Chas, kulübüne giren Riley, Judy ve Aiden'ı merdiven bitiminde karşıladı. Riley'yi baştan aşağı süzdü ve sağlıklı olduğunu görünce yüzünde memnun bir gülümseme belirdi. "İşte benim en gözde avcım," gözleri Judy'ye döndü, "ve diğer en gözde avcım. Nasılsınız?"
"İsa'yla kapışacak kadar mükemmelim," diye cevapladı Riley. Cevabı her zamanki umursamaz haliyle vermişti.
Judy, Riley'ye nazaran daha geçerli bir cevap verdi. "Gayet iyiyiz, Chas." Yüzünde tatlı bir gülümseme belirdi. "Sen de gayet iyi görüyorsun."
"Ah, tatlım benim." Parmak uçarlını birbirine dayayan Chas, naif adımlarla Judy'ye doğru yürüdü. "Seni ilk görüşümde, özel olduğunu anlamıştım."
Riley, bir adım atıp öne çıktı. "Evet-evet, yeni gözde avcın Judy falan filan... Chas, sadede gel."
Judy, Riley'nin elini hafifçe sıktı. "Aiden bana bir şeyler anlattı, Chas. Zamanın değerli olduğunu iki taraf da gayet iyi biliyor. Teklifini kabul ediyorum."
Riley, kısılan gözleriyle, Judy'ye inanamayarak baktı. "Ne? Bir dakika," tamamen Judy'ye dönüp, "Bu konuda anlaşmadık. Düşüneceğini söylemiştin." diye ekledi.
Judy, başıyla onayladı. Tapınakta oldukları sıra Aiden'la Riley'ye belli etmeden kabul ettiği konusunda çoktan anlaşmıştı. "Kararımı verdim, Ray."
"Söz ağızdan bir kere çıkar," diye araya girdi Chas. Avuçlarını hevesle birbirine sürttü. "Başlayalım,"
"Sen bir sus," Riley, parmağını Chas'e doğrultup sert bir ses tonuyla onu uyardı.
Aiden, Chas'in tepkisini korkuyla izledi. Riley'nin kişiliğine alışmış olabilirdi fakat hitabına tahammül etmek zorunda değildi. Neyse ki Chas'in yüzünde anlayışlı bir gülümseme belirdi ve sessiz kalmayı tercih etti.
Riley elini indirirken tekrar Judy'ye döndü. "Bana bu saçmalık hakkında bir açıklama yapacak mısın?"
Judy derin bir nefes aldı. "Durum zaten ortada, değil mi? Chas'in yardımını alarak istediğini vermek ve tarikatı da Monica'yı da saf dışı bırakmak en mantıklı yol değil mi sence de?"
Riley başını iki yana salladı. "Hayır. Bunu kesinlikle kabul etmiyorum-" Chas'e döndü ve alnı daha da gerildi. "Etmiyoruz."
"Ray..."
"Hayır."
Judy, dudaklarını birbirine bastırdı. "Alınma ama, mumdan bir kukla değilim ve korumana düşündüğün kadar ihtiyacım yok."
Riley'nin kaşları çatıldı. "Sence bu tavrım kendime olan özgüvensizliğim yüzünden mi?"
"Ah, şey, bölüyorum ama," Chas yüzünde kocaman bir gülümsemeyle konuşmaya başladı. "Riley'yi ikna ettiğinizde ofisimde olacağım." Karşılık beklemeden merdivenlere yöneldi ve ofisinin yolunu tuttu.
Riley, Chas'in arkasından sinirli bir ifadeyle bakakaldı. Sanki ikna olmaktan başka bir şansı yokmuş gibi bir cümle kurması hoşuna gitmemişi. Sol gözüne bir seğirme yerleşirken, eli üzerinde gezinen parmakları hissetti ve odağı tekrar Judy'ye kaydı.
"Bana bak."
Riley, ısrarla bakışlarını yerde tuttu.
Judy bu kez sabır diler gibi derin bir nefes aldı. Riley'nin çenesine uzandı ve başını kaldırdı. "Beni uğraştırmaya niyetlisin, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(KYS) Ekklesia Ankáthi (GxG)
Fantasia"Tanrı'nın kutsal ışığında parıldayanın yozlaşması an meselesidir. İblis, melek ya da insan; düşünen her varlığın en ilahi laneti, Tanrı'nın sunduğu üstün mevkiyi ve gücü, kendi iradesiyle dengede tutmaya çalışmaktır." Vatikan'a bağlı iblis melezi a...