yüzü kadar soğuklaşmış ses tonundan ürperdi. Riley, hâlâ ısrarlı bir baskıyla Judy'yi inceleyen Stefania'nın dahi ilgisini çekmişti. "Bir gün gözden düşeceksiniz." diye fısıldadı, Carina.
Riley başını hafifçe yana yatırdı ve hastalıklı bir gülümsemeyle dudakları kıvrıldı. "O gün gelince yakınımda olmamak için tanrına dua etmeye bugünden başla, gözde evlat. Çünkü o gün geldiğinde, tüylü kanatlarını benden ancak o kurtarabilir."
Carina'nın kaşları bitişti ve gözlerinde altın rengi çizgiler belirdi. Riley'nin de geri adım atmaya niyeti yoktu. Vücudunu biraz daha eğdi ve yüzleri dip dibe geldi. İkisinin de gözleri parıldarken, yakınlarında duran küçük bir çocuktan kıkırdama yükseldi ve işaret parmağı, Riley'nin yüzünü gösterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(KYS) Ekklesia Ankáthi (GxG)
Fantasy"Tanrı'nın kutsal ışığında parıldayanın yozlaşması an meselesidir. İblis, melek ya da insan; düşünen her varlığın en ilahi laneti, Tanrı'nın sunduğu üstün mevkiyi ve gücü, kendi iradesiyle dengede tutmaya çalışmaktır." Vatikan'a bağlı iblis melezi a...