Katedralde sakin geçen bir salı gününün akşamı, Aiden'ın her zaman gittikleri restoranda yaptığı rezervasyona bir saat kalmıştı. Erkekler bölümü için inşa edilmiş yatakhane, kadınlar için olanla hemen hemen aynıydı: eşit sayıda yatak, aynı tip banyo, çalışmayan bir ısıtıcı ve gereksiz abartıda kullanılmış yirmi dört ayar altından süslemeler.
Ayna karşısında takım elbisesini kontrol eden Aiden, saçının şeklini son kez düzeltti. O sıra iki yatak geride, Vergil'ın kravatını büyük bir sabırla düzeltmeye çalışan Ezio'ya döndü. "Şu an nasıl?"
"Altı önceki soruşunda olduğu gibi; idare eder." diye cevapladı Ezio, Aiden'a bakmadan. Özenle taradığı saçları, Vergil'la uğraşırken dahi bozulmamıştı.
Aiden tekrar aynaya döndü ve ceket manşetlerindeki olmayan tozu elinin tersiyle süpürttü. Ezio'nun az olumlusu normalin çok olumlusu demekti.
Ezio, kendi kravat iğnesinin altına taktığı, yan yatmış bir haçı andıran iğneyi çıkartıp Vergil'a uzattı. "Bunu kendi başına becerebilirsin. Sana inanıyor ve güveniyorum." Vergil iğneyi alınca onu olduğu gibi bıraktı ve Aiden'a doğru yürüdü. "Ayna dile gelip seni kovmadan önce çekil şuradan artık."
Aiden bir adım yana kaydı ve Ezio'ya yol verdi. "Unuttuğumuz herhangi bir şey var mı?"
"Bilmem," dedi Ezio, kravat düğümünü düzeltirken. "Buradan bakınca aklın dışında her şey tamam gibi duruyor."
Aiden göz devirdi ve kendini, Ezio'nun iğnelemelerine ses çıkartamayacak bir konuma soktuğu için kendine küfretti. Bir an önce bu akşamı sorunsuz atlatmak istiyordu. Kapıya en yakın olan sahipsiz yatağa yöneldi ve üzerindeki çiçek buketini aldı.
Bu sıra aynadan Vergil'ın kravatını gevşetişini gören Ezio burnundan soludu. "Sana o kravata bir daha dokunursan parmaklarını kıracağımı söylememiş miydim?"
Suç üstü yakalandığını anlayan Vergil'ın gözleri irileşti. "Bu lanet şey çok sıkıyor. Takmak zorunda mıyım?"
"Evet," dedi Aiden hiç tereddütsüz. "Bu akşam tanışacağın kişi öylesine biri değil."
"Kesinlikle," diye araya girdi Ezio. "Bu yüzden hepimiz aynı fabrikadan çıkmış gibi giyindik."
Aiden ve Vergil önce kendilerine sonra birbirlerine baktılar; kravat iğnelerine varana kadar gerçekten de aynı giyinmişlerdi.
"Annem bile bizi görse ayırt edemezdi." diye ekledi Ezio.
"Her neyse," diye geçiştirdi, Aiden ve Vergil'a ciddi bir bakış attı. "Sen ya da Riley bu geceyi lütfen mahvetmeyin. Sizden en fazla iki saat sürecek bir ciddiyet ve özen bekliyorum."
"Bunu Ray'a da söyledin mi?" diye homurdandı Vergil. Yataktan kalktı ve sapını bir bıçak gibi tuttuğu tarakla Eizo'nun önünde durduğu aynaya yöneldi. Takım elbiselerden, özellikle kravatlardan nefret ederdi.
"Kesinlikle." diye yanıtladı, Aiden. İçten içe Riley'nin isteğine saygı duymasını ve resmi bir akşam yemeğine uygun giyinmiş olmasını diledi. Buketteki çiçekleri dikkatle son kez inceledi ve her çiçeğin uyumlu bir duruşla sabitlendiğine sonunda ikna oldu. "Ben Carla'yı almaya gidiyorum. Restoranda buluşuruz." Kapıya yürürken Ezio'ya imalı bir bakış attı ve Vergil'ı gösterdi.
Ezio, Aiden'ın bakışından Vergil ve Riley'ye dikkat etmesini istediğini anladı. Başıyla onayladı ve iri cüssesiyle aynayı komple kaplayan Vergil'ın arkasından geçip uzaklaştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
(KYS) Ekklesia Ankáthi (GxG)
Fantasi"Tanrı'nın kutsal ışığında parıldayanın yozlaşması an meselesidir. İblis, melek ya da insan; düşünen her varlığın en ilahi laneti, Tanrı'nın sunduğu üstün mevkiyi ve gücü, kendi iradesiyle dengede tutmaya çalışmaktır." Vatikan'a bağlı iblis melezi a...