(V)

80 24 9
                                    

Zindanda geçirdiği kaçıncı günü olduğunu artık saymayı bırakan Riley, zaman algısını da tamamen yitirmişti. Bildiği tek şey, oldukça uzun zamandır burada olduğu ve haddini fazlaca aşmış işkencelere maruz kaldığıydı. 

       Derken, zindanın kapısı soğuk bir gürültüyle aralandı ve içeriye kapı aralığı kadar ışık sızdı. Riley burnundan soluyup, tekrar başlayacaklarını düşündü. Fakat bu kez yanılıyordu. 

       "Seni bir kez uyaracağım," 

        Riley, sesin Jessica'ya aid olduğunu anlamıştı. "Ve ben de bu uyarıyı sapıma takmayacağım. Çünkü yok." Jessica'nın bu tarz cümlelere tahammülünün olmadığını çok iyi biliyordu. Sonuna eklediği dalga kahkahası da tuzu biberi olup anın tadını daha da güzelleştiriyordu. 

      Jesicca, bir süre sessizce Riley'ye baktı. Omuzlarını silkti ve başıyla Andre'ye işaret verdi. Elinde kalın bir zincire bağlı büyülü tasmayla hücreye dalan Andre, Riley'nin hiçbir direnme çabası göstermemesine rağmen suratına dik bir tekme geçirdi. Riley'nin burnundan akan kanlar önceki kan lekesinden beyazlığı kalmamış gömleğinde yeni ıslaklıklar oluştururken, tasmayı boynuna geçirdi ve kayışları sıkıca sabitledi. 

      "Ne o?" diye yarı titrek bir sesle sorudu Riley. Gözleri Jessica'daydı. "Yeni fantezin bu mu?" Andre'nin yumruğu beline inince dizleri üzerine çöktü. Sus uyarısını tabii ki ciddiye almayacaktı. "Hadi ama, Jess... bunu yapmanın bir anlamı yok. Seninle tabii ki bu oyunu oynarım." 

      "Andre," dedi Jessica bıkkınca. "Lanetliyi hizaya sok. Birim dışarıda bekleyecek." 

      Aldığı emirden oldukça memnun olan Andre, "Nasıl istersen." dedi ve parmaklarını kütürdetti. Zindan kapısı kapanınca, Riley'yi yakasından tutup ayağa kaldırdı ve duvara dayadı. "Hizaya gelecek misin, lanetli?" 

      Riley sırttı ve burnundan akan kanlar ağzına dolup dişlerini boyadı. "Sence?" 

     "İşte memnun olduğum bir cevap." Andre sıktığı yumruğunu Riley'nin suratına geçirdi.

      İlahi bir güçle atılmış yumruk ve duvar arasında kalan başında dayanılmaz bir sancı hisseden Riley, bu sancıya birkaç defa daha maruz kaldı. Andre yumruklarını indirince, zindanın duvarında büyük bir çatlak belirmiş, Riley'nin yüzü tanınmaz hale gelmişti. Tekrar yakalarından tutulan Riley kan dolan gözleriyle göremediği bir tarafa savruldu. Tasmayı gergince tutan kolun yönlendirmesi ve artan beyazlıkla, sonunda zindandan çıkartıldığını düşündü. Nihayet birinin aklına Lucius'a haber vermek gelmişti. Zindandaki zulmün son bulduğunu düşünüp büyük bir rahatlamayla merdivenleri çıktı. İyileşip kapanmaya başlayan yaralarından akan kan durunca, görüşü az da olsa düzeldi. 

       Zindanlara açılan merdivenlerin buluştuğu ortak kata gelince Riley çıkış kapısına doğru yöneldi fakat Andre zinciri sertçe çekip onu yere yapıştırdı. "Nereye böyle? Bu kadar çabuk mu bıktın benden?" 

        Riley dizleri üzerinde doğruldu fakat Andre'nin tekmesiyle tekrar yere yapıştı. Oldukları yöne ilerleyen Jessica ve diğerlerine kısa bir bakış atıp zindan kapısında bekleyen muhafızlara baktı ve "Buna şahitsiniz, beni burada zorla tutmalarına şahitsiniz! Gidip liderinize rapor verin!" diye bağırdı. 

      Muhafızlar yüzlerinde alaycı bir tavırla gülüp birbirlerine baktılar. Kapının sağında olan, "Sen, yönetimden habersiz ve zorla tutulan bir lanetli görüyor musun burada?" diye sordu. 

       "Görmeyi bırak, duymuyorum bile." diye yanıtladı diğeri. 

      Riley'nin kalbini sızlatan çaresizlik hissi vücuduna yayılırken, Andre'nin kahkahası kulaklarında yankılandı. Diğerleri onu yüz üstü bırakmıştı. O an mantığını bir kenara bıraktı ve bütün gücüyle yerden fırlayıp Andre daha ne olduğunu anlayamadan göğsüne sağlam bir kafa geçirdi. Andre göğsünü tutup yere yuvarlandı ve boğuk öksürüklerle nefes almaya çalıştı. Riley daha da ileri gidip Andre'nin başına iki kez dik tekme indirdi. Anlaşılan büyülü tasma, Riley'nin kanındaki gücü bastırmakta pek de başarılı olmamıştı. Andre'nin kanı etrafa saçılırken, üçüncü tekmeyi atamadı. Muhafızlar ve Jessica ona ulaşıp Andre'den uzaklaştırmış ve çoktan yere yatırmıştı. Muhafızların mızraklarının kollarına ve karnına girişini hissederken, şeytani bir kin bürümüş gözlerini Jessica'ya dikmiş, hissettiği acıya dayanmaya ve çığlıklar atıp istedikleri zevki onlara vermemeye çalışıyordu. 

(KYS) Ekklesia Ankáthi (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin